Yüzü перевод на французский
4,950 параллельный перевод
Yüzü de büyük.
Il a lui aussi un grand visage.
Kurbanın yüzü, Temple Ros Galeri'de bulunmuş.
Le visage de la victime a été trouvée à la Galerie du Temple Ros.
Hayır, onun bir yüzü yok.
Non, elle n'a pas de visage.
Eğer Ruth Mark'ın kafasındaki sesse, yüzü nereden çıktı?
Si Ruth est une voix dans la tête de Mark, comment a-t-elle un visage?
Sesli sanrılar yüzünden rahat yüzü görmüyor.
Il est débordé par des hallucinations auditives.
- Yüzü tanıdık geliyor mu?
Elle vous est familière?
Bu beyin-bilgisayar ara yüzü, Mickey gibi elleri ve ayakları felç olan kişilere robot protez imkânı sağlayan yeni olanakların anahtarıdır.
L'interface cerveau-ordinateur est la clé de nouvelles possibilités, comme des prothèses robotisées... pour des paraplégiques comme Mickey...
Beyin-bilgisayar ara yüzü araştırmasında daha fazla zaman geçirmek istiyorum.
Je veux passer plus de temps sur cette recherche sur le C.I.O...
Aynı paranın iki yüzü gibi hayatım.
Les deux faces d'une même pièce.
Gördüğünüz üzere insanın yüzü, kafatasına yapışık falan değil.
Comme vous le voyez, le visage humain n'est pas attaché au crâne.
Cesedi, Tower Hamlet Mezarlığı'nda yüzü ve sırtı yüzülmüş hâlde bulmuşlar.
On a un corps au cimetière Hamlet avec le visage et le dos écorchés.
Kurbanın yüzü burada Temple Row Galerisi'nde bulundu.
Le visage de la victime a été trouvé ici, à la galerie Temple Row.
Hayır, bir adamın yüzü.
C'est un visage.
Çok hoş bir durum değil ne yazık ki ama bu yüzü tanıyor musunuz?
Désolé de vous indisposer, mais reconnaissez-vous ce visage?
Katil olarak, yüzü büyücüye benzeyen yaşlı bir bayan tasvir ediyor kendisi.
Le tueur ressemblerait à une vieille femme, au visage de sorcière.
Söylemek istediğim, Sabina'nın gördüğü katilin gerçek yüzü değildi belki.
Simplement, Sabina n'a peut-être pas vu le vrai visage du tueur.
Eziyet gören ruhlarla. Yüzü mahvolmuş bir kız.
Des âmes torturées, une fille au visage endommagé.
Bu sert yüzü takıntığın sürece bir şey söylememeyi tercih ediyorum.
Je ne préfère pas vous répondre tant que vous avez l'air fâchée.
Dostum, vesikalıklarımız az kalsın bizi OshKosh B'gosh'ın reklam yüzü yapıyordu.
Mec, nos portraits nous ont presque obtenu la campagne OshKosh B'gosh.
Tülerikse saçların, yüzü büzüşür beyazların.
Si tu as les cheveux crépus, les blancs sont déçus.
Düşmanımızın bir yüzü var ve ben o yüzü gördüm.
Notre ennemi a un visage et j'ai vu ce visage.
İnanılmaz çekici bir seks yüzü var.
Il a la plus charmante expression sexuelle.
- Seks yüzü. Orgazm yüzü.
Tu sais, son visage quand il jouit.
Helena en azından "seks yüzü" demişti, daha az iğrençti.
Au moins Helena l'appelait ton "expression sexy" ce qui est assez révoltant.
Gene o yüzü yaptı mı?
Est ce... qu'il fait LA mine?
- O yüzü yapma! - Pardon.
- Ne fais pas cette tête.
Gövdesinin üstü ve yüzü asıl darbeyi almış.
Son torse supérieur et le visage ont été les plus endommagés.
Ağzı yüzü dağıldığı için artık ona bakmama gerek kalmadı.
Maintenant son visage est flétri Plus besoin de le regarder.
Ravenswood 1. Sezon 4. Bölüm "Şeytanın Yüzü Var"
Saison 1, Episode 04 "The Devil Has a Face"
Kimse bu 25.000 dolarlık yüzü yastığa bastıramaz.
Personne ne va enfoncer ce visage à 25 000 $ dans un oreiller.
3D-yazıcının yüzü olan yüzü değiştirdiğimi söylersem neşelenir misin?
Maintenant te déridrais-tu si je te disais que j'ai changé le visage du visage de l'imprimante 3D?
Şişliği indir Riley'den kapatıcısını ödünç al, daha eli yüzü düzgün ol.
Faîtes diminuer le gonflement, emprunter du fond de teint à Riley, rendez-vous présentable.
Sanal alem terörizmin yüzü bu ha.
Donc, c'est le visage du cyber-terroriste.
Atkuyruğu ve resepsiyonda yüzü dövmeli olan adamların bunun olmasına izin verdiğine inanamıyorum.
- J'arrive pas à croire que le mec avec une queue de cheval et des tatouages, à la réception, ait laissé faire.
Bu buz dağının görünen yüzü.
C'est juste une partie de votre façade.
- Küçücük yüzü...
[LE BÉBÉ PLEURE] Son petit visage.
Böylece yüzü benimki gibi daha geniş olmuş.
Ça a élargi son visage, comme le mien.
Yüzü, saçının kesimi derken şimdi de benim gibi konuşmak istediği mi çıktı ortaya?
Son visage, la façon dont il a coupé ses cheveux, et maintenant il est en train d'essayer de parler comme moi?
Yüzü...
Son visage...
Pink Floyd'un "Ay'ın Karanlık Yüzü" nü annemin yumurtalarını yerken dinlersen sözler tam oturacaktır.
Si vous écoutez "Dark Side of the Moon" des Pink Floyd en mangeant ses œufs, tout prend son sens.
Eğer fotoğraf çekebilirsen, adamın yüzü için temiz bir görüntü alabilirsin.
Voyons si tu peux améliorer et avoir une bonne image de son visage.
Madolyonun bir de diğer yüzü var.
Il y a un autre côté à ça.
Bir hanımefendi yüzü bunlarla boyanmış salona girdiği an kafası dik bir şekilde tüm dünyaya şunu demiş olur...
Alors quand Madame entre dans un salon avec son visage peinturluré comme ceci, et la tête haute, elle dit au monde,
Yüzü ayakkabı gibiydi, huzurla yatsın, ama dokununca daha yumuşak bir şey ellememişsinizdir!
Son visage ressemblant à un vieille botte, Dieu la garde, mais au toucher... Vous n'avez jamais connu quelque chose de si doux.
Ön yüzü aşağı gelecek şekilde sokakta!
La tête vers le sol!
Cam'in yüzü onu gördüğünde sararmıştı.
Lorsque Cam l'a vu, il a pâlit.
Bu yüzü görüyor musun?
Tu vois cette tête?
Hayatta olduğum sürece o çocuk bir daha güneş yüzü göremeyecek.
Tant que je suis vivant, ce garçon ne reverra plus jamais la lumière du jour.
İşin iç yüzü neymiş, çözeriz.
On découvrira de quoi il s'agit à ce moment là.
Bence Annie'nin yüzü Disi Devin yüzüne benziyordu.
Qu'est-ce que tu racontes?
O halde neden sende onun yüzü var?
la justice n'a aucun sens.
yüzünden 18
yüzün 42
yüzük 96
yüzüm 60
yüzünü yıka 20
yüzüğüm 18
yüzüne bak 33
yüzünü gördün mü 27
yüzünü gördüm 17
yüzüne ne oldu 70
yüzün 42
yüzük 96
yüzüm 60
yüzünü yıka 20
yüzüğüm 18
yüzüne bak 33
yüzünü gördün mü 27
yüzünü gördüm 17
yüzüne ne oldu 70