Yâd перевод на французский
94 параллельный перевод
Ama o günleri bana yâd ettirmemelisin yoksa yine sana aşık oluveririm.
Mais je ne veux pas retomber amoureuse de toi, ce serait mal.
E tabii ringde gözünün kanamasından dolayı ringden men edilmeni yâd etmek kızın pek hoşuna gitmemiştir.
Elle n'aime pas se rappeler ta blessure à l'oeil.
Oturup, anıları yâd etmek için güzel bir yer ama senin daha o anıları yaratman lazım...
C'est un lieu idéal pour s'asseoir et se souvenir, mais il vous reste encore à construire vos souvenirs.
# Narayama Festivali şarkısında # Geçen yıl vefat eden birini yâd ediyorlar
La Fête de Narayama... comme le dit la ballade... rappelle le passage du temps
Eski günleri yâd edelim. Yıllardır seni görmedim!
On a tant de choses à se dire, ça fait des années...
Bugün burada çok sevgili dostlarımız John ve Mary Ashby'yi ve oğulları Antony'yi yâd etmek için toplanmış bulunuyoruz.
Cet office est prononcé à la mémoire de nos chers amis, John et Mary Ashby, et de leur fils Antony.
Tanrım, bana pahalıya mal oldu eski günlerini yâd etmek istiyormuş.
Je sais, moi, combien il m'a coûté. Ce sont pas des dents authentiques, comme avant.
Eski günleri yâd etmeye gidiyoruz.
On va se rappeler tous les bons moments. - C'est ce qu'on va faire.
Oraya gidin de bir daha görmeyeceğiniz o güzel günleri yâd edin.
Vas-y et rappelle-toi tous les bons moments que tu ne vivras jamais.
Gözler, günler, yıldızlar tek bir ağır nefeste yâd edilenler için parlıyorlar.
Les yeux, le jour, les étoiles brillent et nous rappellent tous ces souvenirs... - En un... - En un seul souffle.
- Açık saçık film izleyip eski güzel günlerini yâd ediyorlardır.
- lls matent des films pornos et parlent du bon vieux temps.
Haydi tatlım. Arka bahçedeki günlerimizi yâd ederiz.
Allez, chérie, ce sera comme avant, dans le jardin.
Sevişmek istediğinde erkeklerle eskileri yâd edersin.
Si on veut du sexe, on... raconte ses vieilles histoires aux copains.
Güzel günleri yâd edeceğim.
- pour me détendre.
Yoksa yakında sokaklara düşüp eskiden çalıştığım oteli yâd edeceğim. Bunu istemezsin, değil mi?
Je sais que tu es submergé, mais j'ai besoin de serviettes et de linge, ou alors je vais m'allonger sur le trottoir en parlant de mon ancienne auberge et tu ne voudrais pas que j'en arrive là, si?
Eski bir cafede takılmak, geçmişi yâd etmek, Haley'nin arkadan dinlemesi?
Traîner dans un vieux café, se lamenter sur le passé, Haley écoutant par derrière?
Keith le birlikte aşşağıda geçmişi yâd ediyor.
Elle est en bas avec Keith, entrain de parler du passé.
Onu da yâd etmemizi istedi.
Il te transmet ses amitiés.
Çektiği ızdıraba şahit olmasam da bugün, onun ölümünü yâd ediyorum. Ölmesine ben mi izin verdim?
Aujourd'hui, je me souviens de son agonie, même si je n'y ai pas assisté.
Michael eski aşkıyla eski günleri yâd etti.
Alors, Michael tomba sur sa petite amie d'autrefois.
Sonra? Kocandan seninle buluşmasını mı istedin? Eski günleri yâd edelim mi dedin?
Et vous avez demandé à votre mari de vous rencontrer, pour parler du bon vieux temps?
Dur sakın söyleme Eski zamanlarımı yâd ediyorsunuz?
N'essaie pas de prendre ce qui n'est pas à toi. Tu perds ton temps.
Meşrubat kâsesinin yanında durup kötü dans seyretmek çok da yâd edeceğim bir anı değil.
Passer ma soirée à regarder les autres danser, - je risque pas de regretter ça.
Evet. Her yıl, bu gün sen de aynısını yapmalı bir çift kirazı başında taşımalı ve annenin hâtırasını yâd etmelisin.
Oui. tu devrais porter une branche de baies pour honorer sa mémoire.
Buradaki cenazelerde Rock'n'Roll çalmaz, sonrasında herkesin içip eskiyi yâd edeceği partiler yapılmaz.
Il n'y a pas de Rock'n'roll à l'enterrement, pas de fête après où tout le monde se bourre la gueule et se souvient de comment c'était pour nous.
Hepimiz benimle tanışma anılarınızı yâd ediyoruz.
Nous remémorant tous comment nous m'avons rencontré?
Mazimi yâd ederken, sadece çello çalmak istedim.
Je voulais simplement jouer du violoncelle tout en me rappelant du passé.
O zaman eski anıları yâd ederiz.
Donc on peut se raconter quelques vieilles histoires.
Geçmişi yâd ederler.
Ils peuvent se souvenir.
Çünkü beraber takılıp eski zamanları yâd edebiliriz.
Parce que peut-être qu'on pourrait tous se rassembler et parler du bon vieux temps.
Tabii, Bunun tuhaf geldiğini biliyorum, sadece... peki, gerçekten çok yaşlısınız, yatağınızdasınız ve hayatınızı yâd ediyorsunuz.
Bon, ça a l'air bizarre, mais... Vous êtes très vieux, dans votre lit, et vous vous rappelez votre vie.
Bu yüzden kaybettiklerimizi yâd etmek adına bunun bir daha yaşanmasına engel olmalıyız.
Si nous n'oublions pas ceux qui sont morts, nous ne permettrons plus que d'autres les rejoignent.
İçelim. Beni yâd edelim.
Buvons... en souvenir de moi.
Eski günleri yâd etmek istiyorum.
Je veux les garder.
Anneni yâd etmek için, yapılacak bir sürü şey olduğunu hatırladım.
J'ai fort à faire. Je me souviens. Je me souviens de ta mère.
Bekârlığa veda partisi, eski günleri yâd etme karışımı bir şey.
C'est un enterrement de vie de garçon et un voyage de camping.
Yâdından çıkarma ve olur da bir Alman görürsen, sakın kaçma, onunla mübareze et.
Tu ne dois pas l'oublier. Et quand tu vois un Allemand, ne te sauve pas, fais la guerre.
Güzel zamanları yâd etmek için eve dönerim diye düşünüyordum.
Je pensais retourner chez moi... pour me rappeler le bon temps.
Eski günleri yâd ederiz. Pizza ısmarlayıp, biraz içki içip sarhoş oluruz. Tıpkı son sınıfta olduğu gibi.
En l'honneur du bon vieux temps, une pizza et du Scotch, on se bourrera un peu la gueule, comme en dernière année.
En azından eski güzel günleri yâd etmek hakkımız.
On devrait se remémorer le bon vieux temps.
İnanabiliyor musun? Eski günleri yâd etmeye devam etmek mi istersiniz?
Vous voulez parler du bon vieux temps, ou vous voulez parler du fric?
Eski zamanları yâd etmek için birkaç eski arkadaşımla birlikte geldik.
Parler du bon vieux temps avec les copains.
Eski günleri ne de güzel yâd ettik.
Bon sang, c'était vraiment amusant de revivre ces souvenirs.
Normal olduğumuz zamanları mı yâd ediyorsun?
Tu te rappelles quand on était normaux?
Ben sadece eski günleri yâd ettim.
C'est... C'est de la nostalgie.
Şefle çok içtik, maziyi yâd ediyorduk,... işte öyle.
Moi et le Capitaine Picole ici présent, on s'en jetait juste quelques-uns et vous voyez, quoi.
Başka duası ya da yâd edeceği olan var mı?
Quelqu'un d'autre a une prière ou un souvenir?
Dualarınız ve yâd edişleriniz için teşekkür ederim.
Merci à tous pour vos prières et vos souvenirs.
Yoldaşlar, bu acı günde kardeşimi saygıyla yâd etmek isterim.
Camarades, malgré la tristesse, je veux me souvenir de mon frère dans la dignité qu'il mérite.
Görünüşe bakılırsa Molly babasını soğuk birayla yâd ediyor.
Molly honore la mémoire de son père avec une bière bien fraîche.
Eski güzel günleri mi yâd ediyorsun?
Pense à ta vie d'avant?