Terminal перевод на французский
1,048 параллельный перевод
Şimdi, şu küçük arkadaşını alıp sandalyeye oturtup, terminallere kenetleyip bu elektronik başlığı indireceğiz. Biz buna Almanca'da şalter diyoruz.
On va prendre votre petit ami la G-E-R-N-O-U-l-L-L-E, l'installer dans le fauteuil, attacher le terminal, lui mettre la kippa électronique et activer ce qu'on appelle, en allemand, l'interrupteur.
- Terminal 5.
- Du Terminal 5.
Terminal hava raporunu iki kez gözden geçirdim.
J'ai revérifié les prévisions d'arrivée.
Dikkat, dikkat. Sıradan yolcular geliyor. Lütfen bagaj bildirim belgelerinizi terminal çıkışında göstermek üzere hazırlayın.
Les passagers débarquant, sont priés de préparer leur ticket de bagages pour le montrer au préposé à la sortie.
Houston'a inişe geçiyoruz, kemer takmak için uyarı ışığını izleyiniz, ve terminale ulaşana dek sigara içmeyiniz.
Nous arrivons à Houston, veuillez attacher vos ceintures. Merci de ne pas fumer avant d'avoir rejoint le terminal.
Kurbanın cesedi yapılan ihbar üzerine Reading Terminal'i inşaat sahasında bu sabah saat 10 : 00'da bulundu.
Son corps a été retrouvé sur le chantier du marché de Reading suite à un appel anonyme reçu par la police.
Terminal yakınlarında lvanhoe adında bir yer görmüştüm.
J'ai vu un endroit près de la gare routière, l'Ivanhoé.
Terminal salonu "C", dördüncü kat.
Dans le hall C, au 4ème étage.
Mayflower sivil bir havaalanından havalanacak ilk ay mekiği ve yönetim kurulundakiler programa uyulmasını istiyorlar!
C'est la première navette lunaire en partance d'un terminal marchand. Les gars à bord veulent la faire partir comme prévu!
Galaksiler arası uçmak isterken bir bilgisayara sıkışıp kalmak mı?
T'es vissé à ton terminal... au lieu d'être en train de chevaucher les galaxies.
Ama o aptal şeyle bağlantıyı tam olarak sağladığım söylenemez. Eğer direkt bir terminal elde edebilirsem...
J'ai essayé, mais j'ai pas pu établir de connexion avec cette saleté...
Flynn, zimmetine paramı geçiriyorsun?
- Si j'avais un terminal direct...
Ama bir şey bulamadı. Sadece büyük bir boşluk vardı. Şimdi üç ay sonrasına bakalım.
Quand Flynn va à son terminal et ouvre son fichier, il le trouve vierge.
Lazer hedef alanına doğrudan erişen bir terminalim var. İstersen tüm gece kalabilirsin.
J'ai un terminal direct dans l'espace cible laser.
Bu terminal, varolan tüm veri bankalarına bağlanmış.
Ce terminal est rattaché à toutes les banques de données.
Ama bağlantı kutusunu buraya koyarsan o zaman işlemciye yerimiz kalmayacak.
Si le terminal va là, on manque de place pour l'ordinateur.
Boru hattı üç üretim bölgesinden geçiyor ve tam burada bir rafineri kurmayı düşünüyoruz.
Le pipeline drainera nos 3 centres de production et le site du terminal sera ici.
Burası petrol rafinerisi olacak.
Un truc pétrolier, ou un terminal.
İzinizi bulmalarını istemiyorsanız... ... basit bir bilgisayarı olan dandik bir... ... şirketten girmelisiniz.
Si on veut pas se faire repérer... on cible une boîte ringarde... qui se paie un terminal mais de bricolo.
Seattle'da sana ulaşılamadı... Ve hiçbir terminal, senin sınıflandırılmış adresinde çalışmada değil.
Je ne vous ai pas trouvé à Seattle et vous n'avez pas de terminal à votre adresse confidentielle.
Buradaki diğer arkadaşların gibi bilgisayarına değil de duvara baktığın sırada aslında bu küçük denklemi çözmeye çalıştığını varsayabilir miyim?
Est-ce à dire qu'en regardant le mur et non votre terminal, comme vos petites camarades, vous étiez en fait, en pleine résolution d'équation?
- Onu kapıda mı bıraktın...
- Vous l'avez déposé au terminal,
Onu girişte bırakırdım.
Je l'aurais déposé au terminal.
X, Y ve Z eksenlerinde koordinatları istiyor. Terminalinin uzaydaki yerini belirlemek için.
Il réclame les coordonnées d'un point par rapport à son terminal.
Ne olmuş ona? Bir tür uydu terminali.
- C'est un terminal Satscrambler.
Haberleşme cihazının yanına git.
- Voilà un caillou. - Va au terminal!
Ona ilk kez Terminal Adası'nda rastladım.
Je l'ai connu à la prison de Terminal Island.
Şey Sandi sesli komutu dinlemediğine göre bir terminali dinleyeceğini nasıl düşünüyorsun?
Si elle n'écoute pas les voix, écoutera-t-elle un terminal?
Diyecektim ki, yapacağımız en iyi iş kontrol odasındaki manuel kumanda.
Je dirais que le mieux est d'aller au terminal central, aux commandes.
- Terminal rehberi kilitli.
- Guidage final enclenché.
Taşınır bir terminal al ve elle hallet.
Il faut emmener un portable et réparer manuellement.
Darbe Kontrolü'nü yoketme hücresi üzerine getirin.
Envoyez contrôle choc au sas terminal. Les Krites complotent.
Yoketme hücresinde patlama.
Explosion dans sas terminal.
Bu arada ben de terminale gideceğim.
Entre-temps, je vais au terminal.
O sadece bir terminaldi.
C'était juste un terminal.
"Kırmızı ucu... tak... leconduizez." Off, yine Fransız dostlarım.
"Enfilez le terminal rouge dans... le conduisez." Encore mes amis les Français.
- Sırada üçüncü optoelektrik birimi var.
Terminal opto-électrique 3?
Ana bilgisayar şifreyi onaylamıyor.
Le terminal rejette le code.
Bütün birimler, yedinci terminale.
À toutes les unités, terminal 7.
Neden olmasın? Kaptan...
Puis-je utiliser ton terminal pour en apprendre plus sur ce vaisseau?
Ülke çapındaki liselerin yüzde 2'sinden daha az bir kısmı İleri Yerleştirme Kalkülüs Sınavı'na girmeye teşebbüs edebilmektedir.
Moins de 2 % de tous les élèves de terminal à travers tout le pays espèrent accomplir le Test de Placement Avancé.
Zahmetli bir yolculuk sonrası, boş bir terminal bile ailesinin evine dönermişçesine hoş gözükebilir.
Après un voyage éprouvant, aussi impersonnel que soit un terminal... il peut paraître la plus accueillante des maisons de famille.
Dördüncü Terminal efendim.
Rio, Terminal 4.
Kaptanımz terminale yanaşana kadar yerlerinizde kalmanızı rica ediyor.
Restez dans vos sièges jusqu'à l'arrivée au terminal.
McCarran Havaalanı, Ana Terminal.
Aéroport McCarran, entrée principale.
Buick'in A-3 terminalinde olduğunu unutma.
Note que la Buick est garée en A3, au terminal principal.
Malum efendim, tamamladığımız görevlerden gurur duyuyoruz.
Notre fierté, c'est d'assurer un service terminal impeccable...
Annemin mektuplarını ekranıma yansıt.
Transfert des lettres de ma mère sur mon terminal.
Onu alıp kendi terminalime götüreceğim. Seninle yukarıdaki büronda buluşuruz.
Je l'emmène à mon terminal.
Bu bizim devre kartımız, bir terminal istiyor.
Voici le circuit imprimé.
Ben de kendi bilgisayarımı kullandım, ki sadece 128K hızında ama bunun yeterli olması gerekir...
Il lui fallait un terminal, j'ai donc pris mon ordinateur.