Yılmaz перевод на французский
1,452 параллельный перевод
- Oradaki bir parça tüy bıyık sayılmaz.
Tu as un peu de poil, mais c'est plutôt du duvet.
Okul kapanacak, yani bu rüşvet sayılmaz.
L'école va fermer, alors il n'y a aucune corruption.
Biraz geç kaldı. Pek de geç sayılmaz.
Il n'y a pas de temps perdu.
Senden bunu ben istiyorsam bu ihanet sayılmaz.
- Si je te le demande, y aura pas tromperie.
Evet, umarım öyledir, Yılmaz.
Je l'espère, Gilmes. Merci.
Oda büyük değil, küçük de sayılmaz. Tüm eşyanızı bir şekilde buraya sığdırabilirsiniz değil mi?
La chambre n'est ni grande, ni petite, mais vous arriverez bien à y caser vos affaires.
Ciddiyim. Tatile çıkmayı bir yıldır konuşuyoruz. Ve Virginia'da anneni ziyaret etmek sayılmaz.
On parle de partir en vacances depuis un an, mais une visite chez ta mère en Virginie ne compte pas.
Pek sayılmaz. Bir sorunu mu var?
Y'a quelque chose qui ne va pas chez lui?
Nokta. GDR'de bile, genç prensesler... ve inanılmaz zariflikte yoldaşlar olmaz.
Point. " Même en RDA, il n'y a pas que des princesses glaciales
İnanılmaz. Buna inanamadım, inanılmaz.
- Je n'arrivais pas a y croire.
- Evet. - Beni inanılmaz tanıyormuşsun gibi. - Evet.
Je dois y aller maintenant, y retourner, Quelque chose... vient juste de se briser.
Kan dökülmez, kemik kırılmaz sorun çıkmaz.
Il n'y aura pas sang, ni d'os cassés et aucuns problèmes.
Bilirsin, araba kullanabilirsin ; ama gene de kaçınılmaz kazalar vardır.
On peut le conduire, mais il y a toujours l'accident occasionnel.
içnde silah varken pek güzel sayılmaz.
Pas quand il y a une arme dedans.
Ve ben de düşüncelerimi ortaya koyabiliyorum çünkü kamyonumu kapitalizmdeki bu inanılmaz kusur boyunca sürüyorum açgözlülük kusuru.
J'ai réussi à y pénétrer parce que je fonce avec mon camion dans cette faille du capitalisme l'avidité.
Her şeyden önce düşün bir. Güçlüyüm, hızlıyım, inanılmaz şekilde dalkavukluk yaparım. Eğer o adamın dediği buysa.
Que je suis forte, rapide, incroyablement sycophantique, si ça veut bien dire ce que m'a dit ce type.
İnsan vücudu inanılmaz. Üç yıl demek?
Le corps humain est fascinant.
Hepimizin en büyük küstahlığı, her birimizin özel olduğunu düşünmemizdir çünkü gerçekte ise inanılmaz derecede aynıyız.
Notre plus grande arrogance est de croire qu'on est tous spéciaux. En vérité, on est tous incroyablement identiques.
- Büyük bir tesadüf. - Kaçınılmaz olan herhangi bir şeyi al birkaç yıl geriye götür, tesadüf haline gelir.
Sa future femme travaille pour la société que tu veux combattre.
Ben sadece... onu korumak istiyorum ve... kaçınılmaz olan Skarra kıyımı başladığında, doğru seçimi yapmanı ümit ediyorum.
Je veux simplement... la protéger et j'espère... que lorsque l'inévitable bain de sang Scarran commencera, tu prendras les bonnes décisions.
Kısırlık ile birşey arasında inanılmaz büyük bir fark var.
Il y a un pas énorme, entre faire quelque chose et une vasectomie.
Stella yıkılmaz.
Stella est indestructible.
Hiç kimse yıkılmaz.
Personne n'est indestructible.
Başımıza gelen her şey için tamamen mantıklı açıklamalarımız mevcut. Meydan ateşinin dumanı yağmur getirdi. O kadar çok ağaç kesmiştik ki sel kaçınılmaz olmuştu.
Il y a une explication parfaitement logique à ce qui vient de se passer, en produisant de la fumée et de la suie, le feu a provoqué cette orage, et avec tous les arbres abattus, l'inondation était inévitable.
Sanki aramız inanılmaz açıldı ve her ne kadar denesem de sana ulaşamıyorum.
Il y a comme un gouffre entre nous... et quoi que je fasse, je reste loin de toi.
Evet, sayıları inanılmaz derecede fazla.
Oui, c'est fou ce qu'il y en a.
Doğru ama, ilk defa uzaydan Dünya'yı gördüm, gerçekten inanılmaz. Ama yaşadığım onca şeyden sonra Dünya'ya baktığımda beni etkiliyor ama farklı bir şekilde, anlıyor musun?
C'est vrai, mais la première fois, j'ai eu l'impression de voler et après ce qu'on a vécu, maintenant, c'est différent.
Hayat oyununda kaçınılmaz tek kural vardır ufaklık.
Au jeu de la vie, il n'y a qu'une règle à laquelle on ne puisse échapper.
Ben bu dünyanın en inanılmaz adamıyım.
Je suis le mec le plus incroyable!
İnanılmaz Ölümcül Engerek'in ekosistemdeki en ölümcül yılan olduğu konusunda onu uyarmalıydım.
J'aurais dû le prévenir que la Vipère Mort-sûre est le serpent le plus mortel de l'écosystème.
Ve sen yıkılmaz Antagonus
Et toi, implacable Antigone, la phalange centrale.
İnanılmaz!
- Quoi? ! Je ne peux pas y croire...
Gri anlaşılmaz bir renk... haklı mıyım? - Hayır.
Le gris symbolise l'ambiguité, j'ai raison?
İnanılmaz.
Putain, j'y crois pas!
lnanılmaz.
J'y crois pas.
Düşününce gerçekten inanılmaz.
C'est incroyable quand on y pense.
İnanılmaz.
J'y crois pas.
Bu durum inanılmaz, gitmek zorundayım.
C'est dur à croire, mais je dois y aller.
Tanrım, çaldığın notalarda inanılmaz bir arayış vardı.
Il y avait... un grand désir dans les notes que tu jouais.
Son dokuz yılda bu kadar sapık olmamız inanılmaz.
Comme nous sommes devenus pervers en neuf ans!
Öyle bir kelime burada kullanılmaz. "Neden" yasaktır. "Neden" buraya ait değil.
Il n'y a rien qui ressemble à ce mot ici. "Pourquoi"
İnanılmaz ; ama gerçek bu.
Je n'y crois pas! Je ne vous blâme pas, mais c'est la vérité...
Sadece bunu düşünmen inanılmaz.
Y a que toi pour penser ça!
80 yıldır R.S.C.'de... Bu inanılmaz.
80 ans de R.S.C, c'est tout simplement incroyable.
İnanılmaz.
J'arrive pas à y croire.
Bir sürü engel var tabii ki hiçbiri aşılmaz değil ama bizi yavaşlatıyor.
Il y a des obstacles, aucun d'eux n'est insurmontable, mais ils ralentissent les recherches.
Orada çalıştığın hafta. Bu inanılmaz bir tesadüf.
La semaine où vous y travailliez.
Mükemmel, dört yıldızlı inanılmaz ilerleme.
Des révélations de géant.
Evet, pirzola ye çünkü normalde pirzola yemekle Pottery Barn kataloğunu emmek arasında fark yoktur ama Sookie tuzlu su ve burbona salamura ediyor ve kulağa birazcık çamaşır yıkamak gibi gelse de inanılmaz derecede güzel.
Ou, ouais, prends les côtes de porc, parce normalement, manger des côtes de porc c'est comme sucer le catalogue du Pottery Barn mais Sookie fait cette saumure au bourbon On dirait un peu de la lessive, mais c'est incroyablement bon Quoi?
Tanrı inanılmaz zevkli yapmasaydı insanlığın soyu bin yıllar önce tükenirdi.
Si Dieu n'avait pas rendu ça aussi bon, la race humaine serait éteinte depuis des lustres.
Onlarca yıl Gordanya ana gezegeni aşılmaz bir savunma hattının ardında korundu.
Depuis des décennies, la planète des Gordaniens est protégée par des lignes de défenses impénétrables.