Sordum перевод на французский
6,095 параллельный перевод
Ben de bunu sordum, ama o, listenin elinde olduğundan bahsediyor.
Je lui ai demandé, mais il a dit avoir "la liste".
Ona nereye gittiğini sordum.
Je lui ai demandé où il allait.
Bize çalışmamız için iş verebilirmisiniz diye sordum? Yok dedi.
J'ai demandé si elle avait du travail elle a dit'non', j'ai fait'pourquoi pas?
Sana basit bir soru sordum.
Je vais te poser une question plus facile.
ama ben yalnızca... Mina, kibarca sordum tamam mı?
Mina, je te l'ai demandé poliment, ok?
Ona hangi pozisyonu sevdiğini sordum.
J'ai demandé : "Comment veux-tu te faire baiser?"
Gelmek isteyip istemediğini sordum ve hayır, dedi.
Je lui ai demandé s'il voulait venir. Il a dit non.
Aslında onu atacaklardı, "Neden atıyorsunuz?" diye sordum.
Ils allaient jeter les jeter, et j'ai dit, "Hé, pourquoi?"
Hayır sadece etrafa sordum.
Je me suis renseigné sur lui.
Ben de ağzına doğru yaklaşıp sebebini sordum.
Je me suis approché de sa bouche et je lui ai demandé pourquoi.
- "Çalmayı neden bıraktın" diye sordum.
Je dis : "Pourquoi arrêter?"
Ameliyattan önce aileme güzel bir takım alabilir miyim diye sordum.
Juste avant l'opération, j'ai demandé à mes parents si je pouvais m'acheter un costume vraiment sympa.
Ben seni aradım ve randevumu iptal etmemi ister misin diye sordum.
J'ai appelé et demandé si tu voulais que j'annule mon rencard.
- Bak, sen fikrimi sordum.
- Tu as demandé mon avis?
Sana sadece anahtarların nerede olduğunu sordum.
Je t'ai seulement demandé où étaient les clés.
Kibarca sordum.
J'ai demandé gentiment.
Sana gelip ponpon kızlara katılmak için ne yapmam gerektiğini sordum.
Alors, je suis venue te demander ce que je devais faire.
Diğeri New York'ta ikinci romanını yazıyor. "Ne hakkında?" diye sordum.
L'autre finit son second roman à New-York. J'ai dit : "De quoi ça parle?"
Bay Hopewell'e bu görüşmelerde tanıklık eder mi diye sordum.
J'ai demandé à M. Hopewell de servir de témoin dans les procédures.
- Ne söylediğini sordum.
- Quel genre de choses?
- Sana bir soru sordum.
Je vous pose une question.
Sana ne yaptığının farkında mısın diye sordum.
Je te demande si tu as compris.
Eziyet ede ede sordum.
J'ai vraiment insisté.
- Bradley'nin durumunu sordum da ondan.
Je lui ai demandée comment allait Bradley.
Ben sordum bile.
J'ai déjà proposé.
Sakin ol. Sadece sordum.
Je ne faisais que demander.
Basit bir soru sordum.
C'était une simple question.
Şifren neydi diye sordum.
J'ai dit : quel est ton mot de passe?
Sordum bile, olur dedi.
Je l'ai déjà fait, elle a dit oui.
Ne düşündüğünü sormadım. Ne hissettiğini sordum.
Je t'ai demandé comment tu te sens, pas ce que tu en conclus.
- Hangi cehennemden aldın diye sordum.
Je t'ai demandé où diable tu l'as trouvée.
Sana bir soru sordum. Yok.
Je t'ai posé une question.
Basit bir soru sordum, cevap ver!
C'est une question simple, réponds.
Çoktan sordum.
J'ai déjà demandé...
Kim hediye etti diye sordum.
J'ai demandé qui l'avait acheté pour elle.
Daniel Moses bana öyle anlatmadı da ondan sordum.
C'est pas ce que Daniel Moses m'a dit.
Hood ona ne olduğunu neden çok önemsiyor anlamadığımdan sordum.
C'est juste que je ne comprends pas pourquoi Hood se soucie tant de ce qui lui est arrivé.
- Tutuklandın mı diye sordum.
Je t'ai demandé si t'avais été arrêté!
- Önce ben sordum.
- J'ai demandé en premier.
Bu soruyu kendime ben de sordum.
Je me posais exactement la même question.
- Sordum. Gece prova ettik.
On a déjà répété hier soir.
Sordum bile lordum.
J'ai déjà demandé mon seigneur.
Madam Mallory dışında kimse bunu bilmiyorum, ama Saule Pleureu mutfağını bu gece kullanabilir miyim diye sordum, çünkü uzun zamandır yapmadığım bir yemeği yapmak istiyorum.
Personne n'est au courant sauf madame Mallory. Je lui ai demandé la permission d'utiliser la cuisine du Saule ce soir parce que je veux faire un plat que je n'ai pas fait depuis longtemps.
Asistanına Freddy'nin fracking hakkındaki düşüncelerini sordum.
J'ai demandé à son assistant l'opinion de Freddy sur la fracturation.
Orada bir soru sordum.
J'ai posé une question.
Babama nasıl öldüğünü sordum ve bana anlattı.
Alors, je lui ai demandé comment il est mort et il m'a tout raconté.
- Cliff'le olan anlaşmasını sordum.
- A propos de son affaire avec Cliff.
Sigortasını sordum sadece.
Je demandais si elle était bien assurée.
sağa sola sordum...
J'ai demandé autour de moi et...
- Sordum.
Je lui ai demandé.
"Ne demek istiyorsun?" diye sordum,
et j'ai fait "Et bien?"