Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → французский / [ T ] / Taşlar

Taşlar перевод на французский

2,933 параллельный перевод
Bu taşlar duştakiyle uyuşuyor mu?
C'est le même carrelage que sa douche?
Burada izleri pek göremiyorsunuz ama yaratıklar bu taşların çevresinde dans ediyorlar.
Vous ne pouvez pas vraiment voir les empreintes sur celle-ci, mais les créatures dansent autour de ces pierres.
Sadece taşları yerine koyuyorum.
Je répare les choses.
"Bir kitap daha yazmayacaksın." "Taşları yerine koyuyorum."
"Tu n'écriras plus jamais de livres." "Je répare les choses."
Hem insan yapımı hem de doğal yollarla oluşmuş sınır taşlarını gördüm.
J'ai vu des sites naturels et d'autres faits par les humains.
" Bu satranç taşları sizin kişisel rolünüzü belirleyecek.
" Cette pièce déterminera votre symbole personnel.
" Taşlarınızı diğer yarışmacılarla değişemezsiniz.
" Il n'y a pas d'échanges possibles entre candidats.
Bilmiyorum demek. Kutuya satranç taşları dışında hiç bir şey koymadım.
J'ai juste mis les pièces d'échec dans la boîte.
"Şimdi bir tanesine vursam diğerleri de domino taşları gibi yere yığılırdı."
Et j'arrêtais pas de penser que si j'en frappais un, les autres feraient comme des dominos.
Şimdi taşlar yerine oturdu.
C'est tout à fait logique.
Ve sonrasında domino taşları devrilmeye başladı.
Et les dominos se sont mis à tomber.
Geçmiş... Bazen, ayağımıza bağlanan taşlar gibidir, bırak gitsinler.
Le passé est parfois un gros rocher suspendu à nos cous.
Fi, taşlar yerine oturdu.
Fi, le plan est en marche.
Bak, taşlar yerine oturuyor.
Tout colle.
Taşlar yerlerine oturur
Tout se passera bien
Sadece küçük parlak güzel taşlar.
Ca sera juste des jolis petits cailloux.
Taşları kubik kesimli.
Les pierres sont des cubic zirconia.
Taşlar yerine oturmaya başlıyor.
Je commence à voir clair.
Kumandan, emrettiğiniz gibi dikili taşları getirttik.
Majesté, nous avons amené les stèles de la Ville Noire.
Dikili taşlar yeryüzüne çıktığından beri uğursuz olarak görülmüştür.
On dit que ces deux stèles portent malheur.
Haydi bakalım beyler, dökün eteklerinizdeki taşları?
Que pouvons-nous faire? Vous avez des armes?
En değerli Birman taşlarının derin kırmızı renkleri için kullanılan yerel bir terim.
C'est une description locale d'une couleur de gemme très prisée.
Değerli taşlar pazarının ticaret alanında yer alıyor.
Il fait dans le côté sombre de ce marché.
Kusursuz taşlar olmalı eski tarz değil.
Faut en jeter? Avec des pierres sans défaut, pas de la pacotille.
Büro karaborsa değerli taşlarını bulduğunda onlara el koyarız.
Beaucoup. Quand on croise des pierres illégales, on les saisit.
Gerçek taşların kusurları vardır. Artık bizimkinin de var.
Les vraies pierres ont des défauts.
Her mekanın taşlarından oluşan bir koleksiyondaydı.
Parmi une collection de cailloux...
- Evet. - Taşları sana gösterdiğim gibi attın mı?
Et les pavés, tu les as lancés comme j'avais dit?
Bütün taşlar yerine oturacak.
Tout rentrera dans l'ordre.
Sopa ve taşların, sakalını kırabileceğini bilmiyordum.
Je ne savais pas que tu avais la barbe si sensible.
Gemide eve gitmek için taşları hiç kullanmamış tek kişi.
C'est le seul à bord qui n'a pas encore utilisé les pierres.
Taşlar zarar görmüş olsaydı hâla burada olmazdık
Si les pierres ont été frappées, on ne devrait pas être ici.
Taşları değiştirmeyeceğiz.
On empirerait tout. On n'effacera pas les pierres.
Taşlar çift halde çalışırlar birbirlerine bağlıdırlar.
- Les pierres fonctionnent en paires.
Rush taşların bağlantısını koparamazsa artık bir önemi yok zaten.
Ça n'a aucune importance si Rush ne peut pas débrancher les pierres.
Taşların üzerinde 24 saat birilerini bulunduruyoruz, ta ki bağlantı kuruluncaya dek.
Quelqu'un doit rester aux pierres jusqu'à ce qu'on ait une connexion.
İletişim taşlarını kullanıp..... en donanımlı elemanları gemiye getireceğiz.
On se sert des pierres de communication pour avoir les plus qualifiés.
Taşları buradan götürelim.
Sortons d'ici.
Öyle görünüyor ki taşlar hakkında düşündüğümüzden daha azını biliyoruz.
On en sait moins long qu'on le croyait sur les pierres.
Adamlarımız günlerdir taşların başında nöbette.
Nos gens surveillent les pierres depuis des jours.
Beyin fonksiyonları elektrik sinyallerinden ibarettir, taşların çalışma prensibi de..
L'activité cervicale est un ensemble de signaux électriques. C'est probablement ça qui fait fonctionner les pierres.
Mümkün olduğunca çabuk. Dünyaya bağlanamıyoruz. Taşları kullanıp da buraya bir doktor getirmek söz konusu değil.
Impossible de se connecter à la Terre, alors on ne pourra pas faire venir de médecin à bord.
Geçen seferinde iletişim taşlarını kullandığım zamanki gibi değil.
Ce n'est pas comme la dernière fois où j'ai utilisé les pierres.
Bu durum taşların nasıl çalıştığını bulmak için bize güzel bir fırsat verdi.
- C'est essentiel pour comprendre
İletişim taşlarını kullandığında.. ... Ginn seninle bağlandı.
Ginn s'est connectée à toi quand tu t'es servie des pierres.
Onbaşı Barnes, az önce taşları mı ayırdınız?
Caporal Barnes, avez-vous déconnecté les pierres?
Medeniyetin temel taşlarıdır.
Ce sont les bases de la civilisation.
Korkarım ona kötü bir haber verdim. Taşlar sahteydi.
Quoi?
Orada taşlar var.
Y a des rochers.
Değerli taşları daha iyi inceleyebilmek için.
- C'est pour mieux étudier les pierres.
Tanıtım şovunu zarif taşların gösterimi için kullanacağız.
On utilisera son expo privée pour présenter quelques pierres.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]