Vector перевод на французский
85 параллельный перевод
Ben Vector ve bu benim oğlum.
Je suis Vector et voici mon fils.
- Bu insanlar kim? - Vector.
Qui sont ces gens?
- Devam et Vector, açıkla.
- Allez, Vector, explique-toi.
Babam bir gün oraya gidebileceğimize söz verdi.
Père m'a promis d'y aller, un jour. Hector, Vector, merci.
Hector, Vector, teşekkür ederim. Sizi anlıyorum ama çocuklar oraya asla gidemezler.
Je sais que vous voulez bien faire, mais les enfants ne pourront jamais aller là-bas.
Hector, Vector, teşekkür ederim.
Hector et Vector, merci.
Oh, Vector.
Oh, Vector.
- Hector ve Vector'ı unutma.
- N'oubliez pas Hector et Vector.
Vector, sana bir şey göstermek istiyorum.
Je vais te montrer quelque chose.
Tamam Vector.
- Maître Michael?
Dün gece bana söylediklerinden sonra artık seni ya da insanlarını engellemeyeceğim.
- Ca va, Vector. Après ce que vous m'avez dit, je n'interviendrai plus dans vos affaires.
Vector, Apollo'yu uçan makinesine götürmeni istiyorum.
Vector, je veux que tu accompagnes Apollo à son vaisseau.
- Dinle, Vector...
- Ecoute, Vector...
Vector, sürücülüğü nerede öğrendin?
- C'est peut-être trop tard. Vector, où as-tu appris à conduire?
Vector komşuların evinin tepenin diğer tarafında olduğunu söyledi.
Allons chez les voisins, derrière la colline.
Vector 210 da tanımlanamayan uçaklar.
Trajectoire 210 pour les contacts inconnus.
Vector 210.
Trajectoire 210.
Vector-Scope'dan işe yaramayan başka bir şey daha. Takma kafanı.
Un autre gadget Vector-Scope qui ne marche pas.
Polisten fazlasını. Yakınlardaki Vector-Scope adlı laboratuarda çalışıyordu.
Il travaillait pour un labo du nom de Vector-Scope, à deux pas.
Maalesef o çip bu sabah Vector-Scope laboratuarından çalındı.
Une puce volée ce matin chez Vector-Scope. Une effraction!
Şu anda konuşamam, ama Vector-Scope'u ara... onlara Tuck Pendelton'u bulduğumuzu ve onu getirdiğimi söyle.
Pas le temps. Appelle Vector-Scope. Dis-leur que je ramène Tuck Pendelton.
Vector-Scope'a dönüyoruz.
On t'amène au labo.
Vektör üç girildi ve onaylandı.
Vector trois saisi et validé.
Sacan Vector Gappa'yı kontrol edip bana ne gördüğünü söyleyebilir misin?
Pourrais-tu vérifier sur l'écran le vecteur Gappa et me dire ce que tu vois?
Simon Walker. 99'da Şam'daki zırhlı araç soygununda, 2002'de Vector'deki soygunda takım lideriydi.
Simon Walker, le cerveau du casse de l'arsenal de Damas en 99 et du cambriolage de Vector en 2002.
Durum vektörü güncellendi.
State vector update.
Onlar F.R.A.T'ın web sitesini tasarladı.
Digi-Vector s'occupe de leur site internet.
Hey geçen hafta oynadığımız logarithmik vector kaymasında ilerledik mi?
Eh, est-ce qu'au moins on a essayé de déplacer ce vecteur logarithmique, avec lequel on s'amusait la semaine dernière?
Evet, evet, evet, evet. Sekiz seri CPU vectör işlemci.
Huit unités centrales, processeur vectoriel...
Bunu başka türlü nasıl söylerim, bilmiyorum, Bay Vector, ama meteliğe kurşun atıyorum.
Je sais pas comment vous dire ça, M. Vector, mais je suis ruiné.
Anlaşılan Mark Vector devletle bir anlaşma yapmış.
Il se trouve que Mark Vector a une sorte d'arrangement avec le gouvernement.
Vector'un Moreau ile bir bağlantısı var, değil mi?
Vector est connecté à Moreau, non?
Seni bugün buraya, Vector'un polisle yaptığı anlaşmaya ilgili bilmem gereken bir şey varsa açıklaman için çağırdım.
Je vous ai fait venir ici aujourd'hui pour tout me dire du deal de Vector avec les fédéraux.
Vector'un hataları, ifade verir vermez silindi.
Le casier de Vector a été effacé après son témoignage.
Mark Vector'la tanışın.
Mark Vector.
Şansına, Boston tahkikat heyeti, Vector'un parasını akladığı bazı mafya patronlarını suçlamak üzere bu da Vector'u önemli bir tanık konumuna getiriyor.
Il a de la chance, un grand jury est sur le point d'accuser certains d'entre eux pour blanchiment, ce qui fait de Vector un témoin important.
Vector'un elinde Moreau ile ilgili ne tür bilgiler var?
Quel rapport avec Moreau?
Bakın. Vector'un saat beşte Vista Atlantik ile, 411. uçuşla geldiğini öğrendim.
Vector arrive à 5 h par Vista Atlantic, vol 411.
Planın ilk kısmı, Vector ile korumadan önce buluşmalıyız.
Première partie du plan : l'intercepter.
Pekâlâ, FBI'ın Vector'u alması için kimi görevlendirdiğine bak.
Facile. Regarde qui le FBI a envoyé chercher Vector.
Ben Mark Vector.
Ici Mark Vector.
Vector hükümetle yaptığı anlaşma sayesinde dokunulmazlık alacaksa niye bizimle konuşsun?
Si Vector a un accord d'immunité avec le gouvernement, comment le faire parler?
İhtiyacım olanı aldım ama Vector'u, nasıl Firestone'u aratacak kadar panikleteceğiz?
C'est ce qu'il me fallait, mais comment pousser Vector à appeler Firestone?
Aman Tanrım, siz Mark Vector'sunuz!
Vous êtes Mark Vector!
Vector'u, başının dertte olduğuna ikna etme olayı sadece başlangıçtı.
Faire croire à Vector qu'il a des ennuis n'est que le début.
Sophie'nin bunu yapabilmesi için üzerinde Vector'un imzası olan asıl dokunulmazlık anlaşmasına ihtiyacı olacak.
Pour que Sophie puisse le faire, elle aura besoin de l'accord original signé par Vector.
İçeri girip, savcı Lapointe'ye Mark Vector ile ilgili konuşmak için Polis Memuru Farber'ın geldiğini söyler misiniz?
Pouvez-vous dire au procureur Lapointe que l'officier Farber veut lui parler de Mark Vector?
Ne gerekiyorsa kopyasını alın, sonra da Vector'u getirin!
Faites des copies et ramenez-moi Vector!
Vector dosyasını kim aldı?
Et le dossier?
Oh, Digi-Vector.
Les armes de Phoenix.
- Vector'u getirdiniz mi?
- Vector est là?