Veda перевод на французский
6,124 параллельный перевод
arkadaşça bir veda.
C'est un ami qui vous dit au-revoir.
Herkese veda etmiş ve öldükten sonra da onlarla ilgileneceğini söylemiş.
Elle leur a fait ses adieux et leurs a dit qu'elle s'occuperait - d'eux aprés sa mort
Veda etmekte güçlük mü çekiyorsun?
Avez-vous du mal à dire au revoir?
Sınıfımın veda konuşmacısıydım.
J'étais major de ma promo.
Her şeye ve herkese veda etmelisiniz.
Tu aurais a dire au revoir à tout et a tout le monde.
Ararız gelirler. Veda edersin.
Ils pourront te dire adieu.
Veda etmedin.
Tu n'as pas dit au revoir.
O zaman veda vakti geldi Ayı.
Bon... c'est fini pour nous, Bear.
- Biliyorum, sanırım bu bir veda Stewie.
Alors, au revoir, Stewie.
Evet, belli ki bunlar bekârlığa veda partisinin vazgeçilmeziymiş.
Apparemment, c'est la base pour un enterrement de vie de jeune fille.
Bekârlığa veda partisi planı mı duyuyorum?
c'est des préparatifs pour l'enterrement de vie de jeune fille que j'entends?
Bekarlığa veda partisindeydim ve Ajan Knox beni aradı senin nerede olduğunu bilmediğini söyledi ve ben de bunun sorumlusunun Gabe olduğunu düşündüm, ve her şey bir anda oldu. - Tamam, sakin, sakin.
J'étais à l'enterrement de vie de jeune fille et l'agent Knox m'a appelé il ne savait pas où tu étais et j'ai cru que Gabe était responsable et les choses ont dégénérer.
Kimse de Ethel Darling'i koruyup ona iyi bir veda etmeyecekti zaten.
Personne n'allait préserver Ethel Darling et la garder une fois son heure passée.
Veda etmeye geldim.
Je suis venue faire mes adieux.
Buraya gel, ninene veda et!
Viens dire au revoir à ta grand-mère!
Ona veda et.
Dis au revoir à ta grand-mère.
Kardeşin için özel veda yemeği.
Repas de spécial d'au revoir pour ton frère.
Veda etmelisin artık.
Tu dois lui dire au revoir.
En azından veda hediyesi alabilir miyim?
J'ai droit à un cadeau d'adieu, au moins?
Sadece veda etmek istedim.
Je voulais juste dire au revoir.
Sevgili Kevin... Önemsediğim, hala yanımda olan birine veda etmem lazımdı. O yüzden sana ediyorum.
"Cher Kevin, j'ai besoin de dire au revoir à quelqu'un qui compte, quelqu'un qui est toujours là, alors je te le dis à toi."
Asıl zor olan veda etmek.
C'est dur de dire au revoir.
Veda etmeyecek mi?
Il ne va pas dire au revoir?
Bugün veda ettiğimiz kızın kim olduğunu bilmek isterim.
J'aimerais savoir à qui nous disons adieu aujourd'hui.
Ben digres, ama olmaz bu bir veda şarkısı için mükemmel bir zaman?
J'abuse, mais ne serait-ce pas le moment idéal pour un chant d'adieu?
Artık veda edeceğim.
Je vais dire au revoir maintenant.
Hayır. Veda etmiş gibi anladık.
Non, il voulait plutôt dire au revoir.
Her neyse, demek istediğim şey eğer veda edebilmek için gidip cesedi kurtaracak birilerine ihtiyaç duyarsan...
Ce que je veux dire c'est que si vous voulez que j'envoie une équipe à la recherche du corps... avoir une chance de dire au revoir...
Üstümü değiştirip, karıma veda öpücüğü verip, Harold Grant'in evine gitmem ne kadar sürecekse o kadar.
Le temps que ça me prend pour mettre mon costume, embrassez ma femme, et aller chez Harold Grant.
Bu yüzden artık birbirimize veda etmeliyiz.
C'est pour ça qu'on doit se dire au revoir.
Kızımı, babasına ve İmparatorluğa veda etmesi için ikna edeceğim.
Je vais emmener ma fille pour qu'elle dise adieu à son père et à l'empire.
Yani bu bir veda?
C'est un au revoir alors?
Yüzbaşı Alden'a veda ettiniz mi?
As-tu dit au revoir au Capitaine Alden?
Bekarlığa veda partisini, bizi rahatsız etmeden.
Son enterrement de vie de garçon, sans nous déranger.
Bekarlığa veda partileri babamın onaylamadığı şeylerin başında gelir.
Père désapprouve grandement ce genre de fêtes.
Bekarlığa veda partisi var.
À son enterrement de vie de garçon.
- Bekarlığa veda partilerinde olan türde şeyler.
Un grand classique des enterrements de vie de garçon.
Bana karşı hep çok iyi davrandınız, Bayan Patmore bu yüzden size veda etmek zor olacak ama sanırım doğru olan bu.
Vous avez été bonne envers moi, Mrs Patmore, je serai triste de partir, mais je dois le faire.
Bekarlığa veda partisine gidiyoruz. Bunun ata erkil hiçbir yanı yok.
Il n'y a rien de patriarcal là-dedans.
Babanın ölümünün hemen ardından ailene veda etmeden çıktın.
Tu pars sans dire au revoir à ta famille - après la mort de ton père. - Ce n'est pas ma famille.
Yalnızca veda etmek istemişti.
Elle voulait juste dire au revoir.
Doğru düzgün bir veda etme şansı bulamadığım için üzgünüm.
Je suis désolée, je n'ai jamais eu l'occasion de dire au revoir.
Veda ettikten sonra.
Après avoir dit au revoir.
Baksana, bu bir veda olduğuna göre, bir alışkanlığımızı kırsak mı?
Dis donc, vu que c'est un au revoir, on peut briser une habitude?
Bekârlığa veda partisi doktorluğunu mu?
Médecin d'enterrement de vie de garçon?
- Doğrudur. İlk bekârlığa veda partim harikaydı ama- -
Mes deux premières soirées de célibat... elles étaient folles, mais...
Bu bir veda mı?
- Alors quoi? C'est un au revoir?
Veda hediyesiydi. Unutmabeni çiçeği gibi.
C'était un cadeau d'adieu, un petit "ne m'oublie pas".
Veda edemeden gittiğim için özür dilerim ama vedalarda kötü olduğumu bilirsin.
En tant que capitaine de l'équipe de faux procès du lycée, je peux te donner un conseil?
Şimdi, veda et bana.
Dis au revoir maintenant.
- Bu bir veda değil.
Et crois-moi, si on va au procès, je ferais absolument tout mon possible pour que ça arrive.