Saçı перевод на французский
42,309 параллельный перевод
Ne bileyim, saçımızı maviye boyarız, marketten domuz pirzola alırız.
Qui sait? Nous teindre les cheveux en bleu ou acheter des côtes de porc.
Başınızın üzerine de ant içmeyin. Çünkü saçınızın tek telini ak ya da kara edemezsiniz.
"Ne jurez pas sur votre tête, car vous ne pouvez pas rendre un cheveu noir ou blanc."
Birini giydirip diğerinin özensizce saçını boyuyor.
Il en rhabille une et fait une teinture bâclée à l'autre.
Saçın zambak gibi kokuyor.
Tes cheveux sentent le Lys.
Kara Rozet Birimi'nin Hayalet Nehir Üçgeni'nin dışında bir tesisi var. Yardımcımın saçının teline zarar gelirse ölümden de beter bir kaderin olacağını garanti ederim.
La division des Badges noirs a des installations au-delà du Triangle du Fleuve Fantôme, et si vous touchez à un cheveu de mon adjointe, je vous promets un destin pire que la mort.
Saçında parıltı var.
Tout ce gris dans tes cheveux.
O gü milyonlarca sinir bozucu detayla saçını başını yolamazsın.
Vous allez vous arracher les cheveux avec tous ces petits détails.
Her şeyi ortalığa saçıp leş kargaları gibi çekiştirerek.
En déballant toute notre vie que vous disséquerez.
Sen de. - Evet saçın sanki...
C'est vrai, tes cheveux sont...
Oyuncak bebek saçından bahsediyorum.
Du genre cheveux de poupée.
Mühendislik alayları boyu, saçı, giyimi ve Ghost Rider filminin alıntılayarak'fena değil'olduğuna olan çılgın inancı. "
les moqueries envers l'ingénierie, "sa taille, sa coiffure, sa garde-robe, " et le fait qu'il pense que le film Ghost Rider soit, je cite, "pas mauvais."
Alıp çantana atıvermiştin, hatırlıyor musun?
Tu l'as ramassé pour le mettre dans ton sac.
Yepyeni bir çantaydı bu arada.
Sac flambant neuf, d'ailleurs.
- Sırt çantanı taşıman gerekir.
- Tu devras porter ton sac.
- Evet. Doğum lekesi, Protein içeceği, Eklenmiş saç.
Tâche de naissance, Boisson protéinée, Extensions de cheveux.
Bir torbaya mı sıçmamı istiyorsunuz yani?
Vous voulez que je chie dans un sac?
Kitabımı kaydettirirken çantasında Militan gazetesini gördüm.
J'ai vu "Le Militant" traîné dans son sac quand je pointais mon livre.
Karısı, kaybolduğu sabah spor çantasının yanında olduğunu söyledi.
Sa femme a dit qu'il avait son sac le matin de sa disparition.
Çantada belki yedek kıyafetler olabilir.
Et le sac contenait des vêtements.
Bu bir acil durum çantası.
C'est un sac de survie.
Bu çanta özellikle, set olarak satılıyor.
Ce sac est vendu rempli.
Dediğin alet bu çantada yok.
Le-dit outil n'est pas dans ce sac.
Muhtemelen spor çantasındaydı.
Il devait être dans son sac de sport.
Tıbbi çantamdakiler ve şu çalılıktaki diken ve meyvelerle bunu yapabiliriz.
Avec ce que j'ai dans mon sac médical et les épines et baies dans ce buisson là-bas, nous pouvons le faire.
Şimdi adam çantanızın içine bakmadan bir sebep uydurup dışarı yönelmeniz lazım.
Maintenant, vous les types ont discuter votre chemin hors de là avant il regarde dans votre sac.
- Bavullarını aç.
Ouvrez leur sac.
Toparlan.
Fait ton sac.
Şimdi git, toparlan.
Alors, c'est bon, ok? Fait ton sac.
Kimliği belirsiz kurbanın saçında hidroflorokarbon ve dimetil eter var. Meçhul.
Imprécis pour l'instant.
Sprey saç boyasında mesela, özellikle de sarıda.
Comme les colorants de cheveux, blond pour être précis.
İmplant da elbise ve sarı saç gibi.
L'implant est comme la robe ou les cheveux blonds.
Vali Florrick'in elini daldırdığı onca kurabiye kavanozundan hangisini bulduğumuzu çözmek zorundasın.
Vous devez deviner pour lequel de ses nombreux forfaits nous avons pris le gouverneur la main dans le sac.
Lütfen çantanızı kontrol edin hanımefendi..
Vérifiez votre sac, madame.
Bagajımda bir seyahat çantası var.
J'ai un sac d'affaires pour la nuit dans le coffre.
Evine hırsız girdi.
Ton appartement a été mis à sac ;
Sence bu çantanın üstünde olmasa da konuşmalarımızı kaydeder mi?
Tu crois que ça enregistrera notre conversation même s'il n'est pas dans le haut de mon sac?
- Çorbadan saç mı çıktı?
- Un cheveu dans la soupe?
Çantada...
Dans ce sac, j'ai...
Ama ayağımın etrafına sardığın o LC Waikiki poşeti kan dolaşımını durdurdu.
Même si, ce sac que tu m'as attaché au pied a complètement coupé la circulation.
Yeni çantamı beğendin mi?
Tu aimes mon nouveau sac?
Çantamı geri almam gerek.
Je vais devoir récupérer mon sac.
Çantamızda ramen paketleriyle
Nuit et jour, on marchait sac au dos
Gitmeden önce bavuluna bir düzine simit koymamı hatırlat.
Rappelle-moi de lui glisser une douzaine de donuts dans son sac avant qu'il retourne là-bas.
Iyi, adil uyarı, Bu saç gerektirir. Bakım muazzam miktarda.
eh bien, ces un avertissement équitable c'est cheveux requiert une quantité énorme de maintenance.
Ama moralleri yükseltmek için bir çanta dolusu fişekle Splash'e gelmek gibisi yok.
Mais finalement, rien de tel que Wolferton Splash avec un sac rempli de cartouches pour se remonter le moral.
Her şey olabilir, ama ağımızı Polinezyalıların mekanına atmak için erken olduğunu düşünüyorum.
C'est possible, mais il serait prématuré de mettre à sac les clubs polynésiens.
Hırsızlardan birinin baya kötü saç ektirdiğini fark ettim.
L'un des voleurs avait de mauvais implants capillaires.
Yani New York'ta bu şekilde, saç ekimi yapan fazla cerrah kalmadı.
Peu de chirurgiens à New York doivent encore utiliser cette technique.
Yani, hiç kimse ucuza saç ektirdi diye yargılanmaz.
Personne n'est poursuivi pour mauvais implants capillaires.
Daha sonra bunu gördüm, ve saç şeklini farkettim.
En voyant ça, j'ai reconnu vos cheveux.
Evet, sadece dediğin gibi sakalları var ve saç kesimlerinde de düzen yok.
Sauf, comme vous l'avez dit, ils sont barbus et leurs coupes de cheveux ne sont pas règlementaires.