Yucatán перевод на французский
44 параллельный перевод
Boşanmanız Yucatán'da olmuş. Posta yoluyla.
Voyez-vous, vous avez divorcé au Yucatan, par courrier.
Üç yıl önce, Yucatán'da yapılan boşanmalar yasal olarak geçersiz kabul edildi.
Il y a trois ans, les divorces au Yucatan ont été jugés illégaux.
Yucatán'da boşanmamın geçersiz olduğunu biliyordum... o yüzden Joe Simpson'dan Reno'da bir daha boşandım.
Comme mon divorce au Yucatan n'était pas valable, j'ai obtenu un second divorce de Joe Simpson à Reno.
Kızılderililer çok farklı insanlardır.
- Ils sont allés jusqu'au Yucatán. - Ça peut être des Apaches.
Yucatán'a çıkarız.
Au Yucatan.
Yucatán'dan bir şey kaçırıyordu Tom'a göre tam yarım milyon değerinde bir şey.
C'était quelque chose du Yucatan. Une saloperie de 500 000 $, selon Tom.
Su altından Yucatán'a kaçmamdan mı korkuyorsun?
Peur que je fasse du sous-l'eau jusqu'au Yucatan?
Bir haftalığına Yucatán'a tatile gidiyorum.
Je passe une semaine dans le Yucatan.
Ben Yucatán'danım.
Je viens du Yucatán.
Meksika'daki Yucatan yarımadasını çevreleyen sular yelken balıkları için bereketli bir avlanma bölgesidir.
Les eaux de la péninsule du Yucatán, au Mexique, regorgent d'espadons voiliers.
Güzel düşünce ama bu polen, sadece Yucatán Peninsula'nın ovalarında yetişiyor.
mais ce pollen vient d'une calebasse 220 ) } qui pousse uniquement dans les basses terres du Yucatan.
Yani şanslısınız. Bunu kim yolladıysa katiliniz de o. Son birkaç günde Yucatán'da bulunmadıysa hâlâ üzerinde polen bulunması pek de olası değil.
Celui qui les a envoyées doit être le tueur. dernièrement.
Son birkaç günde Yucatán ovalarından New York bölgesine kaç tane Mayalı uçmuş olabilir ki?
Combien de Mayas des basses terres ont atterri à New-York - ces jours-ci?
Meksika, Yukatan.
Au Mexique. Dans le Yucatán.
Evet. Meleagris ocellata sadece Yucatán Yarımadası'nda yaşar.
- La dinde ocellée, qu'on ne trouve qu'au Yucatan.
Joe, Yucatán örümcek maymununa benziyorsun.
Joe, tu ressembles à un singe araignée du Yucatan.
Lezbiyen olduğundan emin değilsin ve ben de Yucatan'a gidecek olan uçağıma geç kaldım.
Tu n'es pas sûre d'être lesbienne. Et je suis en retard pour mon vol vers le Yucatán.
Yucatan'da balıkçılık yapan bir kuzeni varmış.
Il a un cousin au Yucatan, un pêcheur.
Yani Yucatan'a gidip arabayı satacağız... kendimize dalgıç kıyafetleri alacağız... ve hop diye Cortes'in servetine konacağız.
Alors, on roule jusqu'au Yucatan, on vend la bagnole, avec le fric on s'achète tout le matériel de plongée, et c'est parti, on ramassera le trésor de Cortés à la pelle.
Ama olsun, Yucatan'ı bir düşünsene!
Y en a assez pour nous tous. Yucatan!
Yucatan sahili açıklarındaki özel yataktan. Onları uçakla getirttim.
Je les ai fait venir du Yucatan.
Yucatan'daki büyük Maya şehirleri gibi değil. Chichen ltza.
Ça ne vaut pas les cités mayas du Yucatàn, Chichén ltzà...
- Taştan yapılmış.
- Il est en pierre du Yucatan.
- Tamam, giy şunu. Bana Moi ve Yucatan operasyonunda hükümetten maaş bağlandığında nasıl paramı kestiğini hatırlıyor musun?
Tu te souviens quand il m'a envoyée aux frais de l'Etat à Maui et dans le Yucatàn?
Senin Yucatan yarımadasında neler yaptığını çok iyi biliyorum.
J'ai vu ce que tu faisais, au Yucatàn!
Sirkte çalışırken Yucatan'ı dolaştım.
J'ai traversé le Yucatan avec un cirque.
Yucatan Peninsula'da... Cancun'un yakınında, efsanevi Cibola kentinin olduğu yeri... Gösteren bir haritadır.
C'est une carte qui prétend montrer... l'endroit des sept villes de Cibola, près de Cancun... sur la péninsule du Yucatan.
Yucatan, Meksika Ansel Adams'ı değil, Briggs.
Pas Ansel Adams, Briggs.
Yucatan seyrinizle ilgili yazılarınızı okuduk.
Nous avons lu vos travaux d'expédition à Yucatan.
Burası Yucatan'a bin fark atar.
Ça bat largement tout ce qu'on a vu à Yucatan jusqu'ici.
Peki ya Yucatán, Palenque, Kerala?
Et le Yucatán, Palenque, Kerala?
İlki, Yukatan Körfezi'ni vuran Emily Kasırgası'ydı.
D'abord, Emily s'abattit sur le Yucatan.
Meksika'nın Yucatan Yarımadası'nda nehir, göl ya da akarsu yoktur. Mayalar su ihtiyaçlarını obruklardan mağaraların su basmış girişlerinden karşılamışlardır.
La péninsule du Yucatan étant dépourvue de rivières, de lacs et de ruisseaux, les Mayas dépendaient des cenotes, les entrées inondées des grottes remplies d'eau.
Bu sular olmasaydı, Yucatan'ın ormanları böyle verimli yetişemezdi.
Sans cette eau, la forêt de Yucatan ne serait pas aussi luxuriante.
Bugüne dek Yucatan'daki yeraltı suyu galerilerinin 550 kilometreden fazlasının haritası çıkarılabildi.
Jusqu'à maintenant, plus de 550 kilomètres de couloirs sous-marins ont été cartographiés dans le Yucatan.
Burada, Meksika'nın Yucatan Peninsula bölgesinde okyanustan uzakta orman, kesintisiz yüzlerce kilometre uzanıyor. Ancak arada bir buna benzer garip kaya yığınlarına denk geliyorsunuz.
Au coeur de l'océan, ici dans la péninsule du "Yucatan" au Mexique, la jungle s'étend sur des centaines de miles, mais de temps en temps vous tomberez sur un étrange monticule de pierres comme ça.
Ya da Meksika'daki hamile kadınlar için Panço dikiyordur?
Ou tresser des ponchos pour les femmes enceintes dans le Yucatan?
Kerry ve Vivante, Yucatân'a gitmek için bir uçağa binmişler düşündüm de, burada hiçbir şey yapmadan oturacağımıza onlarla takılabiliriz.
Kerry et Vivante s'envolent au Yucatan. On peut les retrouver au lieu de voguer sans rien faire.
Ya Bahamalarda bir define avı. Ya da Kerry ve Vivante'yle Yucatân'da bir ay.
Une chasse au trésor aux Bahamas, ou un mois avec Kerry et Vivante dans le Yucatan?
Yucaten Ormanı standartlarına göre, Dişi Yakut Boğazlı Sinekkuşu basit ve sade görünüşlü bir dişidir.
Selon les critères en vigueur dans le Yucatan, la femelle du colibri à gorge rouge est tout à fait ordinaire.
Yucatan'a uğrarsanız bana haber verin.
Si jamais vous vous retrouvez un jour dans le Yucatan, faites-moi signe.
Yoksa Yucatan'ı yok eden meteor gibi büyük bir iz mi bırakacak?
Ou laissera-t-il un cratère de la même taille que celui qui a détruit le Yucatan?
Adams Morgan Caddesi'nde yeni açılan Meksika restoranı bulunuyor.
Il y a un Yucatan qui vient d'ouvrir à Adams Morgan.
Öğrendiğime göre birkaç yüzyıl Dünya'da sürüklendikten sonra Yucatan'da gömülü kaldığını duydum.
Maintenant j'ai appris qu'il était enterré dans le Yucatan après avoir été traîné autour du monde pendant des siècles.