Touche перевод на французский
26,977 параллельный перевод
Dokunmasana lan bana!
Me touche pas, putain!
- Dokunma oğlum bana!
Me touche pas.
Bana baktığına kesinlikle şüphe yok zaten.
J'ai rajouté ma touche perso.
Lütfen eserlere dokunmayalım.
Ne touche pas les oeuvres d'art.
- Memnun olurum.
Ça me touche.
İstediğim gibi ona dokunurum.
Je la touche comme je veux.
- Hey, hey... - Ona dokunma!
Ne le touche pas!
- Dur, dokunma ona.
- Attends, ne la touche pas.
Seni vuran kurşunu duymadığını söylerler.
On dit qu'on n'entend pas la balle qui vous touche.
- Dokunma!
- Me touche pas!
Kurabiye kavanozunu bırak.
Pas touche au bocal à cookies.
- Valentine gittikçe güçleniyor bizse hiçbir şey yapmadan öylece oturup bekliyoruz.
Valentin devient plus fort et nous sommes sur la touche à attendre... à ne rien faire.
- Dokunma bana!
- Ne me touche pas!
- Evet, o beceriksizle tanıştık.
- Un joueur de banc de touche, on l'a vu.
Şimdi, yaptığı şey yanlıştı... ama hiç kimse, senin gazeten dahil, onun bir baba olduğu gerçeğinden bahsetmedi... ve bir koca, yas tutan, cevaplar arayan, ve sen, herkesten fazla, bunun neden benim için önemli olduğunu anlamalısın.
Ce qu'il a fait est mal, mais personne, ni même votre journal, n'a jamais mentionné que c'était un père, un mari en deuil, en quête de réponses. Et vous, plus que quiconque, devriez comprendre pourquoi ça me touche.
- Kara, seni vurursam başına neler geleceğini bilmiyorum.
Kara, je ne sais pas ce que ça va te faire si je te touche. Tire!
- Çek ellerini. - Siktiğimin yeri.
- Touche pas mes affaires!
- Benimki olmaz adamım.
- Pas touche à la mienne.
- Sakın o poğaçaya dokunma.
Touche pas ce chausson!
Andy, ona kimse dokunmayacak.
Andy, personne ne le touche.
Lezbolar dışında burada kimse bize pek dokunmuyor.
On ne nous touche pas trop ici, sauf les gouines.
- Dokunma ona.
N'y touche pas.
O tuşlardan elini çek.
N'y touche pas.
Sanırım can evinizden vurdum.
Il semble que j'ai touché une corde sensible.
Sanırım can evinizden vurdum.
Alors il semble que j'ai touché une corde sensible.
Eşim en son ne zaman taşaklarımı elledi, onu bile bilmiyorum.
Je me souviens pas de la dernière fois que ma femme a touché mes couilles.
Anlaşıldı mı?
Et on en a un armé ici assez proche pour qu'on le touche.
- Ben kimseye dokunmadım!
- Je n'ai touché personne.
- O çocuğa dokundun mu?
- As-tu touché à ce garçon?
Partide, bazı çocuklara dokundun mu? !
À la fête, est-ce que tu as touché à un garçon?
- Ona elini sürdün mü? !
- L'as-tu touché?
Yüzeysel bir yara gibi kanamadığı kesin ama.
Ça n'a pas touché le muscle. Ça n'a pas l'air de saigner superficiellement.
Ama salatalığa dokunmadı bile.
Mais elle a à peine touché les concombres.
- Sana mı attı?
Il t'a touché?
- Yere düştü mü?
Elle a touché le fond?
10-13 durumu, bir memur vuruldu. 36. ve 7.
Agent touché. 36e et 7e.
10-13 durumu var.
Agent touché.
Şimdi çarptı.
Elle a touché le fond.
- Fena vurulmuştu.
- Ça a été durement touché.
Damarına mı bastım?
Ai-je touché un point sensible?
Birini vurmuş olabilirim kurşunla.
J'ai peut-être touché quelqu'un... avec une balle.
Kesinlik ister bu.
Comment personne n'a été touché?
Ty'ın iyi biri olduğunu fark ettiğini söyledi, sonuna kadar gitmek istemedi.
J'ai entendu le coup de feu, mais Josh n'a pas été touché. Avez-vous mis des balles à blancs dans l'arme à feu? Comme si...
Malcolm gangsterlerle buluşmasında vuruldu.
Malcom a été touché en rencontrant des membres d'un gang.
- Pes ettim.
Touché.
Hiç dokunmadım.
Je n'y ai pas touché.
Daha bir yudum bile içmedim.
Je n'y ai pas touché.
Bana dokunan tek erkek sensin.
Tu es le seul homme qui m'ai touché.
O zamandan beri hiç kimseye dokunmadım.
Et je n'ai pas vraiment touché quelqu'un depuis.
Evet yani elbette dokundum.
Oui..., bien sûr que je l'ai touché.
Hepimiz dokunduk.
Nous l'avons tous touché.