Sayıyorum перевод на французский
1,508 параллельный перевод
- Albay, hâlâ beni bekleyen bir hücre olduğunu var sayıyorum.
Colonel, je suppose qu'il y a toujours une cellule qui m'attend là-bas. C'est exact.
Şimdi, üçe kadar sayıyorum, elindeki silahı yere bırak. Bırakmazsan tanrı üzerine yemin olsun, o pislik kafanı yerinden uçururum. Bir!
Allez, donne-moi l'arme à trois ou je jure par le Saint Esprit que j'éclate ta putain de caboche.
Tekrar ediyorum : Ben insanları sayıyorum.
Une nouvelle fois, je compte les gens.
Hatırını "fazla" sayıyorum galiba?
il faut vraiment que je tienne à toi.
Seni ve Miguel'imizi tekrar görene kadar günleri sayıyorum.
Je compte les jours qu'il reste avant de vous revoir, toi et Miguelito.
Dakikaları sayıyorum.
Je compte les minutes.
- Saniyeleri sayıyorum.
- Lane. - Maman?
Tamam konuyu kapanmış sayıyorum.
Très bien. L'affaire est close. - La Cour se retire pendant 20 minutes.
Bağlandığım için kendimi şanslı sayıyorum.
J'ai de la chance de pouvoir te parler.
Üçe kadar sayıyorum.
A trois.
Dokuz yıldan beri şehirde bir ofis kirası ödüyorsun. bu arada ben markettte kuruşları mı sayıyorum?
Et vous payez le loyer alors que je compte les centimes?
Hayır, olmadı. Ben sayıyorum.
Non, ca ne l'est pas, j'ai compté.
Şahsen, dergilerin amatör fotoğraflar yayınlamasını hakaret sayıyorum.
Je trouve ça insultant que les revues publient des photos d'amateurs.
Jim günde kaç kere yerinden kalkıp... seninle konuşmak için yanına gidiyor onu sayıyorum.
Je compte les fois où Jim se lève et va à la réception pour te parler.
Güzelim, kamyon sürüyorum, takvim sayıyorum, gözüme kum kaçmasın diye uğraşıyorum. Geçen gün haberleri gördüm.
Oh, ma chérie... je conduis des camions, je mange des dattes, et j'essaye de ne pas mettre de sable dans les yeux.
Hala Owen Forster ile bağlantı kurabildiğini var sayıyorum.
Je suppose que tu peux toujours contacter Owen Forster?
Sayıyorum. Yerimi kaybetmek istemiyorum.
Je compte, je ne veux pas perdre mon compte.
Oren'ı ailem olarak sayıyorum Binbaşı, eğer anlamıyorsanız üzgünüm...
- Orin, c'est ma famille. - Désolée que vous ne compreniez...
Bunun tavada kızarmış olduğunu var sayıyorum.
Je pensais qu'il serait frit.
Bunun için bir iznin olduğunu var sayıyorum.
Je presume que vous avez une sorte d'autorisation pour ca.
Üçe kadar sayıyorum, Harvey
Je vais compter jusqu'à trois, Harvey.
Üçe kadar sayıyorum.
À trois.
Sayıyorum bir, iki, üç
J'vais compter jusqu'à trois
Şahsen ben gemidekilerin korkusunu hayal etmeyi bile bir zevksizlik sayıyorum.
Je me refuse même à imaginer l'horreur qui attend ses passagers.
- İkiye kadar sayıyorum.
Je compte jusqu'à 2.
Üzerinde zıpladığım hayvanın etinden yapılan yiyecekleri sayıyorum.
Je dis les morceaux de viande sur lesquels je rebondis.
Size katılmıyorum, sayın yargıç, bu vatanseverlik hudutları dışına çıkmıyor. Evet, tamam, teşekkürler.
Je ne suis pas d'accord, votre honneur, ceci n'intervient pas en dehors du Patriot Act.
Anlıyorum, Sayın Başkan.
Je comprends, M. le Président.
Sayın Başkan, üzgünüm fakat başka bir seçeneğimiz olduğunu sanmıyorum.
M. le Président, je suis désolé, mais nous n'avons pas de choix.
Duvar dolusu bıçağın kanıt sayılacağını sanmıyorum, ama ürkütücü olduğu kesin.
Je ne sais pas si un mur de couteaux est une preuve, mais c'est sûr que c'est terrifiant.
Sayın başkan, ben müvekkilim olan onurlu siyah adamın insanlara olan aşkını göstermeye çalışıyorum. Beyaz bir kadınla evli olan.. ... bölge başsavcısı DuBois'in aksine!
Votre Honneur, je tente de prouver que mon client est un Noir fier qui aime ses sœurs de couleur, contrairement à M. DuBois qui est marié à une femme blanche!
Sayısız ahlaksız davranışından dolayı seni suçlayan adamın cinayetini araştırıyorum.
J'enquête sur la mort d'un homme qui vous accuse de corruption.
Hoşlanıyorum Hafiften âşık sayılırım, evet.
Je suis un peu amoureux, oui.
Sayım yapıyorum.
J'faisais juste l'inventaire.
Şey, bunu hakâret olarak algılıyorum, Sayın Hakim.
Votre honneur, je prends ça comme une offense personnelle.
Sayıları hatırlıyorum.
Je me souviens des nombres.
Benim de yapmaya çalıştığım tam olarak bu, sayın hakim.Burada mantık bulmaya çalışıyorum.
C'est exactement ce que j'essaye de faire votre honneur. J'essaye de trouver de la logique à tout ça.
Anlıyorum Sayın Hakim. Ama söylemeden edemeyeceğim hata yaptığınızı düşünüyorum.
Je comprends, monsieur le Juge, mais je serais négligent si je ne vous informais pas du fait que je pense que vous commettez une erreur.
- Sayıyorum.
Il faut les croire.
O sayıyı hatırlıyorum.
Je m'en souviens.
Oh, anlıyorum, sayın dekan.
Oh, je comprends
Sayın yönetim kurulu, endişeli veliler, sayın belediye başkanı. Sanıyorum ki Koç Durham'ın sicili ortada.
Conseil d'établissement, parents d'élèves, Mr. le Maire, je pense que le dossier du coach Durham parle pour lui.
Pek sayılmaz. Sanmıyorum.
Tu sors avec elle?
Bunu başarısızlık sayıyorum.
C'est ce qu'on appelle un échec.
Sadece biraz astronomi ödevi bilirsin işte... sayılar ve hesaplar, yani henüz anlamadığım şeyler, ama anlamaya başlıyorum.
Oh, juste sur un devoir d'astronomie, tu sais... des chiffres, des équations et d'autres choses que je commence à peine à comprendre.
Bunu anlıyorum, ama gemi henüz yeni sayılır ve bazı sorunlar olabilir...
Je comprends ça, mais ce vaisseau est relativement neuf et il peut avoir quelques problèmes...
Olabildiğince bir hayatın olduğunu var sayıyorum.
Et je présume que tu tiens à ta vie autant que moi.
Ama sen benim için bir yabancı sayılırsın. Ben ise burada sana bütün hayatımı anlatıyorum.
Tu es presque un inconnu et je te raconte toute ma vie.
- Daha yeni sayılır ama ondan hoşlanıyorum. - Sahi mi?
- Ah bon?
Bir şey daha söyleyeyim sizden 38 sayı daha iyi olduklarına hâlâ inanmıyorum.
Je ne crois pas qu'ils soient meilleurs que vous de 38 points.
Touchdown'larımın tam sayısını hatırlamıyorum bile.
Je sais plus combien de touchdowns j'ai marquйs.