Uzatma перевод на французский
803 параллельный перевод
Uzatma. Konu Bayan Cameron olunca, sizden bir izahat bekliyorum.
Si ça touche Mlle Cameron, j'exigerai une explication.
Al... Uzatma artık da bir şeyler ye.
Allez, arrêtez ça et mangez un peu.
Uzatma baba.
Ça suffit, Pa'.
Fazla uzatma, yoksa yönetmen ensene çöker.
Vite, ou le directeur va crier.
Artık uzatma Sara.
Arrêtez ça Sara.
Uzatma artık, tamam mı?
Arrête ça, tu veux?
- Uzatma Holley, hikaye bu.
Je te donne le topo.
- Uzatma artık. - Sen de kimsin, polis falan mı?
Ça suffit.
Hangi hikayeymiş o, Neff? Uzatma artık.
Exposez-moi l'affaire, docteur.
- Sezonu uzatma ihtimali var mı? - Sezonu uzatacağız.
- Est-ce qu'on fera la saison entière?
— sana söylüyorum, uzatma!
- Tais-toi donc.
- Uzatma Mac. - Boş verin.
- Laisse-le, Mac.
- Birisi bir şey mi söyledi? - Tamam Sefton, uzatma!
- Quelqu'un veut parier?
- Belirsizliği uzatma gibi bir isteğim yok.
- Non, merci. - Je ne souhaite pas prolonger l'incertitude.
- Uzatma, sana biftek ısmarlayayım.
- Allez, je te paye un ragoût de bœuf.
- Haydi uzatma.
- Allez.
Uzatma o kadar yaşlı değilsin
Allez, tu n'es pas si vieux que ça.
- Uzatma!
Ta gueule.
Uzatma.
Allez.
Ona neden diğerlerine tanındığı gibi görev uzatma hakkı tanınmadığını söyler misiniz?
Pourquoi refuse-t-on de prolonger sa période de service?
Uzatma, buradayım işte.
J'ai eu beaucoup à faire.
- Öyleyse lafı uzatma.
- Alors je me charge du reste.
- Uzatma. Hepsi ne kadar?
Combien pour le tout?
Yeter. Uzatma artık.
Tais-toi!
Hadi ama, uzatma artık.
Courage donc, ma fille.
Lafı uzatma, sadece şunu söyle... bana telefon edip boksörünün dört raunttan fazla... dayanamayacağını söylemedin mi?
Pas de discours, dis-moi simplement... M'as-tu téléphoné que ton gars ne tiendrait pas plus de 4 rounds?
O ikisine benzemeyen güzel bir kız ve eğer senin için doğru insansa... General Fitzjohn'u hatırla ve fazla uzatma, anlıyor musun? Evet, efendim anlıyorum.
et si c'est la bonne rappelez-vous le général Fitzjohn, ne traînez pas.
Ama sen suratını güneşe utanmadan uzatma hakkını kendinde görüyormuş gibi davranıyorsun.
Mais vous... vous cherchez à pavoiser dans les rues, à étaler votre vanité partout.
Uzatma. Kumarhanedeki kulise girip çıkabiliyor musun?
Arrête ton tir, tu les as tes entrées au casino.
Tamam uzatma. Senden daha akıllıyım, Shake!
Vas-y, insiste et je t'en balance une
Güle güle Mary Poppins. Arayı fazla uzatma.
Au revoir, Mary Poppins, revenez bientôt!
Uzatma da otur şuraya.
- Assieds-toi et écoute.
Uzatma tokadı yersin!
Si tu t'étales, je t'en colle une.
- Anne, yeter artık uzatma.
- Maman, tais-toi et dors!
- O zaman uzatma!
- Then stop it!
"Yaşam uzatma orta dereceli deneysel projesi raporu."
"Etat des travaux d'expérimentation sur la... prolongation de la vie."
Yaşam uzatma projesi. "
Projet de prolongation de la vie. "
Yaşam uzatma mı?
Prolongation de la vie?
Yaşam uzatma plânlarına göre, yapmaya çalıştıkları şey, bir insanın her 100 yıllık süre için bir ay yaşlanmasıymış.
D'après leur projet de prolongation de vie, ils pensaient pouvoir faire en sorte qu'une personne vieillirait d'un mois tous les cents ans en temps réel.
Lafı uzatma, git artık!
Arrête de te plaindre, et va-t'en.
Uzatma artık.
N'y pense plus.
Uzatma ama Take.
Arrête.
Uzatma işte, seni düşünmeden edemiyor adam.
Arrête de gigoter, puisqu il pense toujours à toi!
- Uzatma artık.
Que tu es têtue!
Uzatma, yoksa fena tepem atacak!
Tu recommences! Je vais me fâcher!
- Projektör veya bir şey uzatma durumu?
- Aurait-il pu s'agripper quelque part?
- Çok fazla uzatma.
- Fais vite.
Uzatma.
Faites un peu de place!
LONDRA TAŞIMACILIK - HOBBS DURAĞI MERKEZ HAT UZATMA İNŞAATI İNŞAAT SIRASINDA VERDİĞİMİZ GEÇİCİ RAHATSIZLIKTAN ÖTÜRÜ ÖZÜR DİLERİZ
CHEMINS DE FER DE LONDRES EXTENSION DE LA LIGNE
Uzatma artık.
Edmundo, taisez-vous.
- Uzatma yok.
- Pas de sursis!