Yüke перевод на французский
40 параллельный перевод
Yüke göz kulak ol, Barney'ye gidip Williams'ı arayayım. Borcunun bir kısmını isteyeceğim.
Je vais chez Barney, réclamer à Williams... le fric qu'iI nous doit.
Bu yüke katlanamıyorum artık!
Je suis à bout de force!
Bu saldırıları son yakıt damlasına, son gram yüke... ... sürenin son saniyesine göre planlamalısınız.
Il faudra calculer au litre d'essence... au kilo de chargement et à la seconde près.
Tanrım, bu yüke nasıl da ihtiyacımız var.
Dieu tout-puissant, on en a vraiment besoin.
Bu kadar kara gömülmüşken ön teker yüke dayanamaz.
Le train avant ne tiendra jamais le choc.
Hayat ağır bir yüke benzer içki içmezsem eğer.
Sans le vin, chaque jour est une épreuve.
Bu tomruk yüzlerce tonluk yüke nasıl dayanacak?
Comment ce tronc supportera-t-il une pareille traction?
"Gizli detay" ın hayatı imhaya doğru giden trenlerdeki yüke bağlıydı.
après les grands transports de Grodno et Bialystok. Le calme plat.
Parçalayıcı, onu aşırı yüke alacağım.
Le disrupteur. On va le surchauffer.
Büyük bir yüke benziyor.
Votre camion est très chargé.
Ama kendinizi gerçekten tetik çekmenin getireceği duygusal yüke hazırlamanız gerekiyor.
Préparez-vous au poids affectif qu'entraîne le fait de tirer.
Sırtındaki yüke daha fazlasını eklemeyelim. - Hayır.
- Non.
Yüküm gerçekten çok ağırdı... Ve motor bu yüke daha fazla dayanamadı.
La tension était trop forte et le moteur s'est emballé.
Alevler sistem genelinde aşırı yüke neden oluyor.
Le feu a causé une surcharge générale su système.
Herkes bu yüke dayanabiliyor mu?
Tout le monde y met du sien?
Omzundaki bu yüke hiç imrenmiyorum Dean.
Et je n'envie pas le poids qui pèse sur tes épaules, Sam.
Sanki başka bir kaynak sisteme girmiş de voltajı ikiye, üçe katlayarak aşırı yüke sebep olmuş gibi.
C'est comme si un autre générateur avait accédé au système et l'avait surchargé en doublant ou triplant le voltage.
Ve bu yüke daha fazla dayanamıyorum.
Je m'y sens de plus en plus oppressée.
Daha fazla yüke ihtiyacın yok.
Tu n'as pas besoin d'autres bagages.
Daha fazla yüke ihtiyacın yok.
- Tu n'as pas besoin d'autres bagages.
Yine de, işlemi başlatmak için muazzam ölçüde bir statik yüke ihtiyacın var.
Exact. Même ainsi, il faut une charge statique très puissante pour le déclencher.
Kanun namına bu yüke el koyuyoruz.
Brigade financière! On confisque cette cargaison!
Satar şimdiden bu yüke sahip olmak için Perrylerin Meksiko'daki tesisine gönderdi.
Satar fait livrer son chargement aux Perry au Mexique.
Yüke bulaşmadan 2 saat içinde paketle demiştim.
Je t'ai dit de récupérer la marchandise dans 2 h.
Şimdi işim bittiğine göre Seattle'ın atık sahasında fazla yüke engel olmak için bu şişeyi geri dönüşüm kutusuna atacağım.
Maintenant que je l'ai fini, je vais mettre cette bouteille dans le bac de recyclage afin d'enlever un poid aux décharges de Seattle. C'est drôle.
Sonuç olarak Brody, değerli bir muhbirden ciddi bir yüke dönüştü.
Pour faire court, Brody est passé d'atout à handicap.
Ve o gün geldiğinde omuzlarının bu yüke dayanabileceğine.
Et que le jour venu, tu aurais les épaules assez larges.
- Sen bir meleksin Kate ama şu an omzunda bir yüke ihtiyacın yok.
Tu es un ange, Kate, mais tu n'es pas obligée de tout porter à bout de bras.
Tam yüke şarj et.
Pleine charge.
Vücudunuz bu yüke daha fazla dayanamaz.
Vos corps ne peuvent pas supporter ça plus longtemps.
Kalanları patlatacağız, bu da yüke dayanamayacak.
On fait exploser les quatre autres, ça ne prendra pas beaucoup de temps.
Dolayısı ile bu duvarların yüke dayanımı yok.
Donc ce ne sont pas des murs porteurs.
O gece Tom İşgalcilerin malzemelerini kamyona yüklerken kendi özel paketini de yüke eklemeye karar verdi.
Cette nuit-là, Tom chargeait un camion avec le matériel de l'occupation, il a décidé de mettre un colis spécial.
Niye Tanrı onları böylesi bir yüke tahammül etmeye mecbur etti?
Pourquoi Dieu leur fait-Il porter un tel fardeau?
O kadar yüke dayanamadı ve iki insan öldü.
Sacré vol, n'est-ce pas? Excepté qu'elle ne peut pas supporter sa merde sous pression et deux personnes sont mortes.
Ben yüke dayanım kapasitesini hesaplarım.
Je calculerai sa capacité porteuse.
Ve bunun bizim için bir yüke dönüşmemesi de önemli.
Il est aussi important qu'il ne devienne pas un fardeau.
Ölü yüke dönmüştü.
C'était un poids mort.
Taşıdığı yüke ne olmuş?
{ \ pos ( 192,240 ) }