Visne перевод на французский
208 параллельный перевод
Üç elma, iki armut, bir kayısı, bir vişne ağacı ve benim güllerim var.
3 pommiers, 2 poiriers, 1 prunier, 1 mûrier. Et bien sûr, mes rosiers.
Vişne soslu puding olduğunu biliyorsun. Tarifini bir kitaptan sen okumuştun.
Non, un clafoutis comme vous me l'aviez demandé.
Vişne çürüğü renkli kamyonet... LKL238, içinde külç... Külçe yüklü, değeri 1 milyon pound...
Camion marron, numéro LKL 238, contenant pour un million de livres d'or volé près de Victoria Street.
Vişne çürüğü renkli kamyonet... 1 milyon pound değerinde külçe yüklü,... Kraliçe Viktorya Caddesi civarında çalındı.
Camion marron, numéro LKL 238, avec un million en or volé près de Victoria Street.
Vişne mevsiminden sonra balık fiyatları hep düşerdi.
Après la saison des cerises, le prix du poisson chutait toujours.
Herhalde vişne ve bayat bisküvit.
Sûrement des cerises marasquin et des biscuits éventés.
İkincisi bacaklarını ayırdığında, kar beyazı teni fes renginden ( koyu kırmızı ) ziyade, vişne kırmızısına dönüşmüştü.
La seconde écartait les jambes et sa chair neigeuse prenait un ton vermeil.
Hem de gerçek vişne ağacıyla.
Il y a un cerisier!
Çavdar ya da vişne, seç birini.
Du whisky ou du sherry, comme vous voulez.
Vişne şarabı gibidir tatları şimdi
Eh bien, elle a goût de cherry
Vişne şarabı gibidir tatları şimdi
Elle a juste goût de cherry
- Vişne şarabı.
De cherry.
Vişne şarabı. Lanet olsun be Woody!
Bon sang, Woody.
Vişne demektir.
Comme la liqueur.
Vişne suyu
Un jus de cerise.
- Vişne suyu
- Du jus de cerise.
Ama içinde buz, kamış, vişne zeytin, kokteyl şemsiyesi, meyve veya alev olmadığı sürece.
Du moment que c'est sans glace, ni paille, ni cerise, ni olive, ni soda, ni parasol, ni fruit.
- Çikolata kaplı vişne mi?
- Des cerises au chocolat?
Peki bunlar, gerçek çikolatalı vişne mi?
Ce sont vraiment des cerises au chocolat?
Evet, benim vişne şerbetim.
Oui, ma petite fleur de cerisier.
Vişne aromalı Pez.
Bonbons à la cerise.
Lütfen, lütfen, lütfen? Hoş Dino, güzel Dino, tepesinde vişne olan kremalı dondurma gibi?
Mon joli, s'il te plaît.
Bu da vişne likörü gibi kokuyormuş.
Ça sent l'alcool de cerise, ce truc.
Kahve... Vişne çürüğü.
De couleur marron...
Vişne çürüğü Ford araba.
Marron. Un break Ford marron.
Bu sabah Steadman çiftliğine doğru giderken vişne çürüğü bir Ford'un içinde görülmüş.
Il a repéré un break Ford de couleur marron qui se rendait au ranch Steadman ce matin.
Vişne çürüğü bir Ford'dan iz yok.
Aucune nouvelle d'un break Ford marron dans le coin.
Vişne turtası o kadar güzel ki parmaklarını yalarsın.
Ils ont une tarte aux cerises qui va te tuer sur place.
- Şeftali ya da vişne?
- Pêche ou cerise?
- Vişne.
- Cerise.
Üstüne bir de vişne reçeli koyup yiyebiliriz.
Je n'ai plus qu'à mettre la cerise sur le dessus... et à table.
Vişne suyu.
Jus de cerise.
O halde vişne suyu alayım.
Alors, je prendrai un jus de cerise.
Gölgeyle büyülenmiş, vişne ağaçları, suyun ritmine dağılmış ve kıvrılmış, sallanıyor ve dans ediyor.
Les cerisiers, plongés dans l'ombre, se déploient et se ramassent, ondoient et se tordent, au rythme de l'eau.
Ama ilginç olan şey şu ki... ne kadar değişirse değişsinler, Onlar vişne ağacı olmayı koruyorlar.
Mais ce qui est intéressant, c'est que... quels que soient leurs changements, ils gardent leur forme de cerisiers.
Çikolatalısı, kurabiyelisi ve de vişne vanilyalısı.
Il y a Rocky Road, Cookies, et Bing Cherry Vanilla!
Bu kırmızı değil. Parlak vişne.
C'est pas "rouge", c'est "reflets d'automne".
Bu kasabanın geliri, elma ve vişne bahçeleriyle elde edilir. İnsanlar da fazla içmezler.
Ici, il y a des récoltants de pommes et de cerises.
Elma ya da vişne gibi bitkilere saldırırlar ve ürünlere çok zarar verebiliyorlar.
Elles infestent la végétation, les vergers, et endommagent les récoltes.
Vişne ağaçları ve ayçiçekleri aynı zamanda mı açıyor?
Les cerisiers et Ies tournesols sont en fleur en même temps?
- Hadi ama. Üzüm var... vişne var... tarçın var!
C'est fait de raisins... de cerises.... de cannelle!
Bu daha çok vişne rengiydi.
Celle-ci était plutôt grenat.
Ve krema, vişne ve...
Avec aussi... de la chantilly, des cerises confites... et...
- Vişne kaynattım. İçer misin?
J'ai du jus de cerises, tu en veux?
Yepyeniydi. Vişne kırmızısı, içi siyah, sekiz silindir, üstü açık.
Etat neuf, rouge cerise, intérieur noir, 8 cylindres, 3 vitesses, décapotable.
- Vişne rengi ruj.
- Rouge à lèvres cerise.
Ama merhum yargıcın parçalanmış erkekliğindeki vişne rengi ruj kanıttır.
Non, mais du rouge à lèvres sur les parties intimes du défunt juge, oui.
Olabilir, vişne daha çok severim.
Oui, mais je préfère les Cheerios.
Kısık bir rüzgar melodisi gibiymiş. Gülüşün hafif meltemde süzülen ; vişne çiçekleri gibiymiş.
Il la compare à un carillon muet, et ton sourire, à une fleur de cerisier bercée par la brise.
Vişne aldım- -
Alors j'ai pris cerise...
Vişne şarabı, ne lezzetli.
Du vin de cerises. Quel délice!