Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → французский / [ U ] / Uçtu

Uçtu перевод на французский

1,169 параллельный перевод
Komutan, topçu ve döner taret uçtu.
Commandant, tireur et tourelle en voltige!
100.000 dolar uçtu.
100000 dollars qui dégagent.
Geçen kış, benimle Chicago'da buluşmasını ayarladıklarında... bir saat içinde oraya uçtu... tek başına, bir fırtınanın içinden.
L'hiver dernier, quand elle a pu venir me voir à Chicago, ils lui ont dit une heure avant qu'elle partait, seule, dans le blizzard.
Kuş uçtu.
Envolée, la poule.
Bak, mürekkep uçtu bile.
- Du calme! La tâche a disparu.
FiIIerin ve askerIerin üstünde gökte miIIerce uçtu.
Il a traversé le ciel et survolé des éléphants et des soldats.
- Uçtu o ama!
- Mais c'est vrai!
- Fakat o uçtu!
- Mais il l'a fait.
Tebdili kıyafetim çoktan uçtu.
En ce qui concerne l'incognito, c'est raté.
Yeni tank mekanizmalarında test sürücüsüydü lanet şey havaya uçtu.
Oh, désolé. Il était pilote d'essai sur tanks et le dernier modèle a sauté.
Uçağım havaya uçtu. Bunu hatırlıyorum.
Mon avion a explosé, je m'en souviens.
Az önce bir şey uçtu!
Qu'est-ce que c'est? !
"Piskopos İlişkilerinde Talihsizlikler"... bütün başyapıtlarım uçtu gitti!
"Les Infortunes de la veuve poignet", chefs-d'oeuvre disparus!
Ayıldığında kurtulmaya çalıştı, araçtan çıkmak istedi. Ama o çıkamadan otomobil bir uçurumdan aşağı uçtu ve alev aldı.
Il se réveillait et essayait de sortir, mais la voiture tombait d'une colline et prenait feu!
Tel örgülerin üzerine uçtu.
Il va tout droit dans le grillage métallique.
Yedi yüz bin sterlin uçtu gitti.
Sept cent mille livres, par le tonnerre, parties au diable.
Bir kuş vardı... Ölene kadar uzandı ve uçtu...
Je croyais... qu'il existait un oiseau qui volait sans s'arrêter jusqu'à sa mort.
- Araban mı uçtu?
- Ta voiture?
Kim olduğunu bilmiyorum ama biri havaya uçtu.
Je ne sais pas qui, mais quelqu'un vient de se faire dégommer.
Ateş kontrolü havaya uçtu.
Le contrôle de tire est foutu.
Depoları havaya uçtu diye tüm şehri kendilerinin sanıyorlar.
Leur entrepôt explose, alors ils croient que la ville leur appartient.
- O da tek başına uçtu!
- Il a dû y aller en car!
... çıkıştaki fark ona avantaj sağladı. Arabaların üstünden uçtu, ama galip Çıplak Ayak'a çok yakın.
... v oguant cornrne sur un coussin d'air par dessus les obstacles... il terrnine a quelques centirnetres... de Pied-Léger, le vainqueur.
Fabrika havaya uçtu ve bütün o insanlar öldü.
La fonderie a explosé et plein de gens ont été tués.
Onun da arabası havaya uçtu.
Carlson de Bellevue? - Sa voiture a explosé aussi.
İki yıllık çalışmam... uçtu gitti.
Deux ans de ma vie, effacés!
Sonra her şey aklımdan uçtu.
Et soudain, le trou.
Hayır, onlar hemen uçtu ve gölü de beraberlerinde götürdüler.
Non, ils se sont envolés et ont emporté le lac avec eux.
İki gün önce, Francis tıraş olup sakalını kesti ve Los Angeles'a uçtu.
Il y a deux jours, Francis s'est rasé et s'est envolé pour Los Angeles.
Şapkam uçtu.
Ma casquette!
Tek delilim havaya uçtu gibi.
Notre atout est en cendres.
"Birlik Karpit fabrikası havaya uçtu"
"Un bâtiment de la Union Carbide explose"?
Kaltak uçtu.
Elle a un flash.
- Pır diye uçtu gitti!
- Y a pas d'histoire, c'est comme ça.
Ve... bir kuş gibi uçtu...
Et il a volé... comme un oiseau...
Şov'u bir koydum. Neredeyse koltuğundan uçtu.
Je lui en passe une, et il grimpe au plafond.
Kızıl Pençe'nin geleceği ile birlikte duman olup uçtu.
Il est parti en fumée avec l'avenir de Red Claw.
Ama sonra bana doğru uçtu ve koluma dokundu.
Mais cette chose a volé vers moi et m'a touché le bras.
- Uçurumdan aşağı uçtu. - Embesil.
Imbécile!
Arabası savruldu ve uçurumdan aşağı uçtu.
La voiture a dérapé et elle est tombée dans le ravin!
"Günaydın Colomb", ama bu beni hiç etkilemedi ve ses, yavaş yavaş ucuz bir parfüm kokusu gibi uçtu gitti ve Colomb'u anladım. Artık, yeni keşifler, yapılabileceğinden emin değilim.
"Bonjour Colomb", mais ça me faisait rien et la voix, peu à peu, devenait souffle, dégageant une odeur d'eau de Cologne bon marché et je comprenais comme Colomb, qu'il me fallait vivre dans un monde d'eau de Cologne.
İşte uçtu tüm umutlarım kıymetli planlarım parlak hayallerim.
J'ai perdu tout espoir... Tous mes projets et précieux rêves...
Uçtu gitti Noel.
Voilà la fin de Noël...
Çatım uçtu ayrıca karım da çok yakında doğuracak. Gerçekten.
de peur!
Kılıcın hızlıca bir rüzgar gibi uçtu ve bir kasırga çarpışı gibi düşmanını kesti.
Bravo! Ton épée est aussi rapide que le vent et a tué ton ennemi en un coup!
Havalara uçtu... Sanırım ben ondan daha heyecanlıydım.
J'étais plus nerveuse qu'elle.
Uçtu gitti.
Disparus.
Bütün başarılarım uçtu gitti.
Mes succès ne m'appartiennent plus, Klaus. J'ai perdu soudain tous mes patients.
Havaya uçtu.
En enfer.
Önümden geçti ve buraya doğru uçtu!
Elle s'est jetée juste devant nous.
O kuş uçtu.
L'oiseau a du plomb dans l'aile.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]