Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → французский / [ R ] / Rın

Rın перевод на французский

331,790 параллельный перевод
Bu programı ne kadar kapatmayı istesem de saldırının bu örgüt tarafından yapılmasını riske edemeyiz.
Bien que je veuille arrêter ce programme, on ne peut pas risquer que l'attaque soit menée par une cellule domestique.
Planın güvende olduğunu ve saldırının gerçekleşebileceğini bildirmesi lazım.
On doit le laisser savoir que le plan est sûr, que l'attaque avance toujours.
Adalet Bakanlığı'ndaki bir arkadaşım Shepherd'ın hizmet kayıtlarının orijinal kopyalarını araştırıyor.
Écoute, Un ami du Département de la Justice s'occupe des copies originales des rapports de Shepherd.
Arkadaşlarını Dünya'nın Panayırı Oteline gönderdim.
J'ai envoyé tes amis au World's Fair Hotel.
Eskiden deniz ejderhalarını arardım, bunlar inanılmaz hayvanlardır.
J'allais observer les hippocampes feuilles, ce sont des animaux incroyables.
Dokularının içinde, küçük bitkiler, mikroalgler vardır.
Elles ont, dans leurs tissus, des petites plantes, des microalgues.
Yanından yüzerek geçen her şey, dokunaçların üzerindeki batan hücreler tarafından yakalanır.
Tout ce qui nage aux alentours est attrapé par les poils urticants au bout des tentacules.
Mercanların bir sürü değişik cinsi vardır ve farklı mercan cinsleri, farklı şekillerde olurlar.
Il existe différentes espèces de corail et elles ont toutes des formes différentes.
Güneş doğmaya başladığında da, sabah korosu vardır, bu da ormanda güneş çıktığında kuşların ses çıkarmasına benzer.
Quand le soleil se lève, il y a une véritable chorale matinale similaire au chant des oiseaux quand on se réveille dans une forêt à l'aube.
Bu insanlar böyle bir saldırı planlıyor olmazdı fikri vermemiş olsaydın.
Ces gens n'auraient pas planifié cette attaque si vous ne leur aviez pas donné l'idée.
Ben sadece kaçınılmazı hızlandırıyorum.
J'avance juste la chronologie sur l'inévitable.
Jared boru hattı saldırısını bu elemanlarla planladı.
Il y a ceux avec qui Jared a prévu d'attaquer.
Hayır, tekrar göreve çıkmasını istemiyorum.
Non. Je ne veux pas de lui sur le terrain.
Biliyorum sinirlisin ama bunun bir sınırı olmalı.
Je peux comprendre que tu sois frustrée, mais il y a des limites.
Saldırılar, Shepherd'ın yıllar boyunca öldürdüğü kişiler, benim tüm işlediğim suçlar, hepsi ne için?
Les attaques, les corps que Shepherd a balancés au fil des années, tous mes crimes, c'est quoi le but de tout ça?
Chicago Dünya Panayırı'nın açıldığı ay.
C'est le mois où a débuté l'Exposition Universelle de Chicago.
Hayır, hiç zayıf bir adam görmedim.
Non, je n'ai vu aucun homme mince.
Hayır, kapıyı içerden açamazsın, inan bana.
Vous ne pouvez pas ouvrir cette porte d'ici, croyez-moi.
Ne zamandır buradasın?
Depuis combien de temps vous êtes ici?
Sanırım buluşma saati 4 değilmiş.
Et bien, je suppose que la réunion n'était pas à 16h00.
Sen doktorsun ve dolandırıcısın.
Vous êtes un docteur et un escroc.
Hayır, hayır. Sen medyum değilsin.
Tu n'es pas une voyante.
Dünya'nın Panayırı Oteli'nden canlı çıkmayı başarmışsınız.
Vous avez quitté le "World's Fair Hotel" vivant.
Süt veya limonata alır mısın?
- Elle est ici.
Hayır, aramak yok. Biliyorum.
- Non, n'appelle pas.
Ama belki de PT Westmorland'ın bu kadar uzun yaşamanı sağlayan şeyler bunlardır.
Si c'était le secret de la longévité de P.T.?
- Hayır ama iki kere kontrol ettim. Kimse bizi dinlemiyor.
J'en sais rien, mais en tout cas, personne n'écoute.
Pekala, tomografinin çekilmesinden önce amniyosenteze aşina mısınızdır?
Avant le scanner, savez-vous ce qu'est une amniocentèse?
Ki sizin durumunuzda... Ağaç dalının delmesi gerçek bir endişe kaynağıdır.
Dans votre cas, la perforation par une branche d'arbre représente un risque.
Kira'nın yanına dön. Hayır.
Va retrouver Kira.
- Sanırım tam zamanı, Rachel talimatlarımı yerine getirmeye başladın, değil mi?
C'est à toi de m'obéir, maintenant, tu ne crois pas?
Onca para ki çok tuhaftır, çünkü paramı sen çalmıştın, değil mi Veera?
C'est formidable, parce que c'est toi qui me l'as volé, Veera.
Fakat bu, çoğu insanın hiç keşfetmediği bir dünyadır.
Un monde que la plupart des gens n'explorent jamais.
Resiflerimizin olmasının nedeni onlardır.
C'est pour cela que nous avons des récifs.
Hızlandırılmış çekim yapmanın nasıl olacağını konuşmaya başladık.
On a discuté dès le début d'une capture à intervalle régulier.
İşleri batırıp, tanka zarar vermezseniz ya da mercanı öldürmezseniz, yaşamaya devam ederler.
Tant qu'on ne fait pas n'importe quoi, comme casser l'aquarium ou tuer le corail, il continuera de vivre.
Sıfır yer çekimli ortamdasınız.
Il n'y a aucune gravité.
Büyük Set Resifi'ne baktığınızda, okyanusun Manhattan'ıdır.
La Grande Barrière de Corail, c'est le Manhattan de l'océan.
Dikkatlice dinlerseniz, hırıltılar duyarsınız.
Quand on écoute attentivement, on entend un ronronnement.
Her balık ve hayvanın kendi işi vardır ve hepsi kendi işine bakar.
Chaque poisson et animal a son rôle et fait sa part.
Bütün deniz yaşamının yüzde 25'i mercan resiflerine dayanır.
On dit que 25 % de la vie marine dépend des récifs coralliens.
Bu resifler, Avustralya'nın tropik sahilleri boyunca yayılır...
Ces récifs s'étendent le long du littoral tropical australien.
Resifin geçmişine bakmanın bir yolu mercan köküne ya da kesitine bakmaktır. DENİZ BİYOLOĞU
Pour remonter le temps avec un récif, on extrait le cœur du corail ou on le découpe.
O sırada insanlar buna hazır değildi, bir sürü meslektaşım benimle yüzleşti, beni zorladı, bana saldırdı.
À l'époque, les gens n'étaient pas prêts et beaucoup de mes collègues se sont opposés à moi, ils m'ont défié, ils m'ont attaqué.
Sanırım ekip olarak bundan dönüş olmadığını fark ettik.
L'équipe a compris qu'on ne pouvait pas revenir en arrière.
Lizard Adası'na gittiğimizde, hızlandırılmış çekim kameralarımız artık yoktu.
On est allés à Lizard Island, on n'avait plus nos caméras.
Büyük Set Resifi berbat hâle geldiğinde ben de ölmeye hazırım çünkü o, hayatımın fiziksel dünyasında... en çok sevdiğim şey oldu.
Je suis prêt à partir... quand la Grande Barrière sera détruite, car c'est... ce qu'il y a de plus cher au monde pour moi.
Kayıtlara geçmesi için, hiç insan büyüme hormonu ya da başka performans artırıcı maddeler kullandınız mı?
Pour précision, avez-vous déjà pris des hormones de croissance ou d'autres types de substances dopantes?
28 yıldır biniyorum, bu işte ciddiyim ama hiç profesyonel olarak yapmadım.
Je fais du vélo depuis 28 ans, mais je n'ai jamais été professionnel.
LeMond ilk Fransa Bisiklet Turu'nu kazandığında yedinci sınıftaydım sanırım.
Quand LeMond a remporté son premier Tour de France, j'étais en 5e, je crois.
Büyük ölçüde doping kullanan atletlerin yakalanmasına yönelik testler geliştirmemle tanınırım.
Je suis surtout connu pour avoir inventé des tests capables de détecter si des athlètes se dopent.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]