Utanmıyor musun перевод на французский
226 параллельный перевод
Benimle oyun oynuyorsun. Utanmıyor musun?
Allez, couché!
Hiç utanmıyor musun?
Tu n'as pas honte!
- Utanmıyor musun?
Non! Moi, tu comprends, j'ai mon caractère!
Artık utanmıyor musun?
- Tu t'apprivoises?
- Utanmıyor musun?
- Tu n'as pas honte?
Hiç utanmıyor musun?
N'as-tu pas honte?
Bu şekilde konuşmaktan utanmıyor musun, Bay Lombard?
Vous ne devriez pas le prendre tant à la légère, M. Lombard.
Ivan Ivanovich, utanmıyor musun?
Ivan Ivanovitch, n'as-tu point honte?
Hiç utanmıyor musun? Daha tıraş bile olmadın.
Tu devrais être débarbouillé à cette heure-ci!
- Seni yaşlı keçi, utanmıyor musun?
- Vieux bouc! Tu n'as pas honte?
- Uslu ol! Kendinden utanmıyor musun?
N'as-tu pas honte?
- Utanmıyor musun?
Elles n'ont pas honte?
Kalbinin yanında taşıdığın heykelciğin huzurunda utanmıyor musun?
Et tu portes l'image du Dieu de Merci!
Utanmıyor musun?
Tu n'as pas de scrupules?
Hiç utanmıyor musun?
- Misérable! Pas d'honte. sortez!
İçimdeki annelik dürtüsünü uyandırmaya utanmıyor musun?
Vous n'avez pas honte d'éveiller en moi la mère?
Utanmıyor musun?
Tu devrais avoir honte.
Ciro utanmıyor musun? Unutmuşum anne! Konuşmalarımızı da unutmuşsun sen!
Tu as pas honte d'oublier le patois?
Seni koca pislik, utanmıyor musun?
Dites donc, espèce de brute! Vous n'avez pas honte? Ça va pas, non?
Yaptıklarından utanmıyor musun?
T'as pas honte!
Hiç utanmıyor musun? Evet.
Hier soir, cette bande ne valait rien.
Bu kadar eski bir arabayı çekiçlemeye utanmıyor musun?
Mais dis donc, t'as pas honte de taper sur cette pauvre vieille?
Yüzünü göstermeye utanmıyor musun?
Et tu oses revenir en plus!
Öğrencilerinin önüne böyle çıkmaktan utanmıyor musun?
Tu vas te présenter comme ça devant tes apprentis?
Utanmıyor musun?
N'as-tu donc pas honte?
John Wayne filmleri görmediğin için utanmıyor musun?
Vous n'avez pas honte d'avoir raté ses films?
Utanmıyor musun? Askerlik evraklarını yakan onca adamın arasında oğlun en iyi Amerikan öğrenci oluyor.
Avec tous ces jeunes qui brûlent leur livret militaire, il a joué dans l'équipe nationale!
Hiç utanmıyor musun?
Je suis surpris.
Belki birazcık... Karanlık yüzünü ifşa etmekten utanmıyor musun?
Tu n'as pas honte de dévoiler ainsi tes noirceurs?
O çirkin götünü göstermeye utanmıyor musun?
T'as pas honte de te promener cul nu?
Kendinden utanmıyor musun?
Vous n'avez pas honte?
Hödük herif, bu saatte kadınları rahatsız etmeye utanmıyor musun!
Malappris! Déranger les femmes à cette heure!
Kirli çamaşırlarımızı saçmaya utanmıyor musun?
Es-tu obligé de laver notre linge sale en public?
Kendinden utanmıyor musun?
Vous devriez avoir honte!
- Kendinden utanmıyor musun?
- Je ne suis pas très jeune.
Utanmıyor musun?
N'avez-vous pas honte?
- Bu yaşında utanmıyor musun?
Tu devrais avoir honte, à ton âge.
Çocuklara kızmaya utanmıyor musun?
Vous devriez avoir honte! Vous en prendre à des marionnettes. Lâches!
Hiç utanmıyor musun?
Eh bien, vous n'êtes jamais embarrassée?
Bu kadar fazla şeyin olduğu için hiç utanmıyor musun? Hele ki birçok insanın hiçbir şeyi yokken.
Eh bien... vous n'êtes jamais un peu embarrassée de posséder autant quand tant de gens n'ont rien?
Böyle bir arabanın içinde gitmekten utanmıyor musun?
Rouler dans ce truc ne vous gêne pas?
Kendinden utanmıyor musun?
Tu n'as pas honte de toi?
Kendinden utanmıyor musun, isyancı?
Vous n'avez pas honte de vous-même, vous révolter?
Azize Katherine olmadığı belli. Utanmıyor musun?
Pas la sainte catherine. honte à toi.
Kendinden utanmıyor musun?
N'as-tu pas honte?
Utanmıyor musun?
Tu n'as pas honte?
- Utanmıyor musun?
- Tu as honte?
Utanmıyor musun?
T'as pas honte?
Hamile bir kadını kandırmaya utanmıyor musun?
On arnaque pas une femme enceinte.
- Kendinden utanmıyor musun?
Honte, moi?
Bu yaşta hiç utanmıyor musun?
A ton âge!