Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → французский / [ S ] / Sorarım

Sorarım перевод на французский

1,757 параллельный перевод
Sorarım
Je leur demanderai.
Her TV'ye çıktığımda arayıp sorarım :
Quand je passe à la télé, je lui demande : "Ça t'a plu?"
Tam 30 yıldır bu hastanedeyim ve her gün "Niye buradayım?" diye sorarım.
Je me demande tous les jours pourquoi. Quel genre de patients avez-vous?
- Bilmem gerek. Birilerine annenizi sorarım.
Oui, je vais demander pour... maman.
Burada soruları ben sorarım. Hadi ama Dedektif, Bones adamla çalışıyordu.
- Elle travaillait avec lui.
Eğer nakit olarak ödeyemiyorsanız, Müdür beye Foodstamps olarak veriliyor mu diye sorarım.
Si chez toi, ils ne peuvent pas payer en liquide, je verrai si on peut accepter les bons d'alimentation.
Sık sık kendime sorarım.
Je me suis souvent demandé,
- Soruları ben sorarım.
- Je pose les questions.
Sorarım.
- C'est comme s'il était parti dans un autre monde.
Ne? Kız arkadaşlarıma sorarım.
- Je dis ça à toutes mes copines.
Tavsiye istersem sorarım.
Je ne t'ai pas sonné.
Ne zaman tehlikeli bir duruma düşsem... kendime "İsa ne yapardı?" diye sorarım.
Vous savez, chaque fois que je suis dans une situation périlleuse, je me demande toujours : "Qu'aurait fait Jésus?"
Eğer bir şeyi atladıysam çarşamba günü psikiyatrik değerlendirmede sorarım.
S'il j'ai omis quelque chose, on l'abordera à l'évaluation psychiatrique mercredi prochain.
Etrafa bir sorarım.
Je vais demander autour de moi.
Kaybolduğumda, birine yön sorarım.
Quand je me perds, je demande mon chemin.
İyi. Sorarım!
O. K. Je me lance.
Eğer bana sorarsan, ben de sana sorarım.
Si vous arrivez à répondre à une question, Vous me posez une question.
Heyecanlanınca çok soru sorarım.
Quand je suis nerveux, je pose un tas de questions.
Şefe sorarım.
- Je vais demander au chef.
Kadının kim olduğunu söylersen ona sorarım.
Expulsée, tu te souviens?
- Will'le kahve içmeye gittiğimde Graham'la Lori arasındaki ilişkiyi sorarım.
Je demanderai à Will quel type de relation Graham et Lori entretenaient vraiment quand je prendrai un café avec lui.
Senin hakkında ne düşündüğünü de sorarım.
De ça, et de toi.
- Peki. Başkasına sorarım.
- Ok, je trouverai quelqu'un d'autre!
Sorarım Wil.
Je m'en occupe, Wil.
Belki sorarım.
- Je le ferai peut-être.
Bunu yaptığım için mutlu olmalısın Ve soruları ben sorarım
Vous devriez être heureux que je l'ai fait sans poser de questions.
Güzel fikir, bir sorarım.
Ouais, pourquoi pas, on verra.
Tamam ben... kendisine sorarım.
- D'accord, je demanderai.
Bunu ben de duydum ama, o zaman ben de şunu sorarım? Los Angeles'ın karanlıkta ve susuz kalmasını mı istersiniz?
J'en ai entendu parler, mais la question est : voudrions - nous voir la population californienne rester dans l'obscurité et mourir de soif?
Cheryl'i arar sorarım.
J'appellerai Cheryl.
Sue teyzeni arayıp, gelip seni alabilir mi diye sorar mısın?
Appelle tante Sue pour voir si elle peut t'héberger.
Biz bu aleti kullanacağımız zaman önce almak için sorarız.
On va pas les laisser te faire du mal. Quand on veut se servir du mégaphone, on demande.
Ona plakayı görmüş mü diye sorar mısın? Lütfen.
Demande-lui s'il a pu voir les plaques.
Bilmiyorum ama bir sorarım.
Je vais voir.
Tekrar sorar mısınız?
Répétez-ça s'il vous plaît.
Mark, Babanın hamburger isteyip istemediğini sorar mısın, lütfen?
Mark, veux-tu bien demander à ton père s'il veut un hamburger?
O zaman yardım edeceksin. Etrafa sorarım.
Je demanderais autour de moi.
Çoğu insan bana, yaratım sürecinde kendilerinin ve evrenin rolünü sorar.
Les gens me demandent souvent quelle est leur part dans le processus créatif et quelle est la part de l'Univers.
Ona sorar mısın?
Est-ce que tu lui demandera?
Oraya gidip, parçalama işi bittikten sonra buraya, yanıma gelip benimle bir içki içer mi diye sorar mısın, lütfen?
Pourriez-vous lui demander de venir boire un verre avec moi, quand il aura fini de creuser? S'il vous plaît.
Çocuklar sorar, "Babacığım, dünyadaki en büyük ülke hangisi?"
Quand un enfant demande à son père : "Papa, quel est le meilleur pays du monde?"
Jack'e sorarım.
Tu sais quoi?
Yani tanıştığınız insanlara her zaman özel sorular sorar mısınız?
Vous posez toujours des questions personnelles aux gens que vous venez de rencontrer?
Beni şu makineye bağlayıp, hiç evlenmiş miyim diye sorar mısın?
Tu pourrais me brancher à la machine et demander si je me marierai un jour?
Yani, umarım sorar.
Je veux dire, j'espère qu'il le fera.
Neil Simon'ın "Chapter Two" filmini ele alalım. Filmin başında, başrol oyuncusu Londra'dan gelir ve kardeşi sorar : "Londra nasıldı?".
Dans "Chapitre 2" de Neil Simon, l'acteur principal revient de Londres.
Sorar mısın?
Renseigne-toi.
Ashleigh, hayalete ne istediğini sorar mısın? Verelim de işimize bakalım.
Pourrais-tu lui demander ce qu'elle veut qu'on puisse passer à autre chose.
Ona neden bunu sürekli yaptığını sorar mısınız?
Demandez-lui pourquoi elle ne s'arrête pas.
- Çok soru sorar mısın?
- Vous avez posé des questions?
Çocukken insanlar bana babamı sorar sonra da yaratık görmüş gibi bakarlardı.
En grandissant, on me posait des questions sur mon père, et on m'a toujours regardé comme un monstre de foire.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]