Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → французский / [ Y ] / Yapıyor

Yapıyor перевод на французский

40,690 параллельный перевод
Şaka yapıyor değil mi?
Il plaisante?
Onu hapsedenler de, ikisinin buluşmaması için her şeyi yapıyor.
Les personnes qui le détiennent se sont assurées qu'ils ne soient pas en contact.
Ağzın iyi laf yapıyor gerçekten, Mike.
Ouais, tu es un fin opérateur Mike.
- Polisler yine ne yapıyor?
Que font les flics?
Ne... Ne yapıyor...
Qu'est-ce que tu...
Penguen'in partisini yapıyor olmamız zaten yeterince kötü.
Comme si ça ne suffisait pas qu'on organise la fête de Pingouin.
- Hayır. Ek iş yapıyor.
Il est dans le business.
Ama gizlemek için o kadar uğraştığın keder var ya seni o kadar çekici yapıyor ki.
Mais ce chagrin que tu essaies de cacher à tout prix, ça te donne ce magnifique éclat.
Bu da tüm mesafeyi, 11 kilometre falan mı yapıyor?
Ce qui doit fait, quoi, 11 kms?
Ne yapıyor peki?
Elle détruit son ancienne poupée,
Dan, Wobble'dakilerle birlikte hangi moderatörün iki videoyu da izlediğini görmek için adres takibi yapıyor.
Merci. A travaillé avec Dan wobble sur l'impact Qu'est-ce que Musharraf a tiré toutes les vidéos.
Adam her şeyin hesabını kitabını yapıyor.
Ce type est trop méticuleux.
Sence saldırgan mesleki hata davalarının biri yüzünden mi bunları yapıyor?
Le tireur était énervé par l'une de ces fautes professionnelles?
- Evet. Yalnızca istediğimi yapıyor olsaydım, şu an böyle yapardım.
Car si je faisais seulement ce que j'ai envie, alors je ferais ça.
Çok korkunç planlar yapıyor olmalılar.
Ils doivent discuter d'un plan diabolique et terrible.
Şaka yapıyor olmalısın.
C'est une blague?
Bu beni kötü bir anne mi yapıyor?
Est-ce que ça fait de moi une mauvaise mère?
Hepiniz benim ailemsiniz demek isterdim ama bu kelime çok çirkin çağrışımlar yapıyor.
Je voudrais dire que vous êtes tous ma famille, mais ce mot a de très laides connotations.
Ne yapıyor bunlar?
Qu'est-ce qu'ils font?
Aktör olmak isteyen sporcuların hepsinin menajerliğini yapıyor. O da burada.
Il représente tous ces athlètes voulant devenir acteurs.
Ne zaman görsem deli dana gibi hareketler yapıyor.
Il est tout le temps à la télé en train de faire le dingue.
Caitlyn Jenner, zengin beyazların, insanlık doğduğundan beri yaptığını yapıyor. Yani canı ne isterse onu yapıyor.
Caitlyn Jenner fait juste ce que font les Blancs riches depuis toujours, c'est-à-dire ce qu'il veut.
Baksana Tommy Rendon neler yapıyor?
Comment va ce cher Tommy Rendon?
Bugünlerde yeterinde seks yapıyor musun?
Côté sexe, ça marche vraiment fort pour toi en ce moment?
Sıradan hayatını yapıyor. O haftanın salısına kadar her gün böyle. Bean bara seni görmeye gelmediği güne kadar yani.
Il avait une routine normale tout les jours jusqu'au mardi de cette semaine, le même jour où il ne s'est pas montré pour te parler au Beans.
Bunu yapıyor olman harika.
C'est super que tu fasses ça.
Fernando kaça yapıyor saçları?
C'est quoi les prix de Fernando?
Ne yapıyor?
Elle quoi fait?
- Ne yapıyor?
- Elle quoi fait?
# Ona yemek yapıyor Elinden ne gelirse #
Elle lui fait à manger Elle fait ce qu'elle peut
Kongre liderleri derhal harekete geçilmesini istiyor. Başkan Gaviria ulusal polisle acil durum toplantısı yapıyor.
Le Congrès réclame une action immédiate, et le président a appelé à une réunion d'urgence avec la Police nationale.
Röportaj yapıyor olmam lazım. O kadar çabuk ayrılamam.
Je suis censée vous interviewer, je peux pas partir aussi vite.
Ne yapıyorsa... Oğlum ne yapıyorsa bu aile için yapıyor.
Où que soit mon fils et quoi qu'il fasse, il le fait pour cette famille.
Ve iyi yapıyor.
Et il l'a bien passé.
Mojito yapıyor!
- Ça fait des mojitos.
En büyüğüm Minnesota'da avukatlık yapıyor.
Mon aîné, il est avocat dans le Minnesota.
Annemiz elinden geleni yapıyor!
Maman fait de son mieux.
Merhaba Tressa, hâlâ Sam Fox'ın temsilciliğini yapıyor musun?
Tu représentes toujours Sam Fox?
Veya numara yapıyor.
À ce qu'elle dit.
Bunu bilerek yapıyor.
Elle fait exprès.
Söylüyorum size, Ferrous Şirketi yapıyor.
Je vous le dis, c'est Ferrous Corp.
Ne yapıyor sizce?
Et qu'est-ce qu'il fait?
Schmidt ne yapıyor? Düğmelere bakmıyor bile.
Oh, il ne regarde même pas les boutons. Hé, qu'est-ce qui se passe?
Psikotropik bitkilerden yapılıyor.
C'est un mélange de plantes psychotropes. Je pensais qu'elle serait un grand succès.
Mastürbasyon falan yapıyor galiba.
Il a dû partir se branler ou un truc comme ça.
Ama o Ağustos'un son haftası yapılıyor.
Mais cette convention s'est déroulée la dernière semaine en Août.
Aslında kuşbaşından yapılmıyor biliyorsun değil mi?
T'es au courant que ça reste de la viande?
Ne yapıyor?
- Comment va-t-elle?
Bu temel beton ve çelik yapı sadece bir tahtayı kaplıyor.
Ça tient sur un tableau... juste du béton et de l'acier.
Yavaşça içeri giriyorlar, polen bacaklarına yapışıyor ve gittikleri sonraki çiçekte bırakılıyor.
Elles se glissent à l'intérieur, le pollen se colle à leurs pattes et il se dépose sur la fleur suivante.
O adam çocuklarımı yem yapıp ailemi Los Pepes'in önüne atmak istiyor ve siz, kendinizi ilkeli olarak tanıtıyor ama hiçbir şey yapmıyorsunuz.
Il veut les mettre à la merci des Pepes, utiliser mes enfants comme appâts, et vous, le soi-disant homme de principes, vous ne faites rien.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]