Yeşil перевод на французский
8,829 параллельный перевод
- Seni böyleyken gösteremem. Kocaman yeşil bir penissin.
Je ne peux pas me montrer à tes côtés habiller comme un...
Yeşil sosise de benzememen lazım tabii.
Qu'il ressemble à Géant Vert.
Miranşah'a giren yeşil bir mercedes var.
On a une Mercedes verte qui entre dans Miranshah.
Kurabiyeyi, yeşil rengi ve saç örgüsünü sever misin?
Tu aimes les cookies, le vert et les tresses?
Yeşil renk çevrede olduğunu gösterir.
Le vert signifie qu'il est dans les parages.
Tıpkı yeşil başlıklı arkadaşın gibi.
Tout comme ton ami à la capuche verte...
Ama yeşil başlık olmadan.
Sans capuche.
Şu yeşil biçimsiz şeyleri benim dekorasyonumun üzerine koymakta ısrar ediyor.
Ils insiste pour mettre cette pâte verte et gluante sur ma déco.
Yeşil yeşil.
- Wow. - Doux, doux vert.
İlk mesaj yeşil iplerdi değil mi?
Le premier message était dans les fils verts.
Deniz komandoları, yeşil bereliler, kara komandoları.
Marins de la Navy, bérets verts, rangers de l'armée.
Yeşil gözlü, sarı dişli, sivri kulaklıydılar.
Yeux verts, dents jaunes, oreilles pointues.
Işık yeşil oldu.
Le feu était vert.
Berbat yeşil sisle dolu bir açıklığa doğru çekiliyordum.
Poussé vers une ouverture pleine de brume verte.
Yeşil kapüşonlu bir siyah ceket, yeşil bir omuz çantalı.
une veste noir avec un capuchon gris, une sacoche verte.
Bu da şuradaki yeşil dalga.
C'est... la vague verte ici.
Yeşil ve kırmızı dalgaların nasıl aynı kaldıklarını görüyorsun?
Tu vois comment les vagues restent distinctes?
Evet. "Zarif kadın," "Yeşil orman."
Oui, "Dame Élégante", "Forêt Verte".
Yani özel efektler ve üstüne yeşil perde kullanmam lazım.
Ce qui veut dire effets spéciaux, ce qui veut dire écran vert.
Tam buradan, yeşil perde çekimiyle senin gülmene atlayacağız.
Alors là on va passer à un plan de toi qui rit aussi.
Hâlâ tavada pişirilen yeşil çaydan var mı?
Avez-vous toujours de ce thé vert fumé?
Biri mavi diğeri yeşil.
L'un était bleu et l'autre était vert.
Sağ gözü yeşil.
Son oeil droit était vert.
Bir gözü yeşil, diğeri mavi olan.
un oeil vert, l'autre bleu.
Yeşil gözlerden çok yeşil içkilere düşkün olduğunu söyledi. Artık ne demekse.
Elle a dit qu'elle était plus dans les boissons verte que dans les yeux verts.
Belki de bizim aradığımız yeşil gözlü bir striptizcidir.
Peut-être qu'elle cherchait un strip-teaseur au yeux verts?
- Yeşil üzüm alır mıydınız?
Raisin blanc? Voulez-vous...
Ağzınıza yeşil üzüm uzatmamı ister misiniz?
Voulez-vous un raisin enfoncé dans... amené à votre bouche? placé dans votre bouche?
Bu yeşil yastığı hep bacağımın arasında ikinci bir kişiymiş gibi kullanırım.
Cet oreiller vert juste-là, je l'utilise toujours entre mes jambes
- Turuncu, mor, taba, pembe, mavi, mavi, yeşil. - 870!
Orange, violet, marron, rose, bleu, bleu, vert. - 870!
Yeşil, mor, mor, pembe.
Vert, violet, violet, rose.
Yeşil, başla demek.
Le vert annonce le départ.
Hey, yeşil sos yumurtalar için.
La sauce verte, c'est pour les oeufs.
Yanı ahşap ve yeşil renkli olanına.
La verte, avec du bois sur les côtés.
Belki Helen vardı sonuçta yeşil bir başparmak.
Peut-être qu'Helen avait la main verte après tout.
Ben bahçede oynuyordum. Açık yeşil bir takım giymişti.
Je suis devant la maison, il a un costume vert clair...
Parlak bir yeşil.
Enfin, vert rayonnant.
Memur Dur Kalk, yollara dönmen için yeşil ışık yaktı. İşte bu!
Ouais, je préfère ça!
- O büyük, yeşil şeyi mi diyorsun?
Tu veux dire ce gros truc vert?
Yeşil Berelileri bilirim ama sen harbi manyaksın.
Je connais les bérets verts... mais tu es fou.
Bu güzel, yeşil gözlü Josh'la takılmışsın.
Tu l'as fait avec ce magnifique Josh aux yeux verts.
Güç kullanmak için yeşil ışıkları var ve bunun için bir mazeret arıyorlar.
Ils ont une lumière verte pour faire usage de la force, et ils cherchent une justification!
Evet, yeşil olması gerekiyordu ama...
Je dirais ça. Il est supposé être vert, mais...
Yeşil mi olacak?
Donc, vert?
Evet, yeşil.
Oui... vert.
Görünüşe göre tüm yeşil modeller satılmış.
On est en rupture de stock pour le modèle vert.
Ağaç, hem yeşil hem de pembe.
Le sapin est vert et rose!
Yeşil bir iplik buldum.
J'ai trouvé des fibres vertes.
Kurban yeşil birşey giymiyordu.
La victime ne portait rien de vert.
Evet, belki de katil kurbanı yeşil bir battaniyeye sarmıştır.
Le tueur l'a peut-être enroulé dans une couverture verte.
Evet tuhaf. Aynı şekilde Greg'in Turelli'nin mezarında bulduğu yeşil iplikte tuhaf.
Tout comme le tissu vert que Greg a trouvé dans la tombe de Turelli.