Trap перевод на французский
79 параллельный перевод
Trap atışları!
- Les gars! Du ball-trap! - Quoi?
Atıcılık, köpek yetiştirme, su polosu.
Ball-trap, élevage de chien, water-polo.
Tuzakları ( trap ) kapatmamı mı istiyosunuz?
Vous voulez que je ferme mon clapet?
İkinci kocam Kont Eggenweiler, harika trap nişancısıydı.
Le ball-trap c'est bien différent. Sans rien enlever au mérite de votre deuxième... Défunt.
Trap nişancılığı farklıdır.
... mari. Il utilisait un fusil pulvérisant.
Bir ayak ötekinin önüne sonra öteki de diğerinin önüne. İşte cevap bu!
Trap... trap... trap... un pied devant l'autre, et l'autre devant le premier, voilà.
"Trap, neden ayakta değilsin?"
"Trap, pourquoi tu viens pas?"
" Trap, Napıyorsun?
" Trap, qu'est ce tu fous?
Very easy trap to fall into. Kolay bir düşülecek bir tuzak.
C'est facile de tomber dans le piège.
Acele etsek iyi olur.
Si on va faire du ball-trap, il faut se magner.
EVIL DEAD TRAP ( Shiryo No Wana )
EVIL DEAD TRAP ( Shiryo No Wana )
Beni maymun gibi oynatan birinin tezgahladığı buluşma, resmen kurşunlarla saklambaca dönüştü.
Mon rendez-vous s'est changé en ball-trap à balles réelles, mis au point par une personne qui m'a joué du violon.
- Trap.
Milan! Trap!
Milan, Fox, Tourneur...
Trap, Trap, tu viens avec moi. Milan, Fox, Tourneur, toi tu prends les autres.
Kuş avlıyorum.
Je tire au ball-trap.
Atış yapıyordum.
Au ball-trap.
- Skit tüfekleri nerede?
Le ball-trap!
Sonra trapın yanına gidip...
Tu t'approches un peu...
Boardwalk'ta çalışırdım. Arkadaşlarımla gittiğim bir atış yeri vardı.
Je faisais du ball-trap avec mes copains.
Tanrım, neden şehirde de olmasın?
Tirez! Pourquoi il n'y a pas de ball-trap en ville?
- Özel bir atış poligonuna gidiyorsunuz.
- Ok, on va au terrain de ball-trap - Au terrain de ball-trap
- "Skeet" poligonuna gitmedik.
Vous savez, on n'est pas allé au ball-trap. J'ai tout inventé
Diyorum ki, ikiye ayıralım, Parent Trap'de olduğu gibi.
On va les diviser, comme dans A nous quatre.
Isıtrap mı istiyorsun?
Tu veux morfler?
Birkaç yıl önce Trap keşişlerinin manastırına gitmiştim.
Il y a deux ans, je suis allé dans un monastère trappiste.
- Kirk ve hedef vurma.
- "Kirk, ball-trap."
Ben DJ Gece kapanı ama şimdi fareleri bırakıyorum. Çünkü kimi görmeye geldiğinizi biliyorum. Jade!
Je suis DJ Night Trap et je me retire parce que je sais qui vous êtes venus voir ce soir.
Parent Trap tersi numaramız her şeyi mahvetti.
Notre piège pour parents n'a fait qu'agraver les choses.
Altı sene önce almıştım. Bir müşterimle havadaki hedeflere ateş etmek için.
Je les ai dégommé, comme je l'avais fait y a 6 ans, à une séance de ball-trap avec un client que je détestait.
"Prenses Ruspoli Avrupa Atıcılık Şampiyonası"
La princesse Ruspoli championne de ball-trap.
Sekizi on bir geçe işten çıktım ve Fox-trap'a gittim.
À 20 h 11, j'ai quitté mon travail et je suis allé au Piège à renards.
P-trap denilen şey.
Et un siphon en P, pour la plomberie.
Bunlar P-trap simgeleri değil. Bunlar... Mikrofon.
Ce symbole ne représente pas un siphon en P, mais un microphone.
Trap!
Trap!
Dostumuz Trap dönmüş.
Et ce bon vieux Trap est là!
Yürü be, Trap!
Voilà, Trap!
- Trap.
Trap.
Trap bu mu?
- C'est lui, Trap?
- Açık hedef durumunda kaldık.
- Nous étions comme des assiettes de ball trap la bas.
- Atıcılıkta mı?
Au Ball-trap?
Son görmek isteyecekleri "The Parent Trap" ın başka bir versiyonu.
On va pas leur infliger un remake de "The Parent Trap".
Babam da çatıya koyduğu koleksiyonluk Franklin Mint tabaklarını vurmaya çalışıyordu.
Et mon père jouait au ball-trap avec les assiettes de ma mère.
Bundan sonra bağrışma da olmayacak, hedef vurma da.
Il n'y aura ni cri ni ball-trap.
Trap, şu askerlere ne olduğunu biliyor musun?
Vous savez ce qui est arrivé à ces soldats?
Trap dostumdu. Asla bizi öldürmeye çalışmazdı.
Trap était mon ami : il n'aurait jamais essayé de nous tuer.
Efendim, Böcek ilaçlama şirketinin adresini bulduk.
Monsieur, pour la compagnie appelée "Master Trap Extermination", on a une adresse.
Sana şunu söylesem iyi olacak. Eğer yalan söylüyorsan, eğer babam gelmiyorsa, eğer bir araba yanaşır ve içinden babam dışında biri inerse, bir oyuncu ya da kafanda perukla sen gibi, eğer Ferris Bueller, Parent Trap, Three's Company,
Oh, j'aurais peut-être du te dire que si tu me mens, que mon père ne vient pas, si une voiture arrive et qu'une autre personne que mon père sort...
F / X, FX2 tarzı bir saçmalık yaparsan seni döverim ve çılgınca ya da delice olmaz.
Parent Trap, Three's Company, F / X, The Deadly Art of Illusion Bull, je te frapperai... et rien ne sera plus violent que ça.
- Ne?
Du ball-trap!
Keskin nişancısınız.
Mon deuxième mari, le comte Eggenweiler, était champion de ball-trap.
Trap keşişleri mi?
- Trappiste?