Vins перевод на французский
670 параллельный перевод
İçki dükkanı.
Entrepôt de vins.
Çocugun, benim ve Taylor hakkinda, yolsuzluk hakkinda... eyaletimdeki kokusmus rüsvet olaylari hakkinda söyledikleri dogrudur!
Chaque mot de ce garçon sur Taylor, moi, les pots-de-vins et la corruption politique de mon État est vrai!
Tabii. Eddie bütün şaraplarını ithal ediyor.
Eddie importe tous ses vins.
- Şarap ve yağ.
Huiles et vins.
Kuzey Fransa'da, şarap taciri Couvais Ailesi malikânesi.
La famille Couvais, négociants en vins, quelque part dans le nord de la France.
Ayrıca terzinizin faturasını ödediğinizi... -... ve içki aldığınızı da söyledi. - Bu kadar zahmete girmesine üzüldüm.
Vous avez acheté des vins et des liqueurs...
İçtiğin şaraplar, duyduğun müzik ve tanıdığın kadınlar.
Les vins et la musique qu'on a savourés... Et l'amour qu'on a connu...
İş hakkında değil ama burasıyla Petra arasında bütün şarapları öğrendi.
Rien qui concerne les affaires, mais il a goûté tous les vins de la région.
Asham, ben buradan Petra'ya kadar şarap içip sarhoş oldum, ve kadınlardan payıma düşeni aldım.
Asham, je me suis enivré de tous les vins d'ici à Petra et j'ai eu de nombreuses conquêtes.
Şarabı fazla kaçırdım, yürümeme yardım edin!
J'étais entre deux vins, aidez-moi a passer au milieu!
Önemli değil, canım.
Tu travailles à ta cave à vins.
"Bodrum zeminini yaklaşık bir metre derinliğinde kazıp çimentoyla kapladıktan sonra duvarları bir şarap mahzenine uygun olacak biçimde astarlamak."
Creuser un sol de cave sur trois pieds de profondeur. Bétonner. Consolider les murs pour usage cave à vins.
Bence ithal içkilerden iyidir.
- C'est mon mari qui achète ça. - Les vins étrangers ne sont pas meilleurs.
O güzelim yıllarımızı hatırlamanın tek yolu bu, Otto. Savaşlarıyla değil, şaraplarıyla.
Il est bon de se rappeler nos grandes années par les vins et non par les guerres.
Frau Witte'nin şaraplarını Reuter bile beğenirdi.
Reuter lui-même apprécierait les vins de Mme Witte.
Bay Norton şaraplarla çok ilgilenirdi ama eşinin buna uyduğu söylenemez.
Il aimait à expérimenter les vins. Mais sa femme ne les aimait pas.
COLONNADE ŞARAP VE İÇKİ DÜKKANI
VINS ET SPIRITUEUX
Neden Sonnenberg veya Schwalbenwinkel denemiyorsunuz? Yerel şaraplarımızdır. - Sonnenberg veya..?
Essayez donc le Sonnenberg ou le Schwalbenwinkel, des vins locaux.
İnsan başına tüketim geçen yıla göre % 5.2 arttı. Rhine şarabından fazla satıyoruz.
Consommation per capita dépasse de 5.2 % l'année dernière... et dépasse la vente des vins du Rhin de 8 contre un.
Şarapları iyi tanıdığınızı görebiliyorum beyefendi.
Je dois avouer que vous semblez connaître vos vins, monsieur.
Yakında ölebilirdin Roma'ya geldin ve hastaneye yatmadan önce yılbaşını birlikte geçirdik.
Dès que ce fut possible, tu vins à Rome et nous passâmes Noël ensemble avant ton entrée à l'hôpital.
Doğru şarapları bilebilirsin ama dizlerinin üstünde olan sensin.
Vous vous y connaissez en vins, mais vous voilà à genoux.
kandıran babaya benziyor, yada tatlı şaraplarla sarhoş olan büyük babaya, dünyanın proletarya sınıfı böyle bir insan tipi tanımıyor, fakat onlar da toprağı işliyor. yeni papa tatlı ve gizelmi bir havası var, kaplumbağa gibi bir tebessümü
Semblable au père fourbe et au grand-père qui se saoule de vins délicats, figure humaine inconnue du sous-prolétariat de la terre, mais, elle aussi cultivatrice de la terre le nouveau pape, avec son doux et mystérieux sourire de tortue
Kiyokawa Hachiro'yu kıskanmıştım.
J'en vins à jalouser Kiyokawa.
Özgürlük en iyi yemekler ve şarap kadınlar...
J'offre la liberté... la nourriture et les vins les meilleurs... des femmes...
- Sana bir şaperon lazımdı bana da yemekleri enfes, şarap mahzeni eşsiz ve fiyatı mükemmel bir yer lazımdı.
- Vous aviez besoin d'un chaperon... moi d'un endroit où la cuisine est délicieuse... la cave à vins incomparable... et le prix sans concurrence.
Biz yeniden güzel şarap ve sofra şarabı yapıyoruz...
Nous produisons des grands crus et des vins de table...
İşte, her yaştan Gürcistan şarapları mevcuttur.
Ici, on conserve des vins de Géorgie de tous les âges.
Zaten hazırdım ve hemen boşaldım.
J'étais prête et je vins immédiatement.
Tekrar tekrar geldi.
Je vins encore et encore.
- Şaraplar hariç mi?
Sans les vins? Bien entendu.
Dünden beri de 200 tane ucuz şarabı.
Deux cents vins bon marché d'hier seulement.
Aslında Amerikan şaraplarını tercih ediyorum, fakat...
Je préfère certains vins américains, mais...
"Doğduğum gün, yitip kayboldum!"
Le jour où je vins au monde, mon père mourut!
Şarap listesi, efendim.
La carte des vins, monsieur.
Şarap listesine bir bakacağım.
Hé, vous savez, je vais jeter un coup d'oeil à cette liste de vins...
Mümkün olan en iyi yemeği ve şarabı istiyorum.
Je veux les meilleurs plats, les meilleurs vins.
Javais Brookhamster.
Javais Brookhamster Il est dans le commerce des vins..
Birini sınıf bir atletsiniz. Sanattan anlıyorsunuz. Şarap ve kadınları iştahayla beğenen bir tatbilirsiniz.
Certes, vous excellez en sport, vous appréciez l'art, les femmes, la bonne cuisine et les grands vins.
Farklı kokusunu almak için doğrudan fıçıdan içmeli.
Et ces vins ont un bouquet différent à leur sortie du tonneau.
Henüz ön aperatiflerdeyseniz Dubonnet, şeri veya köpüklü beyaz şarap konuklar resmi havada olacaktır ve komünist tahrikçileri ayırt etmek zor olacaktır.
Si vous avez juste commencé les apéritifs, vins cuits ou mousseux, alors, vos invités seront évidemment assez remontés, il sera difficile de trouver qui sont les agitateurs communistes.
Hep gülerlerdi. Hep şarap içerlerdi. Ve kapıda hep "Rahatsız etmeyin" yazısı olurdu.
Ils aimaient rire, les bons vins, et la pancarte à la porte : non dísturbare.
- Şarapla başlayalım, ne dersiniz?
Si on commençait par les vins, mes amis?
Ailem demir çelik işinde.
Mes parents sont dans les vins et alcools.
Demir ve çelik bir arada. Ne kadar alışılmadık.
Les vins et alcools, c'est intéressant.
Senin şundan haberin yok, ben senin asla içmeyeceğin kadar garip ve pahalı şaraplara harcadığın bütün şirket paralarının kaydını tuttum.
J'ai gardé la preuve de tout ce que tu as claqué pour des vins que tu n'oses pas boire.
Oh, Bay Carsini, öteki şarabı kasa hesabı aldık.
Nous avons acheté les autres vins par caisses.
Oldukça garip bir kazada kendi adını taşıyan şarap imalathanesinin mirasçısı, Enrico Carsini'nin cesedi bu sabah erken saatlerde kıyıdan çıkarıldı.
Suite à un accident inexpliqué, le corps d'Enrico Carsini, des vins du même nom, a été repêché ce matin.
Carsini Şarapçılık bir çok altın madalyanın ve başka ödüllerin sahibi olmuştur, bunlardan bazıları şuradaki camekanın içinde sergilenmektedir.
Les vins Carsini ont reçu de nombreuses récompenses, que vous voyez dans cette vitrine.
Doğum günün bugün.
En ce jour tu vins au monde...
eğer savaşı dayatırsak Şarabımız ekşidir Çünkü bizim şarabımız o Ama ben onlar gibi değilim.
Notre vins est amer, mais S'est le notre