Yapılacak çok şey var перевод на французский
125 параллельный перевод
Ofisten şimdi geldim, yapılacak çok şey var.
J'ai été retenu au bureau. Il y a de quoi faire.
Yapılacak çok şey var ve vaktimiz kısıtlı.
Il y a tant à faire, et si peu de temps.
Hala yapılacak çok şey var. Önemli olan hayatta kalmak. Ne dediklerini duydun.
Mais si jamais on restait en vie, vous les avez entendus.
- Yapılacak çok şey var. - Acele et Şef!
Pourtant...
Hala yapılacak çok şey var.
Va faire bander ton bras.
Daha yapılacak çok şey var ama heyecanlılar.
Venise se réveille!
Ortalıkta yapılacak çok şey var.
Il y a beaucoup à faire ici.
Sabah olmadan yapılacak çok şey var, Sherman?
Nous avons encore du travail avant demain.
Yapılacak çok şey var.
Il y a beaucoup à faire.
Yapılacak çok şey var. Çok fazla şey.
Il y a tant de choses à faire.
Daha yapılacak çok şey var, Bay Wilson ama, diyebilirim ki ölüm şeklinizin seçimi belki de hayatınızın en önemli kararı olacaktır.
Il y a tant d'autres choses à faire mais si je puis dire... le choix de votre mort pourrait être la plus importante décision de votre vie.
Düğün için yapılacak çok şey var!
Je suis ton père, je t'adore.
Daha yapılacak çok şey var.
Il y a encore beaucoup à faire.
Ama geç oldu, yorgunum, ve yapılacak çok şey var.
Mais il est tard, je suis fatigué, et il me reste beaucoup à faire.
Yapılacak çok şey var.
Il y a tant à faire.
Yapılacak çok şey var ve biz gerçekten bütün bu harika reklamı, sönüp gitmeden, paraya çevirmeliyiz.
Il y a tant à faire. Il faut profiter de toute cette publicité.
Şehirde yapılacak çok şey var.
En ville aussi, ils travaillent dur.
Savaş yakında bitecek ve yapılacak çok şey var.
La guerre va bientôt se terminer, il va falloir plus d'énergie que jamais.
- Basınla yapılacak çok şey var.
On a payé cher tes frasques.
Turnuvada önce yapılacak çok şey var.
Il reste beaucoup de travail avant le championnat.
Sen ve ben ve belki diğerleri olduğu sürece yapılacak çok şey var. Tekrar başlayabiliriz.
Tant que nous sommes encore là, on peut encore tout recommencer.
- Burada yapılacak çok şey var.
Il y a tant de choses à arranger ici.
Yapılacak çok şey vardı. Eleman eksikliğimiz var...
C'est le cas, n'est-ce pas?
Yapılacak çok şey vardı. Eleman eksikliğimiz var...
Nous manquons de personnel...
Ama burada yapılacak çok şey var.
Mais il... Il reste beaucoup à faire.
Yapılacak çok şey var.
Nous avons du pain sur la planche.
# Yapılacak çok şey var
De la Terre
Yani yapılacak çok şey var.
C'est un tel travail.
San Down Körfezi'nde yapılacak çok şey var. Kürekler çekilecek, gemi yola çıkacak ve bunun sonu olmayacak.
A Sandowne Bay, les amateurs de sports nautiques seront contents...
Yapılacak çok şey var Ve hepsi de eğlenceli
Il y a fort à faire Et c'est très amusant
Gördüğün gibi, Joe, burada yapılacak çok şey var.
Comme vous voyez, il y a plein de choses à faire ici.
Hadi, yapılacak çok şey var.
Venez, il y a plein de choses à faire.
Yapılacak çok şey var.
Plein de choses à faire.
Pekâlâ... Yapılacak çok şey var ;
Bien j'ai beaucoup de travail.
Yapılacak çok şey var.
On aura de quoi faire!
Biraz okuma yazma bilseydin, yapılacak o kadar çok güzel şey var ki.
Ça te ferait du bien de lire et d'écrire un peu.
Yapılacak o kadar çok şey var ki.
Il y a tant à faire.
Yapılacak pek çok şey var ve sen iyi değilsin.
Il y a tant à faire, et tu n'es pas bien.
Yapılacak çok şey var.
Il est plus d'onze heures.
Yapılacak o kadar çok şey, faydalı olabileceğim o kadar çok ülke var ki.
Il y a tant de choses à faire, tant de pays auxquels je pourrais être utile.
Bugün yapılacak çok şey var.
Bon... la journée n'est pas finie!
- Yapılacak çok fazla şey var..
- On est débordés de travail.
Yapılacak çok şey var. Çalışmak da hoşuma gidiyor.
Mais j'aime travailler.
Yapılacak bir çok şey var. Ekonomi de o kadar kötü değil.
Il y a beaucoup à faire, l'économie ne va pas si mal.
Çok karışıklık var, bir o kadar da fırsat ve yapılacak şey.
Il y a beaucoup de désordre, beaucoup d'opportunités à saisir.
Burada yapılacak çok şey var.
Il y a de quoi faire ici.
Yapılacak çok şey var!
Non, il ne vaut mieux pas.
Burada çok fazla yapılacak şey var. Bak, bırakalım da babam burada ne varsa satsın.
On devrait tout laisser â papa.
Yapılacak öyle çok şey var ki insanlarla ilgilenmeyi unutursun.
Tellement à faire qu'on en oublie les gens.
Problem ise seninle yapılacak o kadar çok şey var ki, nereden başlayacağımı bilemiyorum.
Le problème, c'est que... dans ton cas, il y a trop de boulot.
Yapılacak çok şey var!
Il y a tant à faire!