Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → французский / [ V ] / Vont

Vont перевод на французский

54,131 параллельный перевод
Evet. Çalar onlar.
Oui, elles vont jusque-là.
- Nereye gidiyorlar?
- Où s'en vont-elles?
Bahsettiğin milyonlarca insan hayatını kaybedecek!
Les millions de personnes dont vous avez parlé, ils vont mourir.
Kodlar da bana nükleer füzeleri sağlayacak. Füzeler de asıl istediğimi elde etmemi sağlayacak.
Les codes pour débloquer les armes nucléaires, et les armes nucléaires vont me donner ce que je veux...
Bu göt laleleri kendi kendine ölmeyecek.
Les trous du cul ne vont pas se tuer tout seul.
Bütün şiddet suçluları, dayaktan cinayete kadar hepsi aynı yere konur.
Tous ceux qui sont condamnés pour crimes violents, que ce soit meurtre qualifié ou violence conjugale, vont à la même prison.
Tam konumu yarın gece bir saat önceden latinlerden alacağız.
Les SS vont nous fournir les coordonnées demain soir, une heure avant la transaction.
... seni kaçakçılık suçundan olduğu gibi DEA'e paslarım. Oradaki arkadaşlarım sen ve Monica ile çok güzel ilgilenirler.
Et mes amis qui sont là vont bien s'occuper de Monica et de toi.
Eğer onu sağ bırakırsak bizim işimizi bitirirler, tamam mı?
C'est pas ça qui compte. Si on le tue pas, ils vont le faire.
Bariz bir şey olmadığı sürece sadece hücreye atarlar.
À moins de quelque chose d'évident, ils vont simplement nous confiner, comme d'habitude.
Phil'in dediğine göre karısı ve çocuğu otele onu görmeye gitmiş.
Phil dit que sa femme et son fils vont le voir au motel, il leur claque la porte au nez.
Yoksa iftiharla ele geçirmeye çalışıp savaş ganimeti olduğunu iddia edecekler.
Sinon ils vont la saisir, disant que je l'ai volée.
Ancak seni gömmeye yetecek kadar Malay sikkem var olmasına var da tespihler seni cennete götürmek için yeterli değil ve Doğu Hindistan Şirketi boğazını kesince, ki muhakkak kesecekler de kederimi hafifletecek kadar haşhaşım da yok.
Mais j'ai des pièces malaisiennes, assez pour vous en recouvrir. Des Nenjus, mais pas assez pour vous assurer le Paradis. Et du Hashish, assez pour rendre mon deuil plus doux, quand la compagnie des Indes orientales vous égorgera, parce que c'est ce qu'ils vont faire.
Kraliyet ve Şirket küçük anlaşmazlıklarını çözerse seni aralarında ezerler.
Si la Couronne et la Compagnie résolvent leur petite dispute, ils vont vous écraser entre eux.
Barut ve su karışmaz.
La poudre et l'eau ne vont pas ensemble.
James aptalın tekisin.
Vous êtes un imbécile. Ils vont vous pendre. Non, leur dossier va patauger.
Sana gemi vermeyecekler James. Asacaklar seni!
James, ils ne vous donneront jamais un bateau, ils vont vous pendre!
Sizi hep birlikte bıçak sırtında yürütecekler.
Et ensemble, ils vont vous faire marcher sur une corde.
Yumurtalarınız ve kahveniz soğuyor efendim.
Vos oeufs et votre café vont refroidir, Monsieur.
Ve gelecekler de.
Et ils vont le faire.
Normalde temsilcilerimi böyle adamlarla muhatap etmem ama bunu sen ortaya çıkardığın ve onların namına olan yanlışı düzelttiğin için onlara bunu verdiğin zaman sevinçten havaya uçacaklardır.
Normalement, Je ne mettrais pas un de mes agents sur le ring avec ce genre de personne, mais vu que vous êtes découvert et que vous avez rétabli la vérité sur cette histoire, ils vont être fou de joie lorsque vous allez leur donner
Erkekler de gelip duruyor.
Et les hommes vont venir.
Dünyanın yaşanması zor bir yerine gidiyorlar.
Ils vont dans un coin inhospitalier.
Grafiklerin doğru yönü işaret etsin.
Sortez les graphiques qui vont bien.
Sanki büyüyecekler de ortadan kaybolacaklar ve bir başımıza kalacağız, hayatımızın başka bir bölümünde olacağız.
J'ai l'impression qu'elles vont grandir et s'en aller. On sera que tous les deux et on entamera un autre chapitre.
Kurabiyelerini ye canım, soğurlar yoksa.
Mange tes beignets, ils vont refroidir.
- Nasılmış kızlarım?
Comment vont mes filles?
Eminim White Tower restoranına gidiyorlardır.
Je parie qu'ils vont au restaurant le White Tower.
Hüküm giymiş bir şerefsize inanırlar mı sence?
Tu crois qu'ils vont croire un repris de justice?
Gelir İdaresi bir yerdeki banka hesabımda bu kadar param olduğunu ve bunun vergisini ödememi istedi ama benim böyle bir param yok.
Le service international des revenus disent que c'est sur un compte à mon nom, quelque part, et je dois payer les taxes qui vont avec, mais je n'ai pas autant d'argent.
- Rhys, kaçtığımı sanacaklar.
Rhys, ils vont penser que je me suis enfui.
- Bunu yapmazsak ikimizi de bıçaklarlar ve bu sefer ana organları ıskalamazlar.
Si on ne le fait pas, ils vont nous découper tous les deux, et cette fois sans rater les organes principaux.
Kincaidler'i kim öldürdüyse paranın senin adına yatırıldığını öğrendiklerinde peşine düşecekler.
Ceux qui ont tués les Kincaids, quand ils verront que l'argent est à ton nom, ils vont venir pour te tuer.
Çıkışları kapatıp bizi otoyoldan çıkmaya nasıl zorlayacaklar?
Ils vont nous faire sortir de l'autoroute, puis bloquer la sortie?
Bu işten paçayı sıyıramayacaklar.
Ils vont pas s'en tirer comme ça.
Kimi çağıracaklar?
Qui vont-ils appeler?
Stadium Yolu'na doğru güneye gidiyorlar.
Ils vont vers le sud sur la route du stade.
- Ne yapacaklar?
- Que vont-ils faire?
Bence seninle yakında tekrar bir temas kuracaklar.
Je pense qu'ils vont tenter de vous recontacter.
Her şey iyi olacak.
Les choses vont s'améliorer.
Ama Chloe gelmezken diğerleri gelecek mi?
Mais si Chloe vient pas, est-ce que les autres vont venir?
Hayır gayet makul bir teklif. Üzerine atlayacaklardır.
Le prix est juste, ils vont céder.
Tek iyi haber ise torunlarınızın bedavaya üreteceği tütün, bu orospu çocuklarına bir sürü kanser vereceği.
Les seules bonnes nouvelles est le tabac sont vos petits-enfants vont ferme gratuitement va tailler un shitload de ces cancers de enculés blanc.
Peki, bu dalgalar nereye gidiyor?
Où vont ces ondes?
Sen bu saçma şatoda deneyler yaparken de daha fazlası kendini öldürmeye devam edecek.
Et encore plus de gens vont se tuer pendant que tu fais des expériences dans cette forteresse ridicule.
İnsanlar intihar etmeye devam edecek.
Les gens vont continuer à se tuer.
Hoşuna gitse de gitmese de seni deneyeceklerdir.
Et ils vont te tester, que tu le veuilles ou non. Le reste, l'un derrière l'autre.
Yaptığın şeyi nasıl karışlayacaklar?
Comment vont-ils te juger?
11'de konumu atacağım demiş.
Ils vont lui texter les coordonnées à 23 h.
Yakalayıp asacaklar seni.
Ils vont vous attraper et vous pendre.
Millet bayılacak.
Les gens vont adorer.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]