Zekâ перевод на французский
487 параллельный перевод
Bu zekâ, korku ve dehşet içinde geçen o son saatinde tek bildiği imha ve yıkım olan bu insanlığı yok edebilirdi.
Ce cerveau aurait anéanti une humanité qui ne sait qu'anéantir, que seule la terreur peut encore sauver.
... güzellik, akıl ve zekâ ve, ah, bir kadında mutlaka olması gereken her şey.
la beauté, l'esprit, l'intelligence, toutes ces choses qui comptent.
"Doğurganlık, zekâ ve güzellik."
"Éducation, intelligence et beauté."
Ya da bana bir zekâ testi uygula.
Ou Je passerai un test, n'importe quelle question...
Otorite zekâ hayal gücü.
Autorité, habileté, imagination.
Dostumuza gereken şey zekâ ve at kılı.
Pour ça, un gars a besoin d'un peu de bon sens et d'un crin de cheval.
Belki su laboratuara tekrar gidip zekâ katsayılarımızı % 100 artırmalıyız.
On devrait peut-etre passer au laboratoire des Krells... pour nous faire agrandir notre quotient intellectuel.
Dinle doktor, laboratuara girebilirsek zekâ artırıcıyı ilk ben deneyeceğim.
Ecoutez, toubib, si on arrive jusqu'au labo... je serai le premier a essayer l'ameliorateur de quotient intellectuel.
Zekâ artırıcıya girdin demek.
Vous avez subi l'electrochoc, hein?
Bu soruların bir kısmı size saçma gelebilir,... ancak bunların genel zekâ ve yetenekler konusunda ne çok şey ortaya çıkardığını bilseniz şaşarsınız.
Les questions peuvent paraître sottes, mais permettent de situer l'intelligence de façon étonnante.
Hiç zekâ yürütmez.
Il est bête comme ses pieds.
Sende oturup bu hikâyeyi okuyacak ne irade ne de zekâ var.
Tu n'es pas capable de prendre le temps de lire ça.
- Git ve çıkar istersen, parlak zekâ!
- Va les prendre. - Taisez-vous!
Eğer bilim, zekâ ve yetenek şanstan başka bir şey değilse ne işimiz var burada?
Si la science, l'intellect et l'instinct ne sont rien que de la chance, qu'est-ce qu'on fait ici?
Çok iyi, Bay Barrett. Üstün zekâ demektir bu.
Très bon test d'intelligence, M. Barrett.
Ben bir zekâ testi uyguluyorum Bayan Looran.
Nous effectuons des tests d'intelligence, Mme Looran.
Zekâ seviyesi, inanılmaz derecede yüksek.
Ses capacité intellectuelles sont incroyables.
Yeğeninizin zekâ seviyesi bizi cidden çok şaşırttı.
L'intelligence de votre neveu nous a tous époustouflés.
Aynı yaşta ve aynı zekâ seviyesine sahip.
Même âge, même intellect.
Silah başka şey.. ... zekâ başka şey.
Une arme est une chose, l'intelligence en est une autre.
Zekâ yoksunu insanları hayvan kılığına sokmuş.
Oh, intelligence, tu as fui vers les bêtes brutes.
Al bakalım zekâ küpü, toparla bakayım bu viraneyi!
Bois, génie! Entretiens cette ruine.
Bu çocuğu Paris'e getirebilirsem, onu inceleyebilir ve kendi türünden ve eğitimden uzak yaşamış bir ergenin zekâ derecesini ve fikirlerinin doğasını tespit edebilirim.
Si je pouvais le faire venir sur Paris, je pourrais déterminer quels sont le degré d'intelligence et la nature des idées d'un adolescent privé dès son enfance de toute éducation pour avoir vécu séparé des individus de son espèce.
Bir zekâ oyunudur.
C'est à qui sera le plus malin.
Keşfim kanıtlıyor ki yeryüzünde zekâ düzeyi oldukça gelişmiş canlılar düşünülenden daha erken dönemde var olmuş.
Ma découverte prouve qu'il y a eu une vie intelligente avant nous.
Zekâ testinde çok başarılı olmuşsunuz.
Les tests de QI sont très bons.
Senin kilon, benim zekâ seviyem 200. Düşünün hele, düşünün.
C'est ton poids en livres et mon quotient mental.
Alaycı bir şekilde konuştuğunda bile parlak bir zarafet vardır onda, müthiş bir zekâ!
Même quand elle parle de quelqu'un avec sarcasme, la grâce, la vive intelligence éclatent!
Bana ne yaptığını anlamak için yüksek zekâ gerekli değil
Pas besoin d'être bachelier... Pour voir ce que tu me fais!
Zekâ ister ve yıllar süren sıkı çalışma. Bir şey de anlayamazsın.
Ça demande d'être brillant, et des années de dur travail... et tu ne comprendrais rien de tout ça.
Hadisene, sivri zekâ, yap şunu!
- Ben alors, fais-le!
- Bu gerçek bir zekâ.
- C'est très intelligent.
Daryl, bir yapay zekâ deneyidir.
Daryl est une expérience en intelligence artificielle.
Gerçek yapay zekâ.
C'est l'intelligence artificielle.
Bu herkesin başlangıç ücreti yaş, cinsiyet, ırk, renk veya zekâ seviyesine bakılmaksızın.
Vous gagnerez 4,60 $ de l'heure, le salaire de base de tout le monde... quels que soient l'âge, le sexe, la race, la couleur et l'intelligence.
Yapay zekâ hakkında herhangi birşey biliyor musun?
L'intelligence artificielle, tu connais?
- Ne zekâ ama?
- ll est malin, hein?
Bildiğim tek bir şey varsa, o da senin kadar yüksek bir zekâ ve eğitime sahip olmayan bir Jefe olduğumdur.
Je n'ai ni ton intelligence supérieure ni ton éducation.
O halde, sana zekâ savaşında meydan okuyorum.
Dans ce cas, je vous invite à faire une joute d'esprit.
Aynı zekâ, aynı sivilce ve aynı iç çamaşırı.
Même esprit, mêmes boutons, mêmes sous-vêtements.
Bunlara göre, zekâ geliştirmek bugünün Elmer Fudd'unu orijinal şişman Fudd'la kıyaslamak.
Pour eux, ça veut dire comparer le Elmer Fudd actuel avec le Fudd d'origine plus gros.
Yukarı bak sivri zekâ.
Là-haut, Einstein.
Zekâ bu insanlar arasında geçerli değil. Onlar sadece Algonquin dilini konuşuyor, Peder.
Ce n'est pas l'intelligence qui leur manque. lls- - ll ne parle que l'algonquin, mon père.
Bu normal mi, değil mi ya da zekâ olarak bilinen şey ile cinsel gelişim eksikliği arasında bir bağlantı var mı, bilmiyorum.
Je ne sais pas si c'était normal... ou s'il y a une corrélation entre le manque de précocité sexuelle... et ce qu'on appelle l'intelligence.
Bu hayat çizgisi bu şans çizgisi bu şeytan gözü çizgisi bu zekâ çizgisi ve bu da kalp çizgisi.
C'est la ligne de la vie, c'est la ligne de la chance, et c'est la ligne du mauvais oeil, c'est la ligne de l'intelligence, et c'est la ligne du coeur.
Amancio González, diğer adıyla M.A., sağır dilsiz gezegendeki en düşük zekâ seviyesine ve olağanüstü bir kuvvete sahip. Y José Montero, diğer adıyla Chepa, kambur cüce Yahudi, mason, komünist ve tahminen eşcinsel.
Amancio Gonzalez, dit M.A., sourd-muet de naissance, l'un des Q.I. les plus bas du monde, doué d'une force inouïe, et José Montero, dit Chepa, nain bossu, juif, franc-maçon, communiste et homosexuel présumé.
Her karşılaşmalarında aralarında bir zekâ düellosu olur.
Ils ne se rencontrent jamais qu'il n'y ait entre eux escarmouche d'esprit. Qui donc est son compagnon à présent?
Bu herifte dışkı numunesi kadar zekâ var.
Ce mec a le Q.I. d'un balai à chiotte
Yalnızca kaba kuvvet ve zekâ yok.
Du muscle mais pas de cerveau.
Dinle, sivri zekâ.
Écoutez!
Komşulara göre çocuk zekâ özürlü.
Les voisins pensent qu'il est attardé.