Rêve перевод на французский
25,398 параллельный перевод
Onlara rüya kavramını, özellikle kâbusları yükleriz.
Mais on leur donne le concept du rêve, et du cauchemar en particulier.
Rüya görüyorsa aşağıdaki tamirhanede dikkatsiz salaklar onu yeniden onarır.
Si elle rêve, c'est de ces sagouins qui la remettent d'aplomb à l'atelier.
Ben burada hayallerimizden bahsediyorum sen Mortgage için endişeleniyorsun.
Je parle de notre rêve et toi, tu penses à ton crédit?
Bu sezonda yenilmezlik hayalleri, Cotton Bowl in Dallas'daki Red River karşılaşmasında, büyük bir sınavdan geçti
Le rêve d'une saison sans défaite a pris fin la semaine dernière, après une séance de tirs au but à Dallas.
Gazetede editörlük yapıyormuş, Ama, köşe yazarı olmak istiyormuş. O da kendisini patronlarına göstermek için örnek bir yazı yazmış.
Elle est rédactrice, mais rêve d'une chronique, alors pour faire ses preuves, elle en a écrit une :
Blogumda iş takımı modasının tekrar modaya girmesi hakkında bir yazı yayınladım ama tekrar düşünmeme sebep oluyorsun.
Tu sais, je viens juste d'écrire sur mon blog, que je rêve que toutes les tendances trébuchent et tomberent dans un volcan actif, mais tu me fais reconsidérer ça... un peu.
Çok yakında bir gün, ikimizin de hayalini kurduğumuz hayata kavuşacağız.
Un jour prochain, on aura la vie dont on rêve.
Ama belki çok yakında bir gün, ikimizin de hayalini kurduğu o hayata kavuşuruz.
Mais peut-être qu'un jour prochain, on aura la vie dont on rêve.
- Evet Dolores, benim rüyamdasın.
- Oui, Dolores. Tu es dans mon rêve.
Söylesene, bu rüyanın ne anlam ifade ettiğini biliyor musun?
Dis-moi. Sais-tu ce que veut dire ce rêve?
Bu bizim hayalimizdi.
C'était notre rêve.
Peki istediğin şey ne? Ömür boyu eğitmen olarak mı kalacaksın?
C'est ton rêve, d'être prof particulier toute ta vie?
Süper Cosby atışı.
Le rêve de Cosby.
Yetenekli bir sporcuya sahip olmak her koçun hayalidir ve Bolt kadar yetenekli birine sahip olmak ekstra özel bir şey.
C'est le rêve de tout coach d'avoir un athlète doué. Et un athlète aussi doué que Bolt, c'est exceptionnel.
Dün gece bir rüya gördüm.
J'ai fait un rêve cette nuit.
- Harika rüyaymış, Dale.
- Super rêve, Dale.
Siz en iyi nesilsiniz.
Vous êtes la génération de rêve.
- En sevdiğim anne fantezisi ne, biliyor musunuz?
Savez-vous à quoi je rêve?
Kendi başıma sakin bir kahvaltı.
Je rêve de déjeuner seule, en paix.
Bazen tek başıma araba sürerken araba kazası geçirmekle ilgili bir fantezim var.
Parfois, je suis seule au volant et je rêve d'avoir un petit accident.
Saçımı örmesiyle ilgili rüyalarım var.
Je rêve qu'il me fasse des tresses.
Her zaman her şey çok mükemmelmiş gibi davranıyordun.
Tu agissais comme si tu avais une vie de rêve.
'Hastanedeyken onunla ilgili harika bir rüya gördüm.'
Et j'ai fais un magnifique rêve à propos d'elle à l'hôpital.
Ben de öyle bir rüya gördüm babamın cenazesinden sonra.
J'ai fais un rêve comme ça. Après l'enterrement de mon père.
'Eğer başka bir kabus daha görürsen, kendine bunun sadece zihninin bir oyunu olduğunu söyle.
Si tu fais un autre rêve, dis-toi que c'est ton cerveau qui te joue des tours.
Burada yine beraber olacağımızın rüyasını görmüştüm.
Dans mon rêve, on se retrouvait tous les deux ici, à l'Euphoria.
Ama rüyamın gerçek olacağını hayal edemezdim.
Mais je n'ai jamais rêvé que mon rêve se réaliserait.
Rüyalarım gerçek oldu!
C'est un rêve devenu réalité!
Seni düşlüyorum bebeğim
Je rêve de toi chéri
Her kızın rüyası.
Le rêve de toutes les filles!
Kliniği alamadım diye hayallerim gerçek olmayacak değil ya.
C'est pas pour ça que mon rêve ne peut pas se réaliser.
Hayal benimse, gerçekleştirmesi de bana düşer, değil mi?
Si c'est mon rêve, c'est à moi de le matérialiser. J'ai pas raison?
Çünkü hayalini destekleyen birleşmiş bir aileyiz.
Parce qu'on est une famille soudée qui te soutient pour réaliser ton rêve.
Büyülü bir hayata başlıyorum.
J'ai une vie de rêve.
Gece rüyamda seni görünce
Quand je rêve de toi la nuit
"Kötü bir rüya gibi.."
Comme un mauvais rêve...
Rüya değildi.
Ce n'était pas un rêve.
Bir kişi diğerleri için de her şeyi mahvedebilir.
Oui, Papa - Un seul homme peut briser le rêve de tout le monde.
Sadece bir düş küçük lahanam.
Ce n'est qu'un rêve, mon poussin.
- Ne oldu?
Je rêve?
Sanırım böyle bir rüya görmüştüm.
Je crois en avoir rêvé une fois.
bir rüyadayım.
Je suis dans un rêve.
- Bir rüyadayım.
- Je suis dans un rêve.
Yine rüya görüyor musun Dolores?
Tu as encore rêvé, Dolores?
Bu gerçek hayal ettiğim şey gerçek.
Il existe. L'endroit dont j'ai rêvé.
Bütün ömrüm boyunca bana bunu diyecek birini bekledim. Benim için önemi büyüktü. Teşekkür ederim.
J'ai toujours rêvé que quelqu'un me dise ça, c'est très gentil.
Tüm gece bu toplantının hayalini kurdum.
J'en ai rêvé toute la nuit.
Kendi veteriner kliniğimin olması hep hayalimdi.
J'ai toujours rêvé d'avoir ma propre clinique vétérinaire.
Ve hep kendi işimde çalışmanın hayalini kurardım.
Et j'ai toujours rêvé d'avoir ma propre entreprise.
Hayal ettiğim her şey ve hak ettiğimden çok fazlasısın.
Tu es tout ce dont j'ai rêvé et plus que je ne mérite.
Ama o akvaryum bir daha hiç rüyama girmedi.
Mais je n'ai plus jamais rêvé de l'aquarium.