Vatikan перевод на французский
738 параллельный перевод
Dünyanın tek hakimi, Kutsal Vatikan'dır.
Seul le souverain romain doit régner sur terre.
Her kim Vatikan'a karşı çıkarsa, derhal öldürülmelidir!
Qui ne s'incline pas devant Rome sera puni de mort!
Ona saygı duyulmasına alışkın bir insandır. Vatikan'da önemli bir görevi var.
Mon oncle est quelqu'un, au Vatican.
Amcam Vatikan için çalışıyor.
Mon oncle est une personnalité au Vatican.
Vatikan'ın hükümetimize karşı yaklaşımı nedir?
Quelle est l'attitude du Vatican envers notre gouvernement?
Tahminen, Vatikan'a bir mektubumdan ve kalın kalem ucu, ince kalem ucu.
Je devais écrire au Vatican. Grosse plume, plume fine.
Bir gün Vatikan'dayken, bakıyordum ve kendi kendime,
Au Vatican, je me suis demandé...
Herkesi tanıyorum. Bakanlığı, Vatikan'ı.
Ministères, Vatican.
"Vatikan yardıma muhtaç ailelere yardım ediyor."
"Assistance Pontificale aux besogneux"
1933'te Hitler'le sözleşme imzalayan ve ona çok büyük bir ayrıcalık veren..... Vatikan'ın sorumluluğu nerede?
Le Vatican n'a-t-il pas une part de responsabilité, lui qui, en 1933, a signé avec Hitler un concordat l'auréolant du prestige qui lui faisait défaut?
Şimdi de Vatikan'ı mı suçlu bulacağız?
Doit-on déclarer le Vatican coupable?
İtalya'da Roma'ya ve Vatikan'a giden yollar iki gündür tıkalı.
Toutes les routes qui mènent à Rome et au Vatican sont embouteillées,
Fakir adamın Vatikan'ına hoşgeldin.
Bienvenu dans le Vatican du pauvre.
San Pietro'nun hemen yanında, Vatikan'daki Sistina Şapeli de sanat tarihinin en önemli fresklerini barındırır.
Au Vatican, tout proche, se trouve la chapelle Sixtine et ses fresques les plus célébrées de l'histoire de l'art.
Muazzam mermer heykelleriyle dünyanın hayranlığını kazanmış, ancak en çok Vatikan'daki bir kilisenin tavanındaki freskolar sayesinde ünlenmiş bir sanatçı. Sistina Şapeli.
Acclamé dans le monde entier pour ses sculptures titanesques, et pourtant mieux connu pour ses fresques d'une chapelle, la chapelle Sixtine.
Vatikan hazinesinden geldi bu.
Cela vient du Vatican.
Boşuna kendimizi kandırmayalım Vatikan, Büyük Av'a karşı.
Ne faites pas les idiots, on n'aura jamais l'autorisation. Le Vatican réprouve la Grande Chasse.
Kısa bir süre önce Vatikan'da toplanan Hristiyan birliği konseyinde... bir İngiliz ve Amerikan piskopos şu görüşü dile getirdi... :
Au cours d'une récente réunion du Concile oecuménique au Vatican, deux évêques anglais et américain ont estimé que :
Kısa bir süre önce Vatikan'da toplanan Hristiyan birliği konseyinde... bir piskopos, basın mensuplarına, "nükleer silahlarımızın aklıselim bir şekilde... kullanılacağından eminim." şeklinde beyanat verdi.
Au cours d'une récente réunion du Concile oecuménique au Vatican, un évêque a communiqué à la presse qu'il était certain que "nos armes nucléaires seront utilisées avec sagesse".
Çin'i fethet, Vatikan'ı alaşağı et ya da dine küfret.
Conquiers la Chine, pille le Vatican ou prends le voile.
Evet. Vatikan'da. - Şahsen bunu bilmiyordum.
Oui, au Vatican.
Evet, Vatikan'a gittim.
Je suis allé à... Oui, au Vatican.
Vatikan'a mı?
Au Vatican?
Vatikan, Roma'da.
Le Vatican est à Rome.
Yarın Vatikan'a gideceğiz ya.
Demain on va au Vatican.
Ve Galile davası öncesinde perde arkasında yaşananlar,... burada, Vatikan'ın gizli arşivinde saklı.
et l'histoire souterraine de ce qui est venu avant que l'épreuve de Galilée soit là dans les archives secrètes verrouillées au Vatican.
Dökümanlarla dolu bu koridorlarda,... Vatikan'ın kritik kabul ettiği dosyalar, mütevazi bir kasada saklı.
parmi tous ces couloirs de documents, il y a un coffre-fort modeste dans lequel le Vatican garde ce qu'il considère comme les documents cruciaux.
Besteci Allegri'ye, sonrasında Vatikan'a adanacak olan, Miserere'nin 9. Senfoni'sini besteletti.
Il a commissionné le compositeur Allegri pour écrire le Miserere pour 9 voix, qui longtemps après était réservé pour le Vatican.
Rahatsız olduğu için, Vatikan bahçelerindeki kuşları bile öldürttü.
Il a même fait tuer les oiseaux dans les jardins du Vatican parce qu'ils l'ont dérangé.
Venezuela, Vatikan, Liechtenstein, vesaire.
Le Venezuela, le Vatican, le Liechtenstein, etc.
Vatikan'dan çalsak bile mi?
A travers le Vatican!
Ta ki Vatikan Doğu ve Batı blokları arasında 33 yıllık bir ateşkes sağlayana kadar. Hızlı mı anlatıyorum?
Entre le bloc Est et Ouest, ça va trop vite pour toi?
Vatikan arşivlerini ziyarete gittiğimde doğrulanmış pek çok vaka okuduğumu hatırlıyorum.
Je me souviens de ma visite dans les archives du Vatican. J'ai lu des cas qui ont été prouvés.
Bu sözleriniz Vatikan'ın kulağına gidebilir, peder. Kapa çeneni!
Cela pourrait être répété au Vatican.
Orijinali Vatikan'dadır.
L'original est au Vatican.
- Vatikan'a kim gelmek ister? - Ben gelemem.
Qui est prêt pour le Vatican?
Onu Vatikan'da mı buldun, Leopold?
Vous l'avez draguée au Vatican?
Katolik kilisesi Vatikan olayından dolayı... onu hiç affetmedi.
L'Eglise Catholique ne lui a jamais pardonné... pour l'incident du Vatican.
Welman haftada iki kez Vatikan'ı arar.
Wellman parle au Vatican deux fois par semaine.
Peki ya rahatlamak için? Temmuz güneşinden daha güçlü, Vatikan'dan daha zengin...
Mais pour les connaisseurs, plus fort que le soleil de juillet, plus riche que le Vatican.
Papa, Vatikan markalı bakım ürünleri çıkartmaya karar verdi.
Le Pape lance sa ligne de bain : "Vaticain".
Şimdiden bir çok büyükelçi tarafından tanındık.. EI Salvador "Kosta Riga, Vatikan"
Nous avons accueilli les ambassadeurs... du Salvador, du Costa Rica, et du Vatican.
Burada ne boyayacağız, Vatikan'daki Sistin kilisesini mi?
On va peindre quoi? La chapelle Sixtine?
Vatikan bir şey bilmiyor muydu?
Le Vatican ne savait rien?
vatikan.
Le Vatican.
Roma Katolik Kilisesinin ve Vatikan devletinin başı Papa, bir ziyarette daha bunaltıcı bir ilgiyle karşılandı.
Le pape, chef de l'Eglise catholique - et de l'état du Vatican est en visite - dans un climat chaud.
Vatikan'ın bu hissedarlıklardan haberi yok.
Le Vatican ne sait rien de ces actionnaires.
- Vatikan'a atanma ümidinde.
Il brigue un poste au Vatican.
Vatikan'da dedikodu duyarsan, bana bildir. Hayır, hayır.
Les bruits de couloir du Vatican, fais-m'en profiter.
Vatikan'ı büyük bir camiye çevireceğim.
Je transformerai le Vatican en une énorme mosquée.
Sabah Vatikan'daydım.
J'ai passé la matinée au Vatican.