Uzaklaşıyor перевод на французский
457 параллельный перевод
Artık bizden uzaklaşıyor.
Il est séparé maintenant de nous.
Giderek daha da uzaklaşıyor.
Il s'éloigne de plus en plus.
Bir şeyden uzaklaşıyor gibiydim... Kaçmaya çalışıyordum.
J'essayais d'échapper à quelque chose.
Benden uzaklaşıyor.
Elle s'éloigne.
Bak nasıl uzaklaşıyor!
Il s'éloigne.
- Çocuklar uzaklaşıyor, muhtemelen öldürüldüler!
Il part, il ne reviendra sans doute jamais.
İp şeridi boyunca uzaklaşıyor, Şampiyon da peşinden geliyor.
Driscoll recule.
10 numara kıç tarafından uzaklaşıyor, efendim. 4 numaranın üzerindeki denizci halatı çekiyor.
Le canot 1 0 est plus loin derrière.
Bir şekilde kurtulup arabaya biniyor ve uzaklaşıyor.
Il arrive à s'enfuir dans sa voiture.
Uzaklaşıyor.
Il s'en va.
Şu an kanca ağzının her iki tarafında ve o kancayla uzaklaşıyor.
Maintenant, il l'a dans la gueule et il part avec.
Ses uzaklaşıyor efendim!
- Parés! Annulez l'alerte et rallumez tout!
Bizden uzaklaşıyor gibi görünüyor.
On dirait que ça s'éloigne.
Kuzeye doğru uzaklaşıyor, çok da yükseldi.
Il est encore loin, et très haut.
Her gün biraz daha uzaklaşıyor.
Elle s'éloigne un peu plus chaque jour.
Uzaklaşıyor!
II s'est enfui.
Bir kadın annesi ve kızıyla yük treninden inip biraz uzaklaşıyor.
Une femme s'éloigne d'un train avec sa mêre et sa fille, juste un peu trop loin.
Akıl ve mantık benden uzaklaşıyor.
L'équilibre mental et la raison sont des choses du passé.
Güneş sisteminde bir gezegen... giderek uzaklaşıyor.
Une planète dans le système solaire. On s'éloigne.
Abin giderek bizden uzaklaşıyor oğlum.
Ton frère, il n'est pas comme nous.
Uzaklaşıyor.
Il s'éloigne.
Tanrım aklım senden uzaklaşıyor.
Seigneur, mes pensées vagabonder loin de toi.
Uzaklaşıyor!
Il nous a dupés le salaud!
Gezegen küçüldükçe, yüzeyi bizden uzaklaşıyor.
La planète rétrécit de l'intérieur, ce qui nous éloigne de la surface.
Bay Sulu, o uzaylı güneş sisteminden uzaklaşıyor mu?
L'ennemi s'éloigne-t-il toujours du système solaire?
- Uzaklaşıyor. Şimdi dönüyor.
Il fait demi-tour.
Uzaklaşıyor!
Caractacus!
Ve her geçen dakika uzaklaşıyor.
Il s'éloigne de plus en plus à chaque instant.
Düşman gemisi çok müthiş hızda uzaklaşıyor, efendim.
Le vaisseau ennemi s'éloigne à grande vitesse.
Hood ve Potemkin uzaklaşıyor.
Le Hood et le Potemkin s'en vont. - Tirs de phaseurs, capitaine.
Uzaklaşıyor.
Regardez, elle s'en va.
Fırtına Memory Alpha'yı terk etti. İnanılmaz bir hızla uzaklaşıyor.
La tempête a quitté Memory Alpha et s'éloigne à très grande vitesse.
Haydi Yüzbaşım, uzaklaşıyor piç!
Allez, capitaine, ce salaud nous échappe!
Çabuk, durdur onu! Uzaklaşıyor!
- Arrête-le, il s'en va!
Sanki, onlar bizden uzaklaşıyor.
Et ils semblent s'éloigner.
Sonunda, hayal kırıklığına uğrayan çita uzaklaşıyor.
Finalement le guépard, frustré, s'en va.
Uzaklaşıyor.
Allons-y.
- Yaklaşmıyor. Uzaklaşıyor.
- S'éloignant, mon Général.
Bu galaksi saatte 200 milyon kilometre uzaklaşıyor olmalıydı.
Cette galaxie doit s'éloigner à une vitesse de 200 millions de km / h.
Galaksi ne kadar uzaksa o kadar hızlı uzaklaşıyor görünür.
Plus une galaxie est loin, plus elle s'éloigne vite.
Ancak evren genişliyorsa dördüncü bir boyut olsun olmasın galaksilerden görülen kesin durum şu : Galaksiler korkunç bir galaksiler arası sosyal kaos içerisinde birbirinden uzaklaşıyor.
Mais si l'univers est en expansion, qu'il soit incurvé ou non... sur chaque galaxie, les observateurs voient la même chose... toutes les galaxies les fuient... comme s'ils avaient commis un terrible impair intergalactique.
Radyo ışını ile çalışan gözleriniz olsaydı muhtemelen tekerlek kadar olurlardı ve evreni böyle görürdünüz. Elips bir galaksi mesela radyo dalgaları içinde parıldayarak uzaklaşıyor.
Si vos yeux captaient la lumière radio, ils seraient immenses... et vous verriez ceci... une galaxie elliptique... laissant derrière elle un sillage d'ondes radio rougeoyant.
Uzaklaşıyor.
Le brouillard s'en va.
Uzaklaşıyor. Aşağıya iniyor.
- Il s'en va.
"Savcılık gün be gün davanın gerçeklerinden uzaklaşıp... " Parry'yi sadakatsiz bir koca, vahşi bir katil gibi göstermek için elinden geleni yapıyor.
''L'accusation déforme les faits''et présente Parry comme un mari infidèle, et un tueur.
Şimdi de arabayla oradan uzaklaşıyor.
A present, elle part.
Gidiyor, uzaklaşıyor.
Il s'en va.
Torrey'lerden uzaklaşılamıyor, galiba?
Je ne peux échapper aux Torrey!
Excalibur uzaklaşıyor.
L'Excalibur s'en va.
Tita, piyanodan uzaklaşınca zaman duygun kalmıyor, canım.
Tita, tu n'as aucune notion du temps mis à part pour le piano.
ve şimdi de Oja, oradan uzaklaşıyor.
Oja le fuyant.
uzaklaşıyorlar 24
uzaklaşın 97
uzaklaş 262
uzaklık 23
uzaklaşma 31
uzaklarda 21
uzaklara 40
uzaklaş oradan 25
uzaklaş buradan 43
uzaklaş ondan 16
uzaklaşın 97
uzaklaş 262
uzaklık 23
uzaklaşma 31
uzaklarda 21
uzaklara 40
uzaklaş oradan 25
uzaklaş buradan 43
uzaklaş ondan 16