Zümrüt перевод на французский
289 параллельный перевод
Petrol kuyusu, bir icat ya da zümrüt madeni. En son gelenin bir zümrüt madeni vardı da.
Un puits de pétrole, une invention, ou une mine d'émeraudes, comme le dernier jeune homme qui nous avait plu.
Muhtemelen dünyadaki en büyük zümrüt, Rapur Mihracesinden haşmetmeablarına bir armağan.
- La plus grosse émeraude du monde, offerte à Sa Majesté par le Maharajah Jaipur.
Zümrüt Şehir'de yaşıyor ;
Il habite Emeraudeville.
Ama Zümrüt Şehir için nereden başlayacağım?
Pour aller é Emeraudeville, je commence 0U?
Oraya dönmeyi öyle istiyorum ki, Zümrüt Şehre gidiyorum ; Oz Büyücüsünden yardım almaya.
Je vais voir le Magicien d'Oz pour qu'il m'aide é y retourner.
Zümrüt Şehir!
- Emeraudeville!
Zümrüt Şehir her zamankinden daha yakın ve güzel!
Emeraudeville est plus proche et plus jolie que jamais!
Zümrüt Şehre yıldırım hızıyla!
A Emeraudeville, aussi vite que l'éclair!
Bu iyi bir zümrüt. Hem de çok iyi.
C'est une bonne émeraude, une très bonne.
İyi zümrüt dünyadaki en güzel şeydir.
Il n'y a rien de plus beau que les bonnes émeraudes.
Bugün sırf zümrüt ve yeşimler içindeydi,... ve ceketinin, tıpkı büyükannemin taburesi gibi,... solgun menekşe renginde harika bir deseni vardı.
Aujourd'hui, des émeraudes. Et son manteau a de superbes rayures violet pâle. Tout travaillé au petit-point, comme le tabouret de grand-mère.
Size bir şeyler getireyim mi? Yiyecek, içecek, biraz cep harçlığı, zümrüt?
À manger, à boire, de l'argent, une émeraude?
Gözlerindeki mavi-yeşil renge ancak bir safirle bir zümrüt beraber ulaşır.
Il faudrait un saphir et une émeraude pour rendre la couleur de tes yeux.
Yeşil, zümrüt gibi yeşil. Yeni doğmuş gibi. Tepeliklerde at binerdik.
Emplissez vos yeux du vert et du violet de votre pays natal, de l'herbe de la colline.
Sadece bir Amerikalı zümrüt yeşilini düşünebilirdi.
Seul un Américain aurait pensé à du vert émeraude!
"Materdei bölgesinin zümrüt yüzük skandalından hem acı çekmesi hem de onun tadını çıkarması Ekim ayındaydı."
Ce fut au mois d'octobre que le quartier Materdei souffrit et se réjouit tout à la fois du scandale de l'alliance d'émeraude.
Zümrüt yüzüğün nerede?
Ton alliance! Où est-elle passée?
Zirkon ve zümrüt belki.
Des zircons et des émeraudes, peut-être.
"Hırsızlık." Hırsızlar Piluca Bravo'nun zümrüt kolyesini çaldı.
Les BD sont muettes. Les sports - rien. "Faits divers".
Zümrüt, elmas ve inci.
Et des rubis! Et des perles!
- Elmas ya da zümrüt olur mu?
Des diamants ou des emeraudes conviendraient?
Şu Ophir şehri, zümrüt ve yakutlar ha, hayır!
Sa ville d'Ophir, les rubis et les émeraudes, non!
Zümrüt ve yakut kokusu peşinde olmalı.
Probablement en train de chercher des rubis et des émeraudes.
Tanrıya inanmak, zümrüt ve yakutlara bakıp salyalar saçmaktan farklı birşeydir.
Croire en Dieu, c'est autre chose que de saliver devant des rubis et des émeraudes.
- Zümrüt.
- Une émeraude.
Zaten zümrüt küpeleri aşırdın.
Non! Tu m'as déjà piqué mes boucles d'oreille! Piqué?
Opal, zümrüt, safir.
Des opales, des émeraudes, des saphirs.
Gözleri, o zümrüt gözleri İçime işledi.
Elle avait des yeux des yeux d'opale qui me fascinaient qui me fascinaient
Bu Zümrüt Adası üzerinde güzel bir nokta gibi.
C'est comme un coin magnifique de l'lrlande.
21 numara. Elmas ve zümrüt kullanılmış.
Le numero 21 briljanten et l'emeraude.
Dünyada bilinen en büyük dört zümrüt.
Les quatre plus belles émeraudes qui existent au monde.
Zümrüt beni tahrik ediyor.
L'émeraude m'excite physiquement, comme un homme.
Üzerinde zümrüt yeşili çizgiler olan siyah bir kravat.
Noire avec de fines rayures vert émeraude dessus!
Kırmızı Benekli Kelebek, Zümrüt Kelebeği.
Red Dappled Map, Apple Lycaenidae,
Kader işte, randevusu bir kuyumcuylaydı, yeşil cam da zümrüt çıktı.
Le destin a voulu qu'elle rencontre un bijoutier. Le bout de verre était une émeraude.
Tabii ki zümrüt daha çok hoşuma gitti, ama çaresizlik içine düşmüştüm.
Je préfère nettement les émeraudes, mais j'étais bouleversée.
Zümrüt gerdanlık bulundu mu?
A-t'on retrouvé le collier?
11 zümrüt.
Onze émeraudes.
Düşman bir ülkenin Birleşik Devletler'in parasının değerini düşürme planı, ajanlarımızdan biri tarafından 41 karatlık bu zümrüt içine gizlenerek bize gönderildi.
Les détails d'un plan élaboré par un pays ennemi pour dévaluer notre devise ont été dissimulés par l'un de nos agents sur cette émeraude de 41 carats.
Zümrüt, yanlışlıkla onun mülkiyetine geçti.
L'émeraude s'est retrouvée en sa possession par erreur.
Öbür gün, Tomar, zümrüt ile Beicosia'dan S.S. Süveyş Kraliçesi'ne binerek Tanca'ya doğru yola çıkacak.
Après-demain, Tomar embarquera avec l'émeraude à bord de la Reine de Suez à Beicosia, pour rejoindre Tanger.
Ne zaman bir zümrüt kazanmak istesem, hep küçük bir hile yaparım.
J'utilise toujours ce dispositif quand je dois remporter une émeraude.
Hemen hemen 200 yıldır ailemde olan bir zümrüt.
Une émeraude qui appartient à ma famille depuis 200 ans.
Eğer hayatın tadını "Sunny Dunes Relax" ile birlikte çıkarabiliyorsan zümrüt yeşili çimlerin üzerinde tenis oynamak, çölün ortasında gezinmek çocuklarını vahşi gezintilerde ava çıkarmak bir dağ aslanını bile vurabilirsin.
Jouer au tennis sur l'herbe couleur émeraude Marcher en extérieur au milieu du désert Emmener vos enfants chasser dans des ballades sauvages
Sadece ona kimin zümrüt bir taç çaldığını sor geçen ay, Mexico City Sarayından.
Demande-lui qui a volé un diadème d'émeraudes au palais à Mexico le mois dernier.
Bir çift yeşim bülbül, biri zümrüt kanatlı biri inci kanatlı.
Deux colibris de jade, l'un avec des ailes d'émeraude... l'autre, des ailes en perles.
Zümrüt gözlü altın bir ejderha. "
Un dragon en or, aux yeux d'émeraude. "
- Zümrüt!
L'émeraude!
- Zümrüt güvende.
Elle est en sécurité.
İşte, Zümrüt Şehir!
Emeraudeville!
-... zümrüt gerdanlık.
- OK.