The times перевод на французский
373 параллельный перевод
Dinle. The Times :
Ecoute ce que dit le Times!
Bay Kelly, kanımızca The Times, siz ve McNeal aracılığıyla Birleşik Devletlerdeki en iyi polis şubesine leke sürüyor.
Nous trouvons que le Times, à travers vous et M. McNeal... insulte un des meilleurs département de police du pays.
The Times davayı bırakıyor.
Le Times abandonne l'affaire.
- The Times'da bir haber vardı.
- Je l'ai lu dans un article.
Hayır! The Times dergisine mektup yazacağım.
Non, je vais envoyer une lettre au Times.
Keşke The Times okusaymışsınız.
Pas dans le Times!
The Times, The Tribune, Daily News ve diğerlerinden gelenler oldu.
De The Times, The Tribune, Daily News et bien d'autres.
The Times, lütfen.
Le "Times", s'il vous plaît.
Cheyen'lerin tarafını tutan tek bir ses dahi çıkmıyordu ta ki "The Sun, The Times, Chronicle" gazetelerinde bu konuda haberler çıkıncaya kadar.
Dans le pays pas une voix ne s'éleva en faveur des Cheyennes jusqu'au jour où...
The Times ne yazmıştı?
Qu'avait dit le Times?
Bunun The Times gazetesinde kızgın bir mektuba yol açacağını anlamalısınız.
Vous réalisez que ça va faire l'objet d'une lettre incendiaire au Times.
The Times'ın tiyatro eleştirmeni.
Voilà le critique de théâtre du "Times."
Bana da "The Times" gazetesi alır mısın?
Ramène-moi le Times.
Ben Helen Rich The Times'dan.
Helen Rich, du Times.
The Times : MAVİ BOMBA METROPOLİS'TE
UNE FUSÉE BLEUE SUR MÉTROPOLIS!
Meselâ The Times'da basılmasını isteyebilir.
Elle peut, par exemple... décider de le publier dans le Times.
DaSilva'ya The Times ve Washington Post'da yayınlanmak ve tüm ağlarda okunmak üzere bir bildiri verdim.
J'ai donné à DaSilva une déclaration qui devra être publiée dans le Times et le Washington Post, et lue sur toutes les chaînes.
- On dakika içinde The Times burada elimizde olur.
La critique du Times va arriver!
The Times, Ivan.
Le Times!
The Times'ın oyun hakkındaki eleştirilerini öğrenmeden uyuyacak mısın?
Tu veux te coucher sans savoir ce que dit le Times?
- The Times ne zamana kadar gelir?
Quand arrive le Times?
- The Times Mallory kazanacak diyor.
- Le "Times" mise sur Mallory.
Burnunu The Times'a değil, okul kitaplarına soksan daha iyi olur.
Vous feriez mieux d'étudier vos livres de classe au lieu de lire The Times.
The Times geldi.
Les gars du Times sont là.
Haber olabilecek hata. The Times gazetesi ilgilenecektir ve, bilirsiniz, The Post...
Vous faites une erreur digne de faire la une des journaux!
The Times, sırasıyla.
Les journaux du 1er juillet, et du 5 septembre.
The Times, televizyon şirketleri gazeteler yeni yargıçnın peşinde.
Tous les médias se renseignent sur ce juge qu'on va nommer à la Cour.
Söyledim ya, The Times'i iptal ettirdim.
J'ai suspendu l'abonnement au journal.
Burada bir liste var. The Times'i iptal ettirdim.
Tiens, voilà la liste.
The Times bunun ona seçime mal olduğunu yazıyor.
Le Times a déjà écrit que ça lui coûtera la mairie. Des badges!
- En gerçekçisi The Times'dır.
Le N.Y. Times, c'est la référence.
The Times da bir köşe yazmalısın.
Tu devrais écrire un papier pour le Times.
Diğer yandan, The New York Times'a yazmaya henüz hazır değilsiniz.
Mais vous n'êtes pas non plus prêts pour The New York Times.
Şehre geri döndüğünde New York Times'ı ara ya da nereyi ararsan ara.
Quand vous reviendrez en ville, appelez The New York Times ou qui vous voulez.
The London Times size getirilecektir.
Le Times vous sera apporté.
Times. Parayı aldım, beyler.
Le Times et The News.
TIME dergisi veya The New York Times'la konuşalım, sadece müzik basınıyla değil.
Passons un article dans les grands journaux. - Pas seulement les fans.
Bana ne aradığını söylesen, The Denver Post'u The New York Times'ı ve The Chicago Tribune'ü The Atlanta Journal'ı ve The L.A. Times'ı almak hiç gücüme gitmezdi.
Ca ne me dérange pas d'acheter Le New York Times et le Chicago Tribune et l'Atlanta Journal et le Denver Post et le L.A. Times si vous me dites tout simplement ce que vous cherchez.
The Post beğenmemiş. Ama Times beğenirse bu iş tamam.
Le Post a détesté, mais si le Times est bon, c'est gagné.
Bu şehirde eğer The New York Times'dan övgü alamazsan yok olur gidersin.
Dans cette ville, si le Times n'est pas ébloui, on est fichu!
The New York Times olmazsa biz öldük demektir.
Sans le Times, on est morts!
1973'te, The New York Times adına,... buradaki mücadeleyi fotoğraflamaya geldim.
En 1973, j'ai couvert ce conflit marginal pour le New York Times.
O, The New York Times ile birlikte!
Il est avec des journalistes!
Şu anda, Sydney Schanberg'in köşe yazarı olduğu, The New York Times'ta fotoğrafçı olarak çalışmaktadır.
Il est photographe au New York Times, où Sydney Schanberg est rédacteur.
The New York Times kar fırtınası olsun olmasın kutsalmış güya.
Évidemment le dimanche le New York Times c'est sacré. Tempête ou pas!
The New York Times aradı. '60 Dakika'sizinle konuşmak istiyor ve Georgine aradı.
Le New York Times a appelé, 60 Minutes veut une interview et Georgine a appelé.
The New York Times ve Hot 97'nin hizmetidir.
Service proposé par le New York Times et Hot 97.
The New York Times için bazı şeyler gerekli.
Je veux un papier pour le Times...
Ben Michael'a ulaşmak istediğimde mahalleden biri... The New York Times'ın son baskısını alıp... kent haberleri sayfasının sağ üst köşesine "Edmund" yazıyor... ve Michael'ın dairesinin önüne bırakıyordu.
Ou j'envoyais un môme du quartier acheter le Times, il écrivait "Edmund" dans un coin de page et le déposait devant chez Michael.
London Times'sa gerçekten inanılmaz bir köşe yazısı merkez bankalarının Lincoln'ün banknotlarına bakışını açıklıyordu : " Kuzey Amerika kökenli bu zararlı mali politika kanıksanacak denli uzun sürerse, bu hükümet kendi parasını maliyetsizce edinecektir. Borçlarını ödeyecek ve borçsuz kalacaktır.
Un superbe éditorial dans The Times de Londres a expliqué l'attitude des banquiers centraux vers les Greenbacks :
The New York Times'a göre "Tanrı'nın Diplomatı".
"Le diplomate de Dieu", selon le New-York Times.