Yaslanıyorsun перевод на французский
180 параллельный перевод
- Elime yaslanıyorsun.
Ma main. - je regrette.
O fazla kaçırınca üstüme atlar. Ve sen, Jeff, geriye yaslanıyorsun.
David se penche en avant, et vous, en arrière.
Üzerine yaslanıyorsun arkadaşım.
Il est dans la boîte.
Yaşlanıyorsun Albay.
Vous vieillissez.
Gittikçe yaşlanıyorsun.
Tu prends de l'âge.
Öyle mi? Yaşlanıyorsun herhalde.
Toi, tu vieillis.
Yaşlanıyorsun.
Tu vieillis.
Yaşlanıyorsun, Ben.
Tu vieillis, Ben.
Artık yaşlanıyorsun ve.... kadınlar ve adamlar arasındaki durumları anlamıyorsun.
Avec l'âge, vous ne comprenez plus rien aux affaires de délicatesse entre hommes et femmes.
Yaşlanıyorsun Gray.
Vous ne rajeunissez pas.
- Bence yaşlanıyorsun.
- Tu deviens pantouflard.
- Çabuk yaşlanıyorsun, o kadar.
- Tu vieillis!
Çabuk yaşlanıyorsun, o kadar.
Tu vieillis vite, voilà tout.
Sanırım yaşlanıyorsun.
Tu dois vieillir.
- Yaşlanıyorsun hayatım...
Tu vieillis.
- Sende gittikçe yaşlanıyorsun
- Toi, tu te ramollis.
Seni leş yiyen! Gitgide yaşlanıp, moruklaşıyorsun. Korkaklaştın!
Tu te fais vieux, et tu as peur.
Belki de yaşlanıyorsun.
Tu vieillis, peut-être.
- Yaşlanıyorsun.
Tu vieillis.
Gençken iyi hoş ama yaşlanıyorsun artık, yaş 30'a dayandı boksör.
Ça va un temps, mais seulement, maintenant t'approches de la trentaine.
Arkama yaslanıp kendi mezarının kazılmasını izleyeceğimi mi sanıyorsun?
Je ne vous laisserai pas creuser votre tombe.
- Yaşlanıyorsun.
- Tu vieillis.
Yaşlanıyorsun, arkadaşım.
Tu ne rajeunis pas.
Yaşlanıyorsun artık.
C'est parce que tu vieillis.
Yaşlanıyorsun artık.
Vous êtes âgé.
Sevgili küçük Tomas'ım, yaşlanıyorsun.
Thomas, vous vieillissez.
Gittikçe yaşlanıyorsun.
Salut à tous. Vous ne rajeunissez pas.
Yaşlanıyorsun dostum.
Tu te fais vieux, l'ami.
Sen yaşlanıyorsun, ben şişmanlıyorum ve saçlarımız beyazlıyor.
- Nom de Dieu, Dicky! Tu deviens vieux, gris et moi je grossis.
Yaşlanıyorsun.
Vous vieillissez.
Kanımca sen yaşlanıyorsun.
À mon avis, tu te fais vieux.
Yaşlanıyorsun.
Tu te fais vieux.
Yaşlanıyorsun, Marello.
Tu te fais vieux, Marello.
- Yaşlanıyorsun, ha?
- Tu vieillis, hein?
Neden Harry'nin mobilyasına yaslanıyorsun?
T'appuie pas sur les meubles d'Harry.
Yaşlanıyorsun.
Tu te fais trop vieux.
Neden sadece arkana yaslanıp keyfini çıkarmıyorsun?
Allez, allonge-toi et contente-toi d'être inférieure.
Yaşlanıyorsun.
- Jack, tu te fais vieux.
Geriye yaslanırdı. Anlıyorsun ya, aynı...
Il prenait ses distances...
Yani sen yaşlanıyorsun diye her şeyin durduğunu mu... düşünüyorsun?
Tu penses que tout s'arrête parce que tu vieillis?
Neden arkana yaslanıp detayların keyfini çıkartmıyorsun?
Détends-toi, et savoure les détails de la vie!
- Yaşlanıyorsun, ha Lilica?
Tu te fais vieille, Lilica.
Yaşlanıyorsun. Erkeğin yok ve erkek gibi davranmaya çalışıyorsun. "
Vous êtes une vieille fille, alors vous agissez comme un homme. "
Torquil, yaşlanıyorsun.
Torquil, tu te fais vieux.
Yaşlanıyorsun, kahrolası.
Tu te fais vieux.
Yaşlanıyorsun.
Tu dois te faire vieux.
Yaşlanıyorsun Luscontini. İlk bakışta tanımıyorsun artık.
Tu vieillis Luscantini C'est plus physionimiste
Yaşlanıyorsun, baba.
Tu vieillis, Papa.
Sen yaşlanıyorsun.
C'est toi qui vieillis.
Galiba sen yaşlanıyorsun.
Ou peut-être que tu vieillis. Ça y est.
Yaşlanıyorsun, George?
On se fait vieux?