Tük перевод на французский
71 параллельный перевод
Tek tük misafirler dışında pek fazla kullanılmamıştı.
On ne l'utilisait qu'occasionnellement.
- Bu ağrılar tek tük mü yoksa kalıcı mı?
- Sporadiques ou constantes?
Ondan tek tük kötü huyu olan biriymiş gibi söz ediyorsun.
- Vous parlez de lui... comme s'il n'avait été coupable que de peccadilles.
Tek tük eve dönüş.
- Quel retour de manoeuvre!
Şimdilik, tek tük bir kaç sözcük.
Je n'ai qu'un mot par-ci par-là, pour l'instant.
Etrafta bu kadar kadın varken tek tük lekeler olması kaçınılmaz.
Je suis entouré de femmes, toujours une pour tacher ma chemise. Alors?
Belki tek tük mavi dokunuşlar olabilir ama ana renk beyaz olmalı.
Avec un peu de bleu. Mais le blanc devra rester dominant.
Kızılderili korkusuna rağmen, tek tük de olsa sığır sürüleri tek başına Chisholm yolunu kullanarak Texas'dan, Kansas Dodge City'e gidiyordu.
Malgré la peur des Indiens, des convois remontaient encore du Texas vers le chemin de fer de Dodge City.
Orada burada tek tük insan, ama herkes selamet arar.
Lls sont dispersés, mais le besoin de salut est partout.
Bu s... tük beni rahatsız ediyor.
Ouais, cette salope me casse les pieds.
Biraz çürük tahta, anlaşılır bir rutubet etrafta tek tük küf.
Un peu de pourriture sèche, de l'humidité, des champignons ici et là.
Tek tük içiyorum.
- Je fume de temps en temps.
Burada : kasaba, tek tük evler, çiftlikler köyler, manastırlar, değirmenler...
Ici, villages, hameaux, fermes... postes de garde, monastères, moulins.
Etrafı geziyorum, tabiatın güzelliklerine bakıyorum. İnsanları ziyaret ediyorum, tek tük çocukları sünnet edip iğne vuruyorum. Kulak filan deliyorum.
Je dois faire le tour, contempler la belle nature, rendre visite, circoncire peut-être, faire des piqûres, percer des oreilles, etc.
Alıcılar tek tük ısı noktaları gösteriyor.
Les détecteurs indiquent des poches de chaleur.
Yaşgünlerini unutuyormuşsunuz. Tek tük ziyaret ediyormuşsunuz.
Vous oubliez les anniversaires des enfants et leur rendez rarement visite.
Ve sonra tük hücreli organizmadan. Tanrının yarattığı... bilinen en akıllı tür doğdu.
Et enfin, un organisme monocellulaire evoluait sous la forme la plus intelligente connue de Dieu...
" ve farmakoloji alanlarında tek tük çalışmalar...
" de la recherche génétique, l'insémination artificielle...
Seni öldürürüm s... tük. Git buradan. Tamam, tamam ama onu götürme!
- Ne l'emmenez pas!
Aç kapıyı! Aç şu kapıyı s... tük.
Ouvre, sale garce!
Sen yaptın Marina, lanet s... tük!
C'était toi, salope. C'était toi, Marina.
Seni s... tük.
Salope!
Tek tük var.
J'ai 3 poils qui se battent en duel.
Tek tük ders veriyorum.
Je donne parfois des conférences.
- Onlar tek tük saldırılar.
- Des incursions isolées.
Birkaç belgeseldeki tek tük sahneler dışında kamuoyuna ulaşması çok nadirdi.
A part quelques séquences diffusées dans des documentaires... peu de gens avaient pu voir le film.
Fermuar dişlileri arasında tek tük cam kırıkları var.
Des traces? J'ai trouvé des fragments isolés de verre.
Tek tük parçalar bir şey ifade etmez.
Les petites pépites, c'est rien.
Tabii tek tük çiş kazaları olurdu. Ama onlar çok...
Bon, c'est vrai qu'il y avait l'occasionnel accident pipi, mais... ils... ils étaient tellement...
Az yapraklı, tek tük ağaçlar vardı.
Un bois de bouleaux.
Tek tük vakalar...
Il y a des cas isolés...
Tek tük vakalar, Londra'nın her yerinde patlak veriyor.
Des cas isolés se présentent dans tout Londres.
Lorena Vasquez'in tırnağındaki deri boynundaki salya, vücudundaki tek tük saçlar. Hepsi rahmetli Reynaldo Cerrera'ya ait.
La peau qui était sous les ongles de Lorena Vasquez, les restes de salive sur son cou, les poils retrouvés sur son corps... il appartiennent tous au défunt Reynaldo Cerrera.
Annem tıpkı bir sür tük gibi davranıyor.
Ma mère se comporte vraiment comme une salope.
Bu okula çevrenin yeni yetme işçi sınıfı gelir. Geleceğin tesisatçıları veya tezgahtarlarıdır onlar. Şüphesiz tek tük teröristler de çıkacaktır aralarından.
Et voici nos rebelles pubères... les futurs plombiers, magasiniers... et sans aucun doute, les futurs terroristes.
Ama bana vurdukları tek tük zamanlarda... Onlara bakıp içimden şöyle geçiriyorum :
Les rares fois où ils me vannent, je les regarde et je me dis,
Anlayacağınız, okuldaki tek tük bakirlerden biri olmak yeterince kötü, ama benim için çok daha kötü.
Être un des seuls mecs puceaux du lycée est déjà assez nul, mais c'est encore pire pour moi.
Tek tük de olsak hala bizim gibilere rastlayabilirsin.
Et bien, il reste encore quelques uns d'entre nous.
Kesinlikle, tek tük var.
Tu dois certainement en avoir.
Tek tük.
Certains.
Lanet olası sü.tük!
Désolée. Salope!
E-mail hesabı, az sayıda kişinin bulunduğu çok tek tük yazışmalar içeriyor.
Son e-mail montre une liste réduite de contacts avec très peu d'activité.
- Soğuk nevalenin teki, s... tük.
C'est une garce qui se la pète.
SheBar'da yıldızların ilk Tük Yağlı Güreş turnuvasına hoş geldiniz.
D'habitude, je suis Dawn Denbo mais ce soir, je suis là en tant que "le Vice de Miami".
Çocuklar, Marshall amcanız kesinlikle bunu bilmenizi istemiyor ama o da tek tük sigara içerdi.
Les enfants, votre oncle Marshall ne veut pas que vous sachiez ça, mais il a aussi fumé de temps en temps.
Üzerinde tek tük izler var.
Il y a à peine une marque sur elle.
Ara sıra tek tük bulut görülecek.
Quelques nuages isolés.
Tek tük ilişkileri de uzun sürmedi biliyorsun.
Les rares copines qu'il a eues, ça n'a pas duré.
Tek tük okuyucumuz kalmışken bari minik, güzel bir haber yazmıyorsun?
Alors tu nous ponds un joli petit article pour informer nos lecteurs - tant qu'il nous en reste encore quelques-uns.
- Tamam, kes sesini s... tük!
On va tirer au sort pour voir qui se saute la salope.
Hepsi s... tük derler.
Ah bon?