Tabikide перевод на французский
101 параллельный перевод
Neden, tabikide korkmam.
- Bien sûr que non.
Tabikide! Şimdiden iyileşmeye başladı.
- Bien sûr, elle va déjà mieux.
Yağ çubuğuna bakmış mıydın? Tabikide.
- As-tu fait le niveau d'huile?
İyi mi? Tabikide, ben iyiyim, çocuğum.
Évidemment que je vais bien, mon enfant.
Şey yıldız haritası tabikide mahvolmuş, ama korkarım başka çaremiz yok.
La carte astrale sera détruite, mais je crains que nous n'ayons pas le choix.
Tabikide geldiğimiz yol!
Par là où nous sommes venus, bien sûr!
Ve tabikide şeyler ile mücadele edemedik...
Mais bien sûr... on ne pouvait pas rivaliser...
Ve tabikide bütün otobüs terminallerini,
Les stations de bus sont gardées.
- Evet tabikide... ama işlerin ne kadar karışık olduğu hakkında hiçbir fikrin yok.
- Oui. Mais je vais être obligée de travailler jour et nuit!
Evet, tabikide sorabilirsiniz.
Bien sûr.
- Tabikide severim...
- Oui, bien sûr.
- Evet tabikide.
- Oui, bien sûr.
- Ah, tabikide.
- Oh. D'accord.
- Nane soslu mu? - Tabikide.
- Avec de la sauce à la menthe?
Ve, tabikide, çanta turbulansta çok işine yarayacak.
Et le sac sera utile en cas de turbulence.
- Tabikide.
Bien entendu.
Evet, tabikide Kağıtlar hemen şurda olucak.
Naturellement. J'ai les documents ici.
Mesajı tabikide.
Au sujet du message.
- Evet tabikide.
- Ah bon? - Bien sûr.
Tabikide, bayım.
Certainement, monsieur.
Tabikide, hayatım. Herşey olabilir.
Tout ce que vous voudrez.
- Tabikide.
J'en veux pas.
Tabikide neden bahsettiğimi biliyorum. Dashiki, ben -
Avancez doucement vers La voiture.
Tabikide değiştim, yaşamak değişmek demek değişmeyen tek şey değişimdir..
Oh si, je change. Vivre, c'est changer. "Homeostasis" et "Transistasis"...
'bugün ayrılan çocukların anneleri,'tabikide kalmanın gitmekten tehlikeli olduğunu düşünüyor.'
Les mères des enfants qui partent aujourd'hui savent qu'il est plus dangereux de rester que de partir.
Tabikide. Ben kızıldereliyim.
Bien sûr, je suis indien.
Tabikide hayır. Bu vahşi doğada benim ilk yemek Bulduğum an değil.
Non, c'est pas la première fois que j'ai à faire ça.
Tabikide.... hayır.
Mais si...
- Tabikide.
- Je comprends.
- Tabikide.
- Bien sur.
Tatlım tabikide farkettik.
Bien sûr que si, ma chérie.
Hayır tatlım, tabikide değil.
Non, chérie, bien sûr que non.
Şey tabikide terfi ettirdiğiniz için minnettarım. Tabiki de öyleyim.
Bien sûr, je vous suis reconnaissante de m'avoir promue.
Tabikide benim piç..
Évidemment, ducon.
Tabikide yok, başkan buna izin vermez.
Bien sûr, la présidente ne l'admettra pas!
Tabikide Andrew böyle davranabilir.
Andrew extériorise. Il a tous les droits d'être en colère.
Tabikide. Bu sana o bahsettiğim kadının kocası.
C'est le mari de la femme dont je te parlais.
Tabikide. Neden, uh, yarın uğramıyorsun?
Tu pourrais passer demain.
Tabikide gelebilirsin.
Pas du tout.
Tabikide seviyorsun.
Bien sûr.
- Tabikide. Ve bunun karşılıksız olması gerektiğini düşünüyorum.
Et je pense qu'elle devrait être gratuite.
- Tabikide.
Tu as une minute?
Ve onlara kendi paramla katkıda bulunacaktım, tabikide kendi paramla, efendim... Ama, biliyorsunuzki, benim kazandığım para bunların hepsini ödemeye yeterli değildi.
Et j'aurais bien sûr donné mon propre argent, Monsieur... mais vous savez, je devais payer mon loyer et tout.
Tabikide, bu harika.
Si. C'est génial, évidemment. Merci.
Tabikide.
Pas de problème.
Hayır, tabikide, hayır, hayır, kesinlikle, hatırlamıyorsun, değil mi?
Non, bien sûr, non, non, ça ne vous dit rien, hein? Non.
Tabikide hayır.
Mais non...
Tabikide ediliyor.
Bien sûr, que j'ai le droit.
Tabikide.
Bien sûr.
Oh, tabikide.
- Bien sûr.
"Evet, tabikide güveniyorum." Oh, tam bir aptalmışım.
Quelle imbécile!