Tuzu перевод на французский
616 параллельный перевод
Tuzu, şarabı çeksin diye döktüm.
Pour pomper le vin.
- Tuzu çeksin diye döktüm.
Mais c'est pour pomper le sel.
- Tuzu alabilir miyim?
Le poivre aussi?
- Bana biraz amonyak tuzu getirin.
- Des sels.
Tam aksine tuz olabilir ama sadece deniz tuzu.
Non, au contraire, beaucoup de sel... mais du sel marin.
Şef, Bayan La Bruyère için deniz tuzu aldın mı?
- Merci. Chef, vous avez pensé au sel marin pour la mère La Bruyère?
Bu gece yaşadıklarımız evliliğin tuzu biberi.
Ça arrive dans tous les ménages.
Evet, benimdi. İçinde banyo tuzu vardı.
Il contenait mes sels de bain.
Sizce banyo tuzu hangi kimyasal işlem sonucu zehire dönüşmüş olabilir?
Comment des sels de bain sont-ils devenus du poison?
Zehirin nasıl banyo tuzu şişesinin içine girdiğini açıklayamazsınız. Şekere nasıl karıştığını açıklayamazsınız.
Comme le poison dans le flacon... et dans le sucre.
Tatlı Robin, sensiz tadı tuzu yok bu dünyanın
Gentil Robin, ma seule joie!
Oturamam, tuzu bekliyorlar!
Je ne peux pas, on m'attend avec le sel à la maison!
Neydi bu? Fosforik asit tuzu... - Sodyum fosforik asit tuzu.
"Glycerophosphate de..."
Tuzu vermesini söyledim.
Je lui ai demandé de me passer le sel.
Jerry, dünyanın tuzu gibidir ama senin için doğru baharat o değil.
Jerry est une perle, mais il n'est pas pour vous.
Bir miktar acı biber olmasa etin tadı tuzu olmaz.
Sans Tabasco, la vie est triste.
Tuzu tattın.
Vous avez un goût de sel.
Tuzu kazmaya devam edin.
Continuez à ramasser le sel.
Barb çiftliğinden geliyoruz, çalmakta olduğun şey de Barb tuzu.
Nous sommes des cow-boys du ranch Barb et vous volez notre sel.
Ben denizlerin tuzu, dağların kralıyım.
Je suis le sel de l'océan et le roi de toutes les montagnes.
Delikanlı, tuzu saçmaktan nefret ederim.
Je déteste renverser la salière
Tuzu uzatır mısınız, lütfen?
Passez-moi le sel, s'il vous plaît.
Tuzu uzatsana Pauly.
Passez-moi le sel.
Tuzu versene.
Passez-moi le sel.
Bu evliliğin tuzu biberi.
Ça donne du piquant au mariage.
Ben de tuzu bu şekilde buldum.
C'est comme ça que je suis tombé dessus.
- NasıI olsun, pek tadı tuzu yok bu aralar.
- C'est pas chaud.
Tuzu uzat.
Passe-moi le sel.
Tuzu unuttum galiba.
Je crois que j'ai oublié le sel.
İki kişilik oda, menekşe tuzu ve dört havlu rica edeceğim.
Je voudrais une cabine double, des sels à la violette et quatre serviettes.
Yemek adabı olan asil kadınlar ve amonyak tuzu.
Les bien nées, avec les belles manières, et les filles perdues.
O... yani o şey, tepsimden tuzu alana kadar. Mr. Spock?
Aussi longtemps qu'il... que cette chose a cru pouvoir me voler du sel.
Tuzu uzatır mısın, lütfen.
Tu me passes le sel, s'il te plaît?
Tuzu geri ver.
Remets le sel en place!
Tuzu.
Le sel!
Tuzu boşver?
Oubliez le sel.
"Eti uzat, tuzu ver"
"Passez moi la viande, donnez-moi le sel."
"Tuzu uzat"
"Passez-moi le sel."
Bu tıpaya metal bir boru ekliymiş ve o boru tuzu dışarı püskürtmüş.
Bouchon muni d'une canne métallique faisant gicler le sel.
Tuzu alabilir miyim?
Puis-je avoir le sel?
Sana neredeyse 5 kilo kaya tuzu getirdim.
Je vous ai apporté presque 4 kilos de sel.
Okello, bunun tuzu eksik!
Okello, ce n'est pas salé!
- Bilinmiyor, vücudun normal tuzu yok olmuş.
Inconnue. Tout le sel a disparu.
Onların tuzu lazım bana.
Il me faut leur sel!
TOPRAĞIN TUZU
LE SEL DE LA TERRE
Hayatın tadı tuzu olmaz yoksa.
Ça donne du goût.
- O sofra tuzu değil.
Ah oui. Bon, alors on l'pile un peu et ça ira.
Çorbada demiryolcuların da tuzu olsun diye.
Le chemin de fer a propagé la civilisation.
Tuzu uzatır mısın lütfen?
S'il vous plaît, monsieur.
Tuzu uzatır mısın, lütfen?
Vous pouvez me passer le sel?
Gidip tuzu alalım.
- Cet argent n'est pas assez.