Vurgun перевод на французский
434 параллельный перевод
Sen vurgun yemişsin.
T'es toi-même raide dingue d'elle!
- Baba, başlama lütfen. - Sanırım kayınbabamın zamanımızın en büyük et imalatçısı olmasına vurgun yapıyorsunuz.
Mon futur beau-père est le plus grand fabricant de conserves.
Aylar öncesinden bu dövüşte büyük vurgun yapmaya karar verdik.
On veut toucher un maximum sur ce match.
Böyle bir vurgun yapmak için tüm yaşamım boyunca bekledim... ve hiç kimseye payımın yarısını verecek değilim.
J'ai attendu toute ma vie un coup comme ca. Je ne partagerai avec personne.
Beraber kazdığımız son siperde... o kadar derin kazdın ki dışarı çıktığımda vurgun yemiş gibi hissettim.
La dernière fois tu as creusé si profond que j'étais coincé.
İyi vurgun yaptın.
C'est le jackpot, hein?
Bu günlerde gerçek bir vurgun yapıp, evime yol alacağım.
Un jour, j'aurai un filon! Alors, vite au bercail!
Artık sona erdiğine göre, sanırım fevkalade bir vurgun olduğunu söyleme cüretinde bulunabilirim.
Maintenant, il m'est permis de dire que c'est un coup formidable.
Sabineli Kadınlar'dan sonraki en büyük vurgun!
Le plus joli coup depuis l'enlèvement des Sabines.
- Vurgun.
Plein de fric.
Aylık 12,000 lira yani. Büyük vurgun bu mu!
Cent mille lires, ça me ferait 12000 lires par mois.
Hiç bu kadar büyük bir vurgun olmamıştı, bilirsiniz.
Ce n'est pas un gros gisement.
Onlar bana onun vurgun yapıp zengin olduğunu söylediler.
- Paraît qu'il est devenu riche.
Büyük vurgun. Ne müthiş bir iş.
le grand coup, l'affaire mirobolante.
Operasyon Vurgun, başla!
Opération Snatch, allez!
Dün gece böyle bir vurgun yapmanın tek sebebi..... benim zaten süreci hazırlamış olmam.
La seule raison pour laquelle vous avez gagné le gros lot hier soir, c'était parce que j'avais déjà fait la plus grosse part du travail.
Müthiş bir vurgun!
Quel délicieux butin!
Büyük bir vurgun yaparsak pokeri bırakacaktın.
Que si tu empochais gros, tu arrêterais le poker.
Muhteşem bir vurgun yaptı.
Il a découvert un immense gisement.
Öncelikle Contini'nin irtibatlarını bilmiyorsun ve... böyle bir vurgun için çok ufaksın.
D'abord vous n'avez pas les contacts de Contini, et le magot est trop lourd.
Ne kavgası? Sadece biraz vurgun vurmalıyım. Yardım istiyorum.
J'ai quelques types à buter, c'est tout.
- Vurgun belirtileri yaşıyorsun.
- Qu'est-ce que j'ai? - Des symptômes de décompression.
Duygusal gerginlikler ve vurgun atakları yüzünden kötü durumda.
Entre la tension émotionnelle et la décompression, il va plutôt mal.
Ayrıca, bana vurgun her küçük kızı fark ederek dolaşamam.
Puis je ne peux pas remarquer tous les émois amoureux juvéniles.
Senin için iyi bir vurgun, Link. 3 de 1.
Tout ça pour vous, hein Link, un tiers.
Vurgun yapacaksan adamın Dillon olmalı.
Si t'as envie de monter un coup, Dillon est ton homme.
Shaw'un yerine sürekli gidip vurgun yapamazsın.
On ne peut pas continuer à jouer de fortes cotes.
Ve profesyonel futbolcu olunca, bir büyük vurgun düşündüm.
Une fois joueur de foot professionnel, j'espérais un gros coup.
Bir vurgun ayarlayacağım.
Ça nous donnera une chance.
Ama vurgun konusunda senden söz almalıyız.
Mais on doit te faire confiance.
O da bana vurgun gibi görünmüyor.
Et elle ne nous portera pas chance.
Neden sürekli Pasifik Trenyolu'na vurgun yapıyorlar dersin? Orası kanun adamlarının toplanma yeri gibi. Kansas Şehri'nde Pinkerton'u iki kişi koruyordu.
Parce qu'ils ont tellement braqué les chemins de fer de l'Union Pacific que la ville commence à ressemble à un congrès d'hommes de Loi.
- Vurgun tehlikesi var mı?
- Craint-on un accident de décompression?
İyi bir vurgun yapıp büyük para kazanabilirsem o zaman rahatlayıp belki buradan gidebiliriz. Hepsi bu.
Si je trouve le bon plan et que ça marche, on sera tranquilles et on pourra se tirer d'ici.
Bir gün büyük bir vurgun vurursam borçlarımı faiziyle ödeyeceğim.
Quand on touchera le filon, je viendrai vous régler moi-même.
Hatta sen ve ben, geçen yıl Marco'yla Belmont'ta vurgun yapmıştık.
On s'est fait une fortune sur lui il y a un an à Belmont avec Marco.
Büyük bir vurgun olmalı.
Ça doit être un gros.
Ne vurgun ama.
Un vrai trésor!
Bir yenilik, bir vurgun.
Une nouveauté. Une obsession.
New York, LaBaija'ya vurgun.
Tout New York envie LaBeija.
- Üç kağıt vurgun demektir.
un malin. - Il comprend pas.
- Bak, vurgun dediğin...
c'est un type qui...
- Vurgun aldatmaya dayanır.
c'est un type genre escroc.
- Tam zamanı. Tam vurgun işi.
les conditions...
Yani bana vurgun olduğunu mu söylüyorsun?
Tu veux dire que tu m'aimais vraiment?
Bir vurgun için her şeyi yapabilirdiniz.
N'importe quoi pour frissonner.
Yirmi milyonluk bir vurgun.
20 millions de dollars.
Çok para varmış işin içinde. Vurgun yapmak istemiş. Gerisini unut.
Il a voulu toucher le gros lot sans s'occuper des conséquences.
Bu tam bir vurgun oldu.
Bon... Ça a refroidit l'atmosphère.
Bunu büyütmek istiyorum. Vurgun yapmak istiyorum.
Je veux le faire fructifier.
Büyük bir vurgun.
Un gros coup... pour avoir assez de fric et l'entretenir,