Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → французский / [ T ] / Talking

Talking перевод на французский

109 параллельный перевод
Ne diyorsun sen?
What are you talking about?
- No talking!
- On ne parle pas!
This is Dax you're talking to.
C'est à Dax que vous parlez.
Uzun uzun konuşalım.
"Let us keep talking, as long as we can"
Songs in the Key of Life, Talking Book, Innervisions şarkılarını yazdı adam.
Il a écrit Songs in the Key of Life, Talking Book, Innervisions.
"Kendinle konuşmayı başarırsan," "ne olur, bilir misin?"
If you get use to talking to yourself, you know what happens?
I'm talking about a real shitbomb.
Un vrai boulet.
It's weird that he's talking to me now.
C'est bizarre qu'il me parle tout à coup.
I am stuck here alone with the kids for three days while you're out there without your wedding ring at airports talking to girls!
Je me retrouve coincée ici avec les gamins pendant trois jours pendant que tu te balades sans ton alliance à l'aéroport en draguant les filles!
You don't know what I'm talking about.
Vous ne savez pas de quoi je parle.
Ve bu, onlar "bak şu konuşana" filmini yaparken olmuştu.
Et elle tournait "Look Who's Talking" quand je l'ai sauté.
They're all talking about a feeling About a taste that's in the air
Ils parlent tous D'une drôle d'odeur dans l'air
They're all talking about this mighty wind That's blowing everywhere
Ils parlent tous de ce vent puissant Qui souffle partout
Talking Heads tamamen farklı birşeyler yapmaya çalışıyordu,
Les Talking Heads avaient un style complètement différent.
Talking Tina, Zanti Misfits.
"La Femme qui parle", "Les Forçats de Zanti"...
Talking?
En parlant?
I'm talking. Okay? Tamam.
Très bien, c'est ça
I overheard some cops talking, and the reason that he was kicked off the force.
J'ai entendu des flics qui parlaient de la raison pour laquelle il est parti de la police
Sahip olmadığın bir güçten bahsediyor olmalısın.
You must be talking about a kind of power you did not enough have.
Reeko'yla konuşuyorum
l'm just talking about Reeko
Bir noktada çorba gibi kaynatıyorlardı beni. Kaydetmiyorum.
There was talking of boiling me into a bisque at one point.
We're talking fast.
Mais vraiment rapides.
Talking Heads'e bayılırım.
J'adore les Talking Heads.
Ben öylelerinden bahsediyorum.
They are the ones persons referred talking about.
# Sürekli konuşuyoruz # # Nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum # - # Yine de söyleyeceğim # - # Hayatın iyi olduğunu... #
o / ~ Talking away o / ~ o / ~ I don t know what - o / ~ o / ~ What to say... o / ~ o / ~ l'll say it anyway o / ~ o / ~ Slowly learn o / ~
# Bağır, bağır # # Koyver gitsin # # Bunlar vazgeçemediğim şeylerdir # # Hadi # # Sizinle konuşuyor #
o / ~ Shout, shout o / ~ o / ~ Let it all out o / ~ o / ~ These are the things o / ~ o / ~ I can do without o / ~ o / ~ Come on o / ~ o / ~ He's talking to you o / ~
# Hadi # # Yap, yap, hadi # # Sizinle konuşuyor # # Hadi #
o / ~ Come on o / ~ o / ~ Dig it, dig it, come on o / ~ o / ~ He's talking to you o / ~ o / ~ Come on o / ~
İkinizi konuşurken duydum.
I heard the two of you talking.
Senin hakkında değil, başkası hakkında konuşuyordu.
She wasn't talking about you, she was talking about somebody else.
Burası onun gelmesi için uygun bir yer değil.
- C'est pas un endroit pour les enfants. - What are you talking about?
İşin garip tarafı, bize bu gerizekalılarca verilen haberlerin, bu TV deki saçmalıkların, yapılan bu cafcaflı konuşmaların hiçbiri bir uzmandan gelmiyor.
Qu'est-ce qui se passe est que retardé Ces idiots Cela nous donne des nouvelles, Talking Heads Ces C'est babiller à la télévision nous donnent cette rhétorique
Ona christmas nedeniyle ürkütücü klasik bir tekne almışlardı, and I'm not talking about the kind in a bottle.
Ils lui ont offert un putain de bateau à voile pour Noël, et je ne parle pas du genre de ceux qui sont dans les bouteilles.
Sana suyun karşısından sesleniyorum
l'm talking to you across the water
* robert de niro taklidi * 1988'de. 12 Aralık, 1988'de.
You're talking to me? - En 1988.
Yanlışın var, Yerim Burası Olmalı, Talking Heads'e ait.
Mais non. This Must Be The Place est des Talking Heads.
Yerim Burası Olmalı, Talking Heads'e ait, Arcade Fire sadece yeniden seslendirdi.
C'est une chanson des Talking Heads. Arcade Fire en a fait une reprise.
* İyidir konuşmak *
? Talking's fine?
İşte, bunu yala sen korkak!
♪ you gotta get it on, and that s for sure, know what l'm talking about? ♪ Ouais, suce ça grosse fiotte
Well the preacher was still talking
Alors que le pasteur parlait
Konuşan Araba'yı?
- Non. Talking car?
Bu adam neden bahsettiğimi biliyor!
This guy knows what l'm talking about, right?
What are you talking about?
De quoi parlez vous?
* Lafı geveliyorum *
♪ l'm talking in circles ♪
* Konuşurken bir futbol maçı hakkında *
♪ Talking over a football game ♪
* Tek bir şeyden bahsetti durdu sadece *
♪ But all he kept talking about ♪
Sana söylüyorum.
l'm talking to you.
Ayak bileğinde taşıdığın silahtan bahsediyorum.
l'm talking about the gun that you took out of your ankle holster.
# Seninle konuşuyorum # # Hadi #
o / ~ l'm talking to you o / ~ o / ~ Come on o / ~
What are you talking about?
- De quoi tu parles?
Benimle mi konuşuyorsun?
You're talking to me?
Robanukah'dan bahsediyorum!
l'm talking about Robanoukka!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]