Welles перевод на французский
244 параллельный перевод
Adım Orson Welles.
Je m'appelle Orson Welles.
Orson Welles "Bitmeyen Balayı" filminin çekimini 1957'de tamamladı.
En 1957, Orson Welles termina le tournage de "La soif du Mal"
Bu uyarlamayı seyreden Welles derhal 58 sayfalık ateşli bir yorum yazarak kurguda değişiklik yapılmasını istedi.
Welles écrivit alors immédiatement un dossier passionné de 58 pages, demandant des modifications.
Bu uyarlama onun isteğini yerine getirmeyi ve filmi Orson Welles'in görmeyi istediği şekilde göstermeyi amaçlıyor.
La présente version tente d'exaucer ces demandes et de reconstituer le film imaginé par Orson Welles.
Bu notlarımı sizden çok ciddi bir şekilde, üzerinde günlerce uğraştığım bu kısa görüntü biçimini onaylamanızı rica ederek kapatmak istiyorum. " "... - Orson Welles
"Je clos ce dossier en vous appelant instamment à consentir à cette brève ébauche qui m'a coûté tant de longs jours de labeurs."
Bay Bellamy, Bayan Welles geldiler.
Bellamy, voici mademoiselle Welles.
- Adım Anne Welles, ben- -
- Je suis Anne Welles. Et je- -
- Siz de Bayan Welles olmalısınız.
- Et vous devez être madame Welles.
Bayan Welles, çaylaklar düşman ateşini görür görmez hemen bir yere sığınırlar.
Madame Welles une jeune recrue se met toujours sous couvert au premier tir ennemi!
Bayan Welles, çantanızı unuttunuz.
Madame Welles, vous avez oublié votre sac.
Büromda rujunu unutan en güzel kadın olduğunuzu biliyor musunuz, Bayan Welles?
Savais-tu que tu es la plu jolie fille qui ait oublié son rouge à lèvres à mon bureau?
Kusura bakmayın, Bayan Welles.
- Je suis désolé, Miss Welles.
- Bayan Welles'i içeri gönder.
- Envoyez-moi Mademoiselle Welles.
Bayan Welles, söylenenleri aynen kağıda geçirin.
Madame Welles. Descendez ceci, je vous prie.
Bayan Welles gibi bir kız yani.
Tout juste comme Madame Welles ici présente.
- Bayan Welles nerede peki?
- Où est Madame Welles?
Welles? Neden canına kıymak istemiş olabilir?
Pourquoi aurait-elle mis fin à sa vie?
Jenifer Welles henüz gelmedi.
- Jenifer Welles n'est pas là. - Quoi?
Ne? Jenifer Welles henüz gelmedi ha!
- Jenifer Welles n'est pas là!
Alex. Jenifer Welles ölmüş.
- Jenifer Welles est morte.
" Bayan Welles, Londra. Bayan Welles, Paris.
" Mlle Welles à Londres, à Paris.
Bayan Welles.
Mlle Welles.
Bayan Welles. Bayan Welles! "
Mlle Welles.
Bayan Welles bu gece sahne alacaktı.
Mlle Welles devait jouer au Bowl, ce soir.
Bayan Welles hakkında bize bir şeyler anlatabilir misiniz?
Savez-vous quelque chose sur Mlle Welles?
Korkunç değil mi? Bayan Welles'in canına kıyması için herhangi bir neden bilmiyor musunuz?
N'est-ce pas terrible? Vous ne sauriez pas pourquoi elle aurait pu se donner la mort?
Yeri gelmişken, Bayan Welles'in 19 : 30'da sahne alması gerektiğinden söz etmiştiniz.
Vous avez dit qu'elle devait arriver au Bowl à 19 h 30.
Jenifet Welles inanılamayacak yetenekte bir sanatçıydı.
Jenifer Welles avait un talent fou.
Sanırım Bayan Welles'i işitmişsinizdir. Elbette.
- Tu es au courant pour Mlle Welles.
Şu Jenifer Welles işi beni çok rahatsız ediyor.
Je suis très embêté pour Jenifer Welles.
Liz, Welles için çok üzgünüm.
Je suis désolé pour la petite Welles.
Senfoni kuruluna Jenifer Welles adına burs bağışı yapılmasını onaylamalarını istedim.
J'ai demandé au conseil d'approuver la création d'une bourse au nom de Jenifer Welles.
Görüyorsunuz ya, Bay Durkee, Bayan Welles... şey, aslında bizden biri değildi.
Voyez-vous, Mlle Welles n'était pas... Elle n'était pas vraiment des nôtres.
Kim? Welles mi?
La petite Welles?
Bu Jenifer Welles'inki.
- Celle de Jenifer Welles.
Şey, araban yok idiyse, Bayan Wellesa'in apartmanına nasıl geldin ve oyuna zamanında geri döndün.
- Sans voiture, comment auriez-vous été chez Mlle Welles en revenant à temps?
Arabayı dışarı çıkardın. Bayan Welles'in apartmanına sürdün, cinayeti işledin, arabayı yerine koydun, ve geri buraya yürüdün.
Vous sortez la voiture, allez jusque chez Mlle Welles, vous la tuez, remettez la voiture en place et revenez ici à pied.
Kuşkusuz, o yolu Mike'ın garajından Bayan Welles'in evine kadar katettin.
Et vous avez fait le trajet de chez Mike à chez Mlle Welles.
Görüyorsunuz, Jenifer Welles'i ben öldürmedim.
Voyez-vous, je n'ai pas tué Jenifer Welles.
Ha.. Biliyorum, katılmıyorsun, ama en azından ben üstlerimi ikna ettim... Jenifer Welles'in öldürüldüğüne...
Contrairement à vous, j'ai pu convaincre mes chefs que Jenifer Welles avait été assassinée.
Biliyorsun ki, bu olayda her uzman Jenifer Welles'in canına kıydığına inanıyor.
Tous les experts sont certains que Jenifer Welles s'est suicidée.
Hayır, ben, kocanızla Bayan Welles hakkında konuşuyordum.
Non, j'ai discuté avec votre mari, au sujet de Mlle Welles.
Bayan Welles'in öldürüldüğünü düşünüyoruz.
Mlle Welles aurait été assassinée.
Bayan Welles'in bir başka adamla ilişkisi olduğunu işittim ve ben de doğruca buraya geldim, çünkü belki sen bir şeyler işitmissindir diye düşündüm.
On m'a dit que Mlle Welles avait une liaison et je me suis dit que vous saviez peut-être quelque chose.
Aslında, onu Welles'in... düğü aynı gün dairesinden ayrılırken gördüm.
Je l'ai même vu s'en aller le jour où...
Şey, Bayan Welles'in öldürüldüğü gece, orada Audrey... ve o Bayan Welles'in bir arkadaşı ve bir komşusu... ve o smokinli bir adamı onun dairesini terkederken gördü.
La nuit où Mlle Welles a été tuée, Audrey, l'amie de Mlle Welles, a vu un homme en smoking quitter son appartement.
Jenifer Welles aynı zamanda güzel bir müzisyendi.
Jenifer Welles aussi était une musicienne brillante.
Benim adım Orson Welles.
Mon nom est Orson Welles.
Ben Anne Welles.
Je m'appelle Anne Welles.
Çok teşekkürler, Bayan Welles.
Merci beaucoup, Miss Welles.
Jenifer Welles'in çalacağı geceydi.
C'était le soir où Jenifer Welles devait jouer.