Yazdır перевод на французский
1,278 параллельный перевод
Mahkemeye gidip yeniden yazdırırım.
T'inquiete, je retournerai au tribunal.
Evet! ve Baykuşlar skor tabelasına sayı yazdırıyor.
Un jeu tout risque suicidaire et les Owls sont en tete.
Ross'u arayıp yarın ki listeye adını yazdır lütfen.
Alors, appelle Ross, tu es sur la liste.
Bugün burada iyi bir dalga yakalarsan, adını sörf haritasına yazdırırsın. Megan kırık tahtasıyla plaja dönünce... Lynette MacKenzie denizde tek başına kaldı.
Lynette MacKenzie se retrouve seule à l'eau, maintenant que Megan est au bord avec une planche cassée.
Hayır, başkasına yazdırdım. Şu Spice Girls kitabını yazan herife.
J'ai pris un nègre, celui des Spice Girls.
Buradan kazandığını parayla onu anaokuluna yazdıramıyorum. Evet, nasıldır bilirim. Benim de kızım var.
Je sais ce que c'est, j'ai un enfant aussi,
Yazdırıyor.
J'imprime.
Ve şimdi bana on bin yıllık hayali tarikatlar hakkında uydurma makaleler yazdırıyorlar.
Je dois pondre un article bidon sur un culte de la reproduction préhistorique.
- Gerekirse spesiyal tahtasına bunu 50 kez yazdırırım.
- Au boulot? Je te le fais copier cinquante fois sur le tableau des menus.
Dışarı yeni çıktın. Kendini başka türlü tanıtmak için mesajları başkasına yazdırıyordun.
On écrit les e-mails à votre place et vous mentez sur vous-même.
Kendinize sosisli sandviç söyleyin yüzün, eğlenin ve hepsini hesabıma yazdırın.
Commandez des hot-dogs et amusez-vous dans l'eau. Mettez ça sur mon compte. Amusez-vous bien.
Bir sonraki savaşa adını yazdırıyorum.
Je te ré-inscris pour un concours.
Bunu mezar taşına yazdırırım.
- Je graverai ça sur ta tombe. - Si ça te chante.
- Ben oraya "Bitir işini" yazdırırdım.
- Je pourrais mettre "la salope".
O acılar bana bu şarkıları yazdırıyor.
C'est ce qui m'a poussé dans cette voie.
Tamam, yazdır.
Dicte.
Cuvee'nin ne yapacağını biliyorsun. Marshall'a programı tekrar yazdırıp, Echelon'a bağlanacak.
Cuvée va forcer Marshall à recréer le programme d'accès à Echelon.
Söylediğin şey doğruysa Robert Lindsey iki yıldır Sydney'nin nerede olduğunu öğrenmek için beynine hasar verecek bir ameliyat yaptıracaksa niye Beyaz Saray'a gidecek raporu bana yazdırsın?
Si ce que tu dis est vrai, à savoir que pour découvrir ce qui est arrivé à Sydney, Lindsey lui fera subir une opération qui provoquera sa mort cérébrale, pourquoi me fait-il rédiger un rapport?
Sadece bizi davetli listesine yazdır.
Inscrivez-nous sur la liste.
Ray Junior'ı özel okula yazdırırdım.
Je mettrais Ray Junior dans le privé.
İnandırıcı olsun diye yazdım.
C'est pour faire semblant!
Bayan Simone bugün yeni filmi "Eternity Forever" için çalışmaya başlayacak. 9 yıl önce hikayeyi yazdığımdan beri bu projenin kalbimde özel bir yeri vardır.
Melle Simone commence aujourd'hui la production de son nouveau film- - "Eternité pour Toujours." C'est un projet qui me tenait à cœur depuis l'époque où je l'ai écrit, il y a neuf ans.
Banka dolandırıcılığının kitabını yazdın.
Vous êtes un expert de la fraude.
Pop şarkıları yazdım. Televizyon yapımcısı oldum. Radyo dalgalarını kafa karıştırıcı aptal eğlencelerle kirletmekten sorumluyum.
J'ai écrit des chansons populaires, j'ai produit des émissions de TV, je suis responsable de la pollution des ondes par... mes émissions puériles et abrutissantes.
Yazdığına göre, düşman normal uzaydan uzaklaştırılmış ve sonsuz karanlığın bulunduğu bir yere gönderilmişler.
Ils indiquent que l'ennemi a été chassé de l'espace normal,... vers un lieu de nuit éternelle.
Plakayı yazdın mı? Trafik merkezden destek çağır.
Appelle la circulation et demande de l'aide.
Jose Maria Eca de Queiroz'un 1875'te yazdığı romandan uyarlanmıştır
D'aprés le roman de José María Eça de Queiroz écrit en 1 8 75
Hayır, sen yazdın.
Non.
- Hayır babamla ilgili yazdım.
- Non, pour mon pére.
- Ne reçete yazdı? - Sabır.
- Elle t'a prescrit quoi?
Onu köşeye sıkıştırıp, müstehcen sözler söyleyerek bağırdılar... ve dolabını tamponla doldurdular... ve dolabın kapısına "Bunu tak" yazdılar.
Bon, elles l'ont coincé et lui ont crié des obscénités... puis elles ont rempli son casier de tampons avec l'inscription "Bouche-le" sur la porte.
Johnny hakkında bazı haberler yazdı... ama belki daha iyi bir şeyler yapmaya başlamıştır.
Elle a écrit des articles sur Johnny, mais elle est peut-être passée à autre chose.
- Sen mi yazdın? - Hayır.
- C'est toi?
Ray ve Debra'nın buzdolabına bir şey mi yazdın? - Hayır.
- Tu as écrit sur leur frigo?
- Ne yazdığını gören oldu mu?
Ca commençait avec un R
Sayılır. Elliot ve Turk bir makale yazdı, sonra benim babam da birden gelmeye karar verdi.
Elliot et Turk ont fait un exposé et mon père a aussi voulu venir.
Yazdığım hiçbir şey başkana yakışır değil.
Je n'arrive pas à trouver le ton.
Sanırım, Özel Şubeden Keith Burns, patlama bölgesinin her tarafında "Derry'de üretildi" yazdığını söylemiş.
D'après Keith Burns, des Services Spéciaux, c'était une explosion "Made in Derry".
Tamam, bak, kim baloncuk harflerde "Sarah harikadır" yazdı?
Qui a écrit "Sarah, elle assure" en forme de bulle?
Hayır, şiiri onuncu sınıftayken yazdı, sonra Yale'e gitti.
Lis-le encore. Non! Tu ne l'apprécies pas.
- Yani bunu profesörün yazdığını ve 600 yıllık olduğunu mu söylüyorsun? - Hayır, öyle söylemiyorum.
Le verre appartient au professeur mais date de 600 ans?
Ne zaman istersen yazdıklarını okumaya hazırım.
J'aimerais beaucoup lire ce que tu écris, quand tu voudras.
Bu onu korkutmaya yönelik bir saldırı olabilir. Nedeni de bazı konularda yazdığı makaleler.
Une attaque comme celle-ci est une tentative pour la museler suite à la publication de certains de ses articles.
Hayır bu yazdığım en kötü yazı. Korkunç oldu.
Non, c'est atroce.
Maaşınız azdır. Çalışma saatleri acımasızdır, ama yazdıklarınızın kimin tarafından okunduğunu bilmek önemlidir.
On est mal payés, les horaires sont infernaux, mais ce qu'on écrit est lu par ceux qui comptent :
- Sana cevap yazdı mı? - Hayır.
- Il t'a répondu?
O psikopat cüce başımda iki yıldır yazdığım senaryoyu bitirmemi bekliyor.
Cette naine tarée me saoule pour que je finisse ce scénar que j'ai commencé y a deux ans.
bunlar benim konuşmalarım olurdu sanırım hayır, ama yazdığımda kelimeler arasında bir ahenk kurmaya çalışıyorum kelimeleri birleştirmeye ve bir ritm, bir ahenk kurmaya çalışıyorum daha çok da üretebilirim sadece halka konuşarak kaç hikaye anlattığımı sadece tanrı bilir..
Je pense que ce serait mes discours. Vous n'écrivez pas de poésie. Non mais parfois quand, j'écris j'aime que les mots s'harmonisent.
Sadece Kırmızı iç çamaşırı giydiğini yazdığın yere kadar.
T'as lu mon agenda?
Hayır, hayır, hayır! İsmini yazdığın için Sıfır virgül beş alacaksın
Tu auras zéro virgule cinq, pour avoir su écrire ton nom.
Hikayeyi yazdık. Bir hafta önceden hazır ettik.
On a terminé le topo une semaine à l'avance.