Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → французский / [ S ] / Shop

Shop перевод на французский

418 параллельный перевод
Geçen ay, Brigitte Borchert kayıtların 150 kopyasını küçük bir pastanede sattı.
Brigitte Borchert a vendu 150 copies... du disque "In a Little Pastry Shop" le mois dernier.
O yüzden Benton dedim ya.
Va au Benton Printing Shop.
- Pet shop göndermez mi onları?
- Ils ne livrent pas?
Model Shop'taki işi bana o buldu.
C'est elle qui m'a trouvé ce travail.
- Beş gibi Shop'un önünde olurum.
Je passerai vers 17 h à la boîte.
Seninle 25 nci caddede Harry'nin ufak dükkanında buluşalım.
On se retrouve au Harry's Little Sub Shop sur la 25 ° rue.
74 numara, Dükkancı Steward kötü sakatlandı. Ağzı çok kanıyor.
Le 74, Shop Steward, est sévèrement atteint, il pisse le sang
Aşk Dükkanı'ndan geçmek zorundayız.
On doit passer par le Love Shop.
"Hayır, kimdi?" "Hamburgerciye takılan bir orospu vardı ya."
"Non. Qui c'est?" "Tu sais, la petite pute de l'Atomic Shop."
Benim eski evimin yerine porno kitaplar satan bir kitapçı açılmış.
Mon ancienne maison est devenue un sex-shop.
Ya da seks shop'larını zincir ya da benzeri şeyler için taramak.
Ou vont dans les sex-shops s'acheter des chaînes, du cuir, je sais pas quoi.
Haftaya, Hristiyan T - Shirt Shop'a karşı oynayacağız.
La semaine prochaine, on jouera contre le magasin chrétien de T-shirts.
Bu yıl Auto Shop'dan başka bir şey edinmelisin.
Tu apprendras peut-être autre chose que la mécanique.
Hatırlıyorum da bir akşam yemek için bir kafeye gitmiş sonra da sabaha kadar konuşmuştuk.
Je me souviens un soir, on était allés dîner dans un cofee-shop, et... On a parlé jusqu'à l'aube.
Filmci George, kafeci George, yalancı George, terbiyesiz George.
Le George du cinéma, du coffee-shop. George le menteur, George le débauché.
Öyleyse Susan ve bana, kafede katılmaya ne dersin?
Tu viens déjeuner avec Susan et moi au coffee-shop?
- Kafede mi buluşuyorsunuz?
Tu vas déjeuner au coffee-shop avec Susan?
- Eee, bilirsin sizin tek yaptığınız kafede oturup çene çalmak ve Jerry'inin dairesine gidip orada çene çalmak.
Vous passez votre temps à discuter. Au coffee-shop, ou alors chez Jerry.
- Cafede benle el sıkışmıştın.
Tu m'as serré la main, au coffee-shop.
Paraya ihtiyacımız vardı. Biz de Warren caddesinde iş yaparak bu ihtiyacımızı giderebileceğimizi düşündük.
On avait besoin de fric, alors on s'est fait des pigeons sur l'avenue Warren, devant le Snack-N-Shop.
Avukatının bürosu, videocunun üstünde.
Il recoit au-dessus d'un vidéo-shop!
Tahrik olmak istiyorsan bir Sex Shop'a git. Beni rahat bırak.
Si tu es excitée, va dans un sex-shop.
Uzun zamandır görüşmedik.
Tu évites le sex-shop?
Kafe'de konuştuklarımızı hatırlıyorsun değil mi?
Tu te souviens de notre discussion au coffee-shop?
Bayou Kimya Endüstrisi. Nevada Bulvarında Lock Shop'un karşısı işte.
Industries Chimiques Bayou.
Dostum Mike, Merkezde Pro Shop'ta çalışıyor.
Mon pote Mike travaille â la boutique.
Dün tüm sorumluluğu kabul etmiştin.
Toi et la fille du Copy Shop. Tu as reconnu ta responsabilité!
ve eminim ki şu çılgın piramit it pro shop idi.
Un chien causant, ça n'existe pas. Bien vrai.
Bu Bables'in sizde telefonu var mı?
Shop. Vous avez un numéro pour appeler chez Bubba's?
Pekâlâ. Brown 11deki holobrothel'ı deniyordum ve oradaki cihaz tehlikeli derecede bozuktu.
J'ai voulu essayer le holo sex-shop en secteur brun 11 et leur installation est défectueuse.
Holobrothel.
Au holo sex-shop.
Babylon 5'te holographic brothel yok.
Il n'y a pas de holo sex-shop sur Babylon 5.
Benim adım James Riley The New Way Holosystems Şirketinin sahibi Jacob Mayhew'nun avukatıyım.
Je suis James Riley, avocat de Jacob Mayhew, gérant de la société Holo Sex-Shop en secteur brun 11.
Bir holobrothel'ın sahibi tarafından dava mı ediliyorum?
Je suis poursuivie en justice par un gérant de sex-shop.
Evet, kaçak bir holobrothel işletiyor.
Il gère un holo sex-shop pas três loin d'ici.
Holobrothel mı?
Un holo sex-shop?
- Holobrothel burası mı?
C'est le holo sex-shop?
Üç boyutlu görüntülerin brothel'dan dışarı çıkamayacağını söylemiştiniz.
Vous m'aviez dit que les hologrammes ne pouvaient sortir du sex-shop.
- Şimdi Buna itiraz etmeyi seçeceğinize eminim o zaman biz de müşterinizin holobrothel'ında benim görüntümü yasadışı kullanımı konusuna geliriz ki buna da bir karşı dava gerekir ve onu kazanabileceğinizden... -... oldukça şüpheliyim, avukat bey.
Vous pourriez contester, mais alors, nous devrions parler de l'usage illégal de mon image par votre client dans son sex-shop, ce qui nous conduirait à des poursuites et je doute fort que vous puissiez les gagner.
Free-shop'tan aldım.
Hors-taxes.
Stop Shop'un yemek alınacak bir yeri kalmamış.
On trouvera pas de bouffe ici.
Bir şeyler almak için Stop and Shop'a gideceğim.
Je dois acheter du maïs.
Seth'le, Coffee Shop'taki ilk randevumuz çok iyi geçiyordu.
Seth et moi passions une excellente soirée.
Stop Shop'taki bir arkadaşıma karşı cesaretimi yitirdim.
J'ai perdu un pari avec un copain épicier.
Ve geri kalanıyla yetişkinler için bir kitabevi açacağım. Tamam, güzel.
Avec le reste, j'ouvrirai un sex-shop
Tarağı gardrobun arkasında buldum. Birisinin onu çalmasına karşı önlem olarak yok ettim. " " Yeni tarak aldım, Shop-More'dan 39 sente "
L'ai jeté au cas où il aurait été trafiqué. " "Acheté nouveau peigne, 39 cents." On perd notre temps.
'Melrose Müzik Evi'.
Au "Music-Shop".
Bob?
LES VALEURS HONNÊTES, C'EST ÇA STOP SHOP Bob?
Gelip aldı...
Vous avez lu The Old Curiosity Shop?
Güzellik mağazasından.
Du Body Shop.
Uykumu alamadım.
Je vais au Top Shop.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]