Vision перевод на французский
5,785 параллельный перевод
Zachary'ye dokunduğumda görümde gördüğüm bu olmalı.
C'est ce que j'ai dû voir dans ma vision avec Zachary.
Zachary'ye dokununca görü gördün. Yani enerjisinin birazını emdin.
Quand tu as touché Zachary, tu as eu une vision, ce qui signifie que tu as pris un peu de son énergie.
Sadece kardeşimin özgürlüğü, senin kendi özgürlüğünü mümkün kılar, kafandaki kuşku bulutlarını dağıt gitsin, bu caniyi bulmak için, kendine yeni bir vizyon kazandır.
C'est seulement en libérant mon frère que vous serez en mesure de vous libérer vous-même, de repousser le doute qui vous assaille, afin de vous permettre d'avoir la vision nécessaire pour trouver ce prédateur.
Belki bir yön değişikliği, vizyona sahip biri tarafından yeni bir liderlik.
Peut-être un changement de direction, un nouveau commandement, quelqu'un avec de la vision.
Başka bir ön görün mü oldu?
Avez-vous eu une autre vision?
Senin de görüşün minicik bir iğne deliği oldu mu?
Toi aussi, ta vision est réduite à un seul point lumineux?
- Son zamanlarda,... aşırı muhafazakarların arasındaki ikiyüzlülüğü görmeme dayanarak dine karşı olan negatifliğimi farkettim.
- "Récemment, " j'ai réalisé que ma négativité envers la religion étais due à "la vision de l'hypocrisie qui règne chez les ultra-conservateurs".
Maalesef, bugün ki davadan önce Elliot Silah Denetimi Yasası sizinle aynı vizyon berraklığını paylaşmıyor.
Malheureusement, la loi étant ce qu'elle est aujourd'hui La loi Elliot du contrôle des armes, ne partage pas votre vision pertinente.
Bir hayalim var çocuklar, "Ye, Dua Et, Sev" türünde.
J'avais une vision, enfant, Sur "Mange, Prix, Aime" variété.
Bir şekilde... Bunun olacağını biliyordum. Çünkü bu konuya gönüllü girdim.
Ma vision du stress... dans la mesure où je savais que ça allait arriver et que j'avais accepté les risques...
Gece görüşü olan dürbünlerimle Victoria's Secret süper modellerini kesiyorum.
Je regarde la soirée mannequins avec mes jumelles vision nocturne.
Evet, Oleg, karanlıkta oturarak gecegörüşü olan dürbünlerle kız kestiğin, kız arkadaşının dairesi.
C'est l'appartement de ta copine où tu es assis dans le noir à regarder des mannequins avec des jumelles à vision nocturne.
Gotham için istedikleri şeyler daha farklı olamazdı.
Ils ne pouvaient pas avoir une vision plus différente de Gotham.
Dr. Whitehall Hydra'nın kurucusu olan Kızıl Kafatası'nın bir öğrencisiydi, onun vizyonunu paylaştı.
Whitehall est un disciple de Crâne Rouge, Le fondateur de HYDRA partageait sa vision du monde.
Bir de "vizyonunu paylaştı" mı?
Et "partagé sa vision"?
Yaptığınız ve yapacağınız her şeye gönülden inanıyorum.
Je crois en ce que vous avez fait, je crois en votre vision.
Geleceğim için hayalimin tam olarak bu olmadığını söylemeliyim.
Je dois dire, que ce n'est pas exactement la vision que j'avais de mon futur.
Kuvira'nın bataklıkları sarmaşıkları biçtiği bir görüntü gördüm.
J'ai eu une vision, elle en collectait dans le marais.
Doğru tarafta olmak diye buna mı diyorsun?
C'est ça votre vision d'être dans le bon camp?
Sadece kocasının baskısı altında olmadan sorularımı cevaplamasını istiyorum.
Je veux qu'elle me donne sa propre vision des choses, sans son mari.
Olayları en rahat biçimde anlayabilmemizi sağlıyor.
Ca nous permet d'avoir une meilleure vision des événements.
Anne yada baba, bu durumda- - belirli nitelikleri alabilir babadan- - dunyaya nasil bakmasi gerektigini, rasyonel dusunme kapasitesi, falan filan.
Il ( ou elle, dans notre cas ) peut profiter des qualités paternelles : une vision claire du monde, la capacité de raisonnement, etc.
Maestro, .. daha önce hiç bir şeyi perspektifini.. .. kaybedercesine istediniz mi?
Maestro, avez-vous déjà voulu quelque chose si fort que vous en avez perdu sa vision?
Evet, dürbünlerimiz, kameramız, gece görüş gözlüklerimiz, bilgisayarımız ve Mini basketbolumuz var.
Ok, on a des jumelles, un appareil photo, des lunettes à vision nocturne, un ordinateur, et... un jeu de mini-basket.
- Bayım tarif ettiğiniz tam olarak Bay Bahama'nın tarzı. - Tommy Bahama.
Vous venez de décrire parfaitement la vision de M. Bahama.
Bir öngörü daha gördün, değil mi?
Tu as eu une nouvelle vision, pas vrai?
Yani öngöründe gördüğün katliamın burada gerçekleştiğini mi düşünüyorsun?
Tu penses que ta vision vient d'un massacre qui s'est passé ici autrefois?
Öngörümdeki ağaçlar buradaki ağaçlardandı.
Les arbres de ma vision, ils étaient d'ici.
Bu taşı öngörümde görmüştüm!
- Quoi? J'ai vu ce caillou dans ma vision!
Orada oturmuş böylelikle onun bakış açısında olabilsin diye.
Elle s'est assise là pour être dans son champ de vision.
Gözlerine bir daha bakmak istemiyorum.
Je n'ai pas le droit d'être dans son champs de vision, jamais.
Hayal gibi!
- Quelle vision!
Bunun mümkün olacağını düşünmezdim, tabii eğer o gece ben de aynı rüyayı görmeseydim.
Je n'y aurais pas cru si je n'avais pas eu cette même vision cette même nuit.
Daha büyük alanları görürüz.
On élargirait notre champ de vision, tu vois?
Dünyayı kendi tuhaf vizyonlarına uyarlamaya çalışırlar.
Ils ont besoin de d'adapter le monde à leur vision particulière de l'ordre des choses.
"Henüz göremediğimiz yeni bir evren var."
"Un tout nouvel univers qui échappe encore à la vision humaine."
Sonra dünyasını karartan ve tüm sistemin yalan olduğuna inanmasına yol açan bir trajedi yaşandı.
Un drame a assombri sa vision du monde et l'a amené à penser que le système est pourri.
Prescott'ın müdürü Hardman'ın eğitimle ilgili kendisine has fikirleri vardı.
Hardman, chef de Prescott avoir une vision unique sur l'éducation.
Valiye görüşümden bahset.
Expose ma vision au gouverneur.
Sizin şu isyanınız için son derece değerliydi çünkü ne vizyonunuz, ne de iyi bir lideriniz var.
Elle a été extrêmement utile à votre rébellion. Parce que vous n'avez aucune vision. Et qu'il y a aucun vrai guide parmi vous.
Vizyonlarımızın farkına varılacak.
Sa vision et la nôtre deviendront bientôt réalité.
X ışını görüşüm var.
J'ai une vision à rayons X.
Artık hakiki vizyonumu hayata geçirebiliriz.
On peut donner vie à ma véritable vision.
Se ve Victor vizyonu olan tek kişiler değilsiniz.
Victor et vous n'êtes pas les seuls à avoir une vision.
Bu takdire şayan öngörü eksikliğinden dolayı seni affediyorum.
Je te pardonne ton manque total de vision.
Hey, yeni manzarayı sevmeye başladım.
- J'aime cette vision.
Bu bir görüntüydü dağ akıntısı berraklığında bir görüntü.
Ce fut une vision, belle et aussi claire qu'une eau de source de montagne.
Benim gördüğüm şeyde, uçsuz bucaksız bir ülkede bir verandada oturuyordum mükemmel oranlanmış görkemli bir yerdi.
Dans ma vision, j'étais sur une terrasse, dans une immense propriété, un "palazzo" de grandes dimensions.
Gördükleri son şey senin yüzün olsun.
Que ton visage... soit leur dernière vision.
Gece görüşü. Biliyorum.
Vision nocturne.
Tam olarak senin görün aslında.
ta vision, si je m'en souviens bien.