Vede перевод на французский
51 параллельный перевод
Dişi kaz, erkek kaz ya da kaz yavrusu, vede sudaki ördek, büyüyen yetişen her şey canı çektiğinde söylüyor... "
Tout ce qui pousse, que ce soit le canard, la cane ou le caneton même le cygne qui barbote dit quand il est d'humeur :...
Çünki sende bildiğim tüm almanlar gibisin, vede bildiklerimi belkide kendime saklamalıyım. Ve bu da Benim küçük Simone'm.
- Ça suffit, vous êtes les seuls Allemands que je veuille connaîti re.
Uçağa ihtiyacımız var vede tamir etmek için zamana.
Il nous faut l'avion et pouvoir le réparer.
Minarel dolular vede giyside leke bırakmıyorlar
c'est plein de minéraux, et ça ne salit pas les vêtements.
tren Chengdu da, 20 gün sonra şangayda olacağız trendeki herkes çok zengin vede yüksek makamlarkaki insanlar.
Un train part pour Chengdu dans 20 jours. Il sera plein de rupins.
Vede Julia.
Et il y a Julia.
Seni son gördüğümde bu kadar güçlü olabileceğine ihtimal veremedim 6 okulu yenebileceğini zannetmiyorum vede Ming Mezhebine lider olabilceğini...
Au restaurant, je vous avais pris avec elle pour un couple. Mais vous avez vaincu les 5 écoles et êtes devenu le chef de la secte.
Turnu Magurele ve ardından da Bükreş.
Turnu-Magurele... Rosiori de Vede... Bucarest.
Hobilerinizin, ot tüketimi, alkol kullanımı vede bu tarz kafa yapıcı şeyler olduğunu görüyorum.
Aime-moi et quitte-moi.
Anne, bana pijamaları getir, lütfen. Vede ziti'yi.
Maman, les pyjamas s'il te plaît, et les ziti.
Paul Tanrının bir formuydu, vede İsa'nın.
Une renaissance dans le Christ.
Çok uzun sürmez, vede eğer yine aynı şeyi düşünürseniz, eminim ki biz- -
Et si vous êtes toujours...
Hayır, onu vede kızımı yanımda getirdim.
Je l'ai amené, avec ma fille.
- Hayır. - Servis yok, vede kasabada bir doktor.
Il n'y a qu'un médecin ici!
Bilmiyorum. Tom'a göre kararlı vede hoş bir kadınmış.
D'après Tom, elle a du caractère.
Dış görünüşünü gizleyen, vede kendi hakkında yorumlar yapan, içine dönük.
En voyageant, elle renouvelle la connaissance d'elle-même.
Starks'ın kitabından bir yorum... vede hafızalara damgasını vurmuş biri.
C'est ce qui confère à ses livres cette densité poétique qui fait leur originalité.
Vede, onu bu seviyeye- -
De plus, c'est cette qualité...
Tanrım, sana bu yiyecekler için minnettarız, evimiz, ailemiz vede misafirlerimiz için. Bizim gibi şanslı olmayanları yardım et.
Seigneur, nous Te remercions pour les biens que Tu accordes à notre famille et à nos hôtes.
Öyle görünüyor ki boğalar bütün zamanlarını, kırlarda uzanarak, vede onlara işini yapmasını gereken birini bekliyorlar.
Les taureaux sont privilégiés. Dans leurs prés, à attendre de remplir leur fonction.
Onun burdan kalkıp oraya kadar sürmesi... biraz şaçmaca, vede yollarıda çok iyi bildiği söylenemez.
Elle ne fera plus la navette sur une route qu'elle connaît pas.
Evet, evet. Çiftlikte ufak vede tatlı bir evleri varmış.
Une jolie petite maison au bord de la rivière.
O her zaman atlarını sürebileceği bir yeri olsun istemişti... vede farklı bir yaşam arzulamıştı.
Mon père avait toujours rêvé d'élever des chevaux. De vivre à l'écart.
- Hayır, iyi durumda. Sakinleş vede kendini ortala.
Détendez-vous.
Vede Parmesan peynirini bulmamıyorum.
Et je n'ai pas trouvé de parmesan.
İyi geceler vede teşekürler deyin bakalım.
- Dites bonsoir.
Herşeyimi kaybettiğimi vede hep yanlız kalacağımı düşünmüştüm.
J'ai cru que je serais toujours seule.
Ama bir gün... bir gün biri bu mükemmel bir kadına dönüşecek olan kıza bakacak... Vede görecekleri tek şey onların seni ne kadar çok sevdiği olacak.
Mais un jour, quelqu'un regardera la femme extraordinaire que tu deviens et tout ce qu'il verra, c'est combien il t'aime.
Peki, bir keresinde, uh, babam Hindistan'daydı, ve o yolunu... kaybetti, vede dağlara doğru yol aldı.
Une fois, en Inde, papa s'est perdu au fin fond des montagnes.
Vede dönüş yolunu bulduğunda, herkes onun yeni bir yol keşfettiğini söyledi.
A son retour, il avait ouvert une nouvelle voie.
Ve sanırım, herşeyi doğru yaptığımı düşündüm- - Eğer- - Eğer en iyi koca, en iyi baba, ben olsaydım vede iyi bir avukat, işini iyi yapan, bunların hepsi bizim için olacaktı.
Je pensais que si j'arrivais à être le meilleur des pères, le meilleur des maris même le meilleur des avocats...
Gel vede benimse rüzgar gibi
Écoute, mon chéri
- Benzin parasını vede yarım galon yağı hesaba yaz.
Compte-moi le gaz puis 4 pintes d'huile.
- Fırsatı kaçırıyorsun. Parası bol, vede avantası var.
- Tu rates de quoi, c'est payant!
- Çocuğun silahını elinden aldı vede onunla vurdu.Tüyler ürperticiydi.
- ll lui a enlevé le gun des mains puis il l'a battu avec : pif, paf!
Ben 911'i vede polisi arayacağım.
tu vas t'occuper des pompes, moi, je vais aller appeler aux urgences puis â la police.
Kusursuz bir işbirliği geçmişte, şu anda vede gelecekte tarihi yazandır.
Cette irréprochable coopération est ce qui a tissé la gracieuse histoire du passé, présent, et future.
Biz Pazartesi günü onunla yatmıştık... ve bana senden... vede nişanlı olduğunuzdan bahsetmemişti.
On a couché ensemble lundi... et il ne vous a pas mentionnée... ni vos fiançailles... pas du tout.
Çünkü eğer kovulursam seninle... vede inanılmaz romantik kız arkadaşınla vakit geçirmiyor olurum.
Car je préfère être virée que de passer une seconde de plus... avec toi ou avec ta copine si incroyablement romantique.
Patlamadan önce suya düştü vede akıntının tersine doğru.
Elle a échoué avant l'explosion et contre la marée. - Vous avez une théorie?
Bu sprey çok güçlü bir dönüşüm silahı. Radyoaktif izotoplar kullanarak vücudu çökertir vede paranoya gazı da beyni çökertir.
Ce spray est une puissante arme secrète utilisant des isotopes radioactifs pour détruire le corps, comme le gaz de paranoïa détruit l'esprit!
Vede çocuk.
Et les enfants.
Gerçek yakında senin çocuğunu doğuracağımın farkında değilsin, motherfucker vede bunu bu durumda söylemek zorunda kalıyorum.
Je vais avoir un enfant de toi! Il faut que je me retrouve ici pour te le dire.
vede. imparatoriçe ve prensler bunu bilmeli hanedanlık ya 4 uluslar arası bankadan kredi alacak, yada daha fazla savaş olacak.
Maintenant... l'impératrice douairière Longyu et les princes savent bien que s'ils obtiennent le prêt de la banque des Quatre Nations il n'y aura plus de combats.
Çünkü pazarları açık değiller. vede telefondan siparış almıyorlar.
Parce qu'ils ne sont pas ouverts le dimanche et qu'ils ne prennent pas les commandes par téléphone
Her zaman bir yol var. İşte Jane ve biz vede bizi gözleyen ve takip eden gizemli biri.
Il y a Jane, et il y a nous, et quelqu'un de mystérieux qui nous regarde, par la même occasion, pour mener à bien tout ça.
Hemen ofise gitmeli vede Mr. Peterson'a bir çek ayarlamalıyım.
- Je vous accompagne?
Yani senin pastanı vede yemek istiyorum çok
Papa, s'il y a une proposition d'une famille riche, que feras-tu?
Onlardan vede oyma çalışmalarından..., nefret etmeye gelmişim buraya.
Eux autres, plus je les photographie, plus je les haïs.
Evet vede... tecavüzü detaylı olarak anlattı.
Il a aussi... décrit le viol en détail.
Vede çok hantal.
Dégueu!