Tête перевод на французский
78,188 параллельный перевод
Çocukken beşikten falan mı düştün?
Vous êtes-vous cogné la tête dans l'enfance?
Evet kafamda gerçek bir taç görmeyi ben de isterim.
Je verrais bien une vraie couronne sur ma tête littéralement.
Kendine gel.
T'as la tête ailleurs?
Unutma bunu.
Gardez ça en tête.
Başımızın içine ettin.
Tu me casses la tête avec tout ce bruit!
Eğer memur olmasaydın yüzünü dağıtırdım senin!
Si vous n'étiez pas policier, je vous arracherais la tête!
Çok fazla düşünme.
Te prends pas trop la tête.
Siz beni mi kekliyorsunuz?
Vous vous payez ma tête?
Her şeyi yüz yüzeyken düzeltmek istiyorum.
Il faut que je t'explique tout en tête à tête.
Hepiniz delirmişsiniz.
Vous avez perdu la tête?
Tabii anasının nikahını ister ama sizin adamınız o.
Il coûte les yeux de la tête, mais c'est votre homme.
- Sam'in aklı hâlâ Seattle'da.
Sam a encore la tête à Seattle.
Başın nasıl?
Mal à la tête?
Kafasına vurdum.
Je l'ai frappé à la tête.
Neden bu kadar üzgünsün?
Pourquoi cette tête triste?
Tamam bu kafamı karıştırdı.
Ça me fait tourner la tête.
İnan bana, ben de buna kafa patlatıp duruyorum.
Croyez-moi, je me suis creusé la tête.
Oğlun bir DAE ajanının kafasına silah dayadığı için öldü.
Votre fils est mort son pistolet pointé à la tête d'un agent de la DEA.
Arapça bilmeyen Amerikan pasaportlu beyaz bir adamın şak diye gideceği bir yer değil.
C'est pas un endroit pour un blanc avec un passeport américain, et qui parle pas arabe, d'y aller sur un coup de tête.
Şu anda bana neler oluyor pek bilmiyorum ama bu... Bu çok...
Je ne sais pas trop ce qui se passe dans ma tête, mais c'était... c'était très...
Anlayacağın, o hafta sonunu sürekli kafamda oynatıp duruyorum ve şimdi onu tekrar yaşayabiliriz.
J'ai repassé ce week-end dans ma tête des dizaines de fois et on va pouvoir le vivre à nouveau.
Onu dört saat önce başından vurdum.
Je lui ai tiré dans le tête il y a 4 heures.
Yerde yatarken Boss'ın adamı beni başımdan vurmasın diye dua ettim.
Et je suis allongé là, priant que l'homme de main débile de Mr Boss ne me tire pas dans la tête.
Kafamda duygularıma karşı çıkan bir film dönüyor...
Et j'ai ce film dans ma tête pour l'objet de mon affection,
- Başlarından vurulmuşlar.
Balle dans la tête.
Başının arkasından vurulmuş.
Balle à l'arrière de la tête.
Yine kafadan vurulmaya göre az kan var.
Très peu de sang pour un coup de tête.
Üç kurbanda başlarından vurulmuş.
Les trois victimes ont été tuées avec une balle dans la tête.
Ağır kafa, ağır taç.. falan filan...
Tête lourde, couronne lourde, etc, etc.
Ama hala Klaus'un kafasını bir mızrakta göremiyorum.
Et pourtant je ne vois pas la tête de Klaus au bout d'une pique.
Yüzümü duvara çarptığın için mi silah kabzasıyla vurduğun için mi?
D'avoir claqué ma tête dans un mur ou tiré dessus?
Yaparken Wanheda'nın kafasını da gösterirsen sana taparlar.
Montre-leur la tête de Wanheda quand tu leur diras ça et ils te vénéreront.
Şuracıkta kelleni uçurmamam için tek bir sebep söyle.
Donne-moi une bonne raison de ne pas te couper la tête.
Buralarda petrolü ilk bulan onlar olur. Arkası da çorap söküğü gibi gelir.
Ils pourraient être les premiers à découvrir du pétrole ici et être à la tête de la vague qui se prépare.
Petrolümüz var. Gazımız var. Kulaklarımızdan para fışkırıyor!
Nous avons du pétrole, et du gaz, nous avons de gros dollars et des cailles par dessus la tête!
Eve her gelişimde senin yeni bir yüzün ve evin de daha fazlası oluyor.
Chaque fois que je rentre, tu as une nouvelle tête et la maison s'élargit.
Bu altı McDonald's çalışanı merkezde oturup yeni fikirleri üretmekte.
Et ces six personnes font partie de la tête de McDonald s et lancent les nouvelles idées.
Geçtiğimiz altı hafta içinde üç torunumuz oldu ve benim çirkin suratım onların liseden ve üniversiteden mezuniyetlerini görecek.
Ces dernières six semaines, on a eu trois petits enfants. Et je vais pointer ma sale tête à leur remise de diplôme au lycée et à la fac. J'y serai.
Ellerinizi başınızın arkasına koyun lütfen.
Mains sur la tête.
Beni bu çocukların özgürlüğüyle tehdit ediyorsun, öyle mi?
Tu tiens la liberté des ces enfants au-dessus de ma tête, c'est ça?
- Bu gece kaçabilmemiz için, başımızı eğip bundan kurtulmalıyız.
Nous devons garder la tête basse - pour qu'on puisse partir ce soir. - Séparez-les.
Başını eğ.
Garde la tête baissé.
Orada, kafanda Kaniel Outis mi oldun?
Es-tu devenu Kaniel Outis là dedans, dans ta tête?
Kafana dikkat et.
Attention à la tête.
Aman Tanrım, onu kaybettin.
T'as perdu la tête.
Aklımdaysa, dün gece alamadığımız pasaportları nasıl alacağımız var.
La tête essaie encore de trouver comment avoir ces passeports qu'on n'a pas eus hier soir.
Bu bakışı orduda daha önce de görmüştüm.
J'ai déjà vu ce genre de tête à l'armée.
Sesini kafamda duyup duruyorum.
Sa voix résonne sans cesse dans ma tête.
Bazen sadece idare etmelerini sağlayabilmemiz moral bozucu.
C'est décourageant de pouvoir juste les aider à garder la tête hors de l'eau.
Başlarımızı eğeceğiz.
On garde la tête baissée.
Tam beyninden, tamam mı?
En pleine tête, d'accord?