Vais перевод на французский
319,418 параллельный перевод
Denerim.
Je vais essayer.
Bunu ona göndereceğim.
Je vais lui envoyer.
Kendi başıma güzel bir yemek yerim.
Je vais me faire un petit dîner solo.
Ellen'a gidip onu sevdiğimi söyleyeceğim ve bu sikik düğünü iptal edeceğiz.
Je vais dire à Ellen que je l'aime, et on va annuler ce mariage.
Gidip kibarca selam vereceğim.
Je vais vite la saluer poliment.
- Ben de konuşacağım.
- Je vais dire un mot.
Ben gidip Wockeez'e bizim fikrimizi söyleyeyim.
Je vais aller parler aux Wockeez de notre idée.
Sadece balık alacağım.
Je vais prendre le poisson.
Rangers maçına gideceğim.
Je vais à un match des Rangers.
Taksiyle eve döneceğim.
Je vais rentrer en taxi.
Hayır, eve gideceğim.
Non, je vais rentrer.
Gidip uzanacağım.
Je vais faire une sieste.
Ben biraz konuk ağırlayayım.
Je vais voir les autres.
Tadı ayağa benzemeyen başka bir şarap bulacağım.
Je vais chercher un autre vin qui n'ait pas le goût de pieds.
Ailemle çilek toplamaya gideceğim.
Je vais cueillir des fraises avec ma famille.
Linda'dan bir an önce ayrılacağım.
Je vais rompre avec Linda, immédiatement.
O ya da bu şekilde çıkaracağım.
Je vais lui ôter d'une manière ou d'une autre.
- Ben bekleme odasına gideyim.
- Je vais en salle d'attente.
Ben gideceğim.
Je vais filer.
Çünkü ben de Peter'a öpücük vereceğim.
Car moi, je vais l'embrasser, Peter.
Programda yapacağım numaralardan birini görmek ister misin?
Je vous montre un tour que je vais faire dans l'émission?
Sana ne göstereceğimi söyleyeyim.
Ce que je vais vous montrer...
Şimdi muhteşem bir hızla bu bardakları karıştıracağım.
À une vitesse vertigineuse, je vais mélanger ces gobelets.
Şimdi seçmediğim kapkekin üstündeki bardağı ezeceğim.
Je vais écraser le gobelet contenant le cupcake que je n'ai pas choisi.
Çok iyiyim.
Je vais très bien.
Şef Jeff'le yeni bir program yapacağım. Seyahat edip güzel yemekler yiyeceğiz.
Je vais faire une émission avec Chef Jeff où on voyage et on mange des super plats.
Sadece biraz Jen'le kafa yaşayayım.
Je vais me poser avec Jen en deux-deux.
- Hamile kalmamdan endişelenme.
Je ne vais pas tomber enceinte.
Ben bezelyeleri ayıklayayım.
Je vais finir d'écosser.
Baktım.
J'y vais.
Tamam. Seni ekleyeceğim.
Je vais te rajouter en deux-deux.
Sütünü getireyim.
Je vais te le faire.
Bu arada, bu yetişkin kadına çikolatalı süt yapacağım.
Et sachez que je vais faire du lait chocolaté à cette adulte.
Ben bakarım.
Je vais y aller.
- Ben bunu götüreyim.
- Je vais mettre ça sur la table.
- Ben iyiyim.
- Je vais bien.
Mesela bu seyahat sırasında önce Boston'a, sonra Philadelphia'ya gidecek. Farklı farklı yerlerde iş toplantıları var ve o sürede ben yalnız kalacağım.
Ce voyage, par exemple, il va aller à Boston, puis à Philadelphie pour rencontrer des clients, pendant que je vais rester seule.
İki tane alacağım.
Je vais lui en prendre deux.
"Deneyeceğim ama gelemeyebilirim."
"Je vais essayer, mais je ne te garantis rien."
Ben gideyim o zaman.
Je vais y aller, alors.
Biraz baş başa vakit mi geçirsek?
Je fais quoi? Je vais la voir?
Güzel yerlere gitmiyorum. Şahane oldu.
Je ne vais jamais voir de trucs cool.
Altında duracağım, tamam mı?
Je vais me mettre dessous.
Galiba seni etrafında böyle yapraklarla bırakacağım.
Je vais te laisser avec les petites feuilles autour de toi.
Şimdi nasıl eve gideceğim?
Comment je vais rentrer?
Koltuğa gideceğim.
Je vais sur le canapé.
İyiyim.
Je vais bien.
Sorun yok.
Je vais bien.
Galiba eve gideceğim, tamam mı?
Je crois que je vais rentrer, d'accord?
Hemen kavun getir!
Je vais le buter.
Onu deneyeyim.
Je vais essayer.