Soul перевод на французский
1,871 параллельный перевод
Öğleden sonra sarhoş olmak akşam sarhoş olmaktan daha iyi.
- Être soul l'après-midi, c'est mille fois mieux que la nuit.
Ruhtur.
De la soul.
- Sadece sarhoşum.
- Jésus. Je suis soul, pas sourd.
Yarınki program için sarhoş bir Rus. Bunu onayladığımı sanmıyorum.
Je ne me souviens pas d'avoir approuvé le Russe soul pour l'émission de demain.
Tamam, sarhoş Rus'u programa alacağız ama bana bir kaç yedek bul. Adamımız sıkıcı biri çıkabilir.
Bon, d'accord, va pour le Russe soul... mais je veuX des réservistes au cas ou il serait plate a mort.
Ve dikkat et, sarhoş gelmesin. Çünkü... Bu adam kim?
Et assure-toi qu'il n'est pas soul, parce que je – Qui c'est celui-la?
... mafya ailesinde yaşanan silahlı saldırı bazı tanıklarca ünlü soul şarkıcısı Marvin Gaye'in ölümüyle benzerlikler taşıyor.
... une fusillade au sein de cette famille mafieuse, qui selon certains rappelle la mort du grand chanteur soul Marvin Gaye.
Soul Calibur 3'te yeni bir seviyeye geçtim.
Alors, j'ai atteint un nouveau niveau sur Soul Calibur III.
Orada Public Enemy ve A Tribe Called Quest, De La Soul var.
Il y a Public Enemy, A Tribe Called Quest, De La Soul.
Akustik sesiyle ve sakin haliyle bu İngiliz soul müzik sanatçısı yılın en iyi yenilerinden.
Quand l'âme brittannique qui anime le rythme et les vibrations de cet album vous aura touché, vous comprendrez c'est une voix qui monte.
Aklımdaki hatıralar, bir bir dökülüyor... Yengeç adam, tazele.
* Bathing my mem ried mind in the wetness of its soul *
Bişeyler için
Ça m'arrive quand je suis soûl.
Senin için o kadar zaman harcadığıma inanamıyorum
Je devais être vraiment soûl à en juger par ton cul, poulette.
Dilediğince bağır firavun.
Hurle tout ton soûl, pharaon!
- Çoğu zaman ne yaptığının farkında olmayacak kadar sarhoştur.
Il est souvent trop soûl pour voir quoi que ce soit.
Üstüne üstlük sarhoşum da.
Et en plus, je suis soul.
Sarhoşken daha iyi atıyorum.
Faut que je sois soûl.
- Kuş gibi ayığım. - Tamam.
- Pas soûl pour un sou.
Ayılana kadar burada bekleyeceğim.
J'attends de ne plus être soûl.
İş görüşmemde sarhoş olduğumu duydun mu?
On t'a dit que j'étais soûl pour mon entretien d'embauche?
Onu saklamam gerektiğini unutacak kadar sarhoş değildim. Ama yerini aklımda tutamayacak kadar sarhoştum.
Je n'étais pas assez soûl pour être inconscient du danger, mais j'étais trop soûl pour en garder le souvenir.
Sarhoş muydun?
Vous étiez soûl?
Sarhoş muydun George Hearst?
Vous étiez soûl, George Hearst?
Uyuşturucu mu?
Soûl?
Sarhoş musun?
Vous êtes soûl?
- Sarhoşsun. - Hayır, değilim.
- Vous êtes soûl.
Sarhoş musun?
Tu es soûl?
Sarhoşken.
Il a même frappé à la porte de Tim, un soir, soûl.
Karşıla onu.
'Cause you ve deepened the conviction in my soul Fini le point!
O uçurumda o kadar sarhoştum ki paraşütümü açtığım için şanslıyım.
J'étais soûl, une chance que j'aie pu ouvrir mon parachute.
Sarhoştum, ve bir hata yaptım, ve biz bidaha onun hakkında konuşmayacağız.
J'étais soûl, j'ai fait une erreur. On n'en reparlera plus jamais.
Kafam bir dünya oldu.
Je suis tellement soûl!
Dr. Cox işe sarhoş geliyor ve bizler hiçbir şey yok gibi davranıyoruz.
Le Dr Cox arrive soûl, et on fait comme si de rien n'était.
Daha önce gelmememin nedeninin, işe sarhoş gelmeniz olduğuna kendimi ikna etmeye çalıştım.
Bref, j'ai essayé de me convaincre que je refusais de venir car vous étiez complètement soûl au travail.
Selam, sarhoş değilim de bana yardım edebilir misiniz?
Salut, vous pouvez m'aider? Je ne suis pas soûl.
Nafakayı ödemediği için çok üzgün olduğunu söyledi.
Il était soûl et très heureux.
Ben sarhoş değilim.
Je suis pas soûl.
- Bence sarhoşken aptallaşıyorsun.
- Vous l'êtes quand vous êtes soûl.
Bakın bazen, Keith sarhoş olunca, kontrolden çıkar.
Parfois, quand Keith rentrait soûl, il se mettait en colère.
Benden söylemesi Flynn.
Crois-moi, Flynn. Ce type est complètement soûl.
İçtin mi ne yaptın?
T'es soûl?
Ağır ol, çocuk.
Du calme, tu es soûl.
Ben kafayı bulunca, şarkıya sen devam etmiştin.
"tu as continué à chanter " alors que j'étais soûl.
Daha yeterince sarhoş olmadım.
Je suis pas encore assez soûl.
Önceleri, hafta sonları sarhoş olduğunda sonra hep sarhoş olmaya başladı.
Au début, il était soûl le week-end, puis ensuite, en permanence.
Endişelenmeyin, sarhoşum.
Pas de problème. Je suis soûl.
Ayığım kafamda ufak tefek sorunlar olsa da.
Je suis pas soûl, même si des créatures ignobles rampent dans ma tête.
Burada çakırkeyif olmayan biri var mı?
Bon, quelqu'un qui n'est pas soûl?
Adamım, ben sarhoşum, kör değil.
Je suis soûl, pas aveugle.
Sen sarhoş musun?
- Vous êtes soûl?
Evet, sen sarhoştun bana bunu yaparken de sarhoştun değil mi?
Vous étiez soûl quand vous m'avez fait l'injection.