Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → французский / [ Ç ] / Çamaşır

Çamaşır перевод на французский

6,103 параллельный перевод
İç çamaşırı bile giymiyorum.
Je ne porte aucun sous vêtement.
Lisedeyken Wild Turkey içip uyandığımızda kadın iç çamaşırı giymiş olduğumuzu hatırlıyor musun?
Tu te rappelles quand on était au lycée, on avait bu du bourbon, et je me suis réveillé dans des sous-vêtements de femme?
Kendi çamaşırını yıkayamaz mısın?
Tu ne peux pas faire ta propre lessive?
Sadece iç çamaşırım var.
C'est juste mes sous-vêtements.
- Etrafı çamaşır suyuyla yıkamam gerekecek mi?
Je vais encore devoir acheter du Clorox?
İç çamaşırı.
Sous-vêtements.
Mesela mayo veya iç çamaşırıyla fotoğrafını çekip...
Si elle prend une photo d'elle en maillot de bain ou sous-vêtements...
"Çamaşır yıka, adaçayı iç, piller, soru işareti."
"Faire la lessive, essayer les graines de chia, piles, point d'interrogation"
Carlos'un beni çamaşır sepetine sokup merdivenlerden aşağı ittiğini hatırlıyor musunuz?
Tu te rappelles la fois où Carlos m'avait mis dans un panier à linge, et ensuite
Ona iç çamaşırımı göndereceğim.
Je vais lui envoyer mes petites culottes.
Kızlar artık erkeklere iç çamaşırı göndermiyorlar, ne demek?
Qu'est-ce que tu veux dire par les filles n'envoient plus aux gars leurs petites culottes?
Ona günlük çamaşır gönderemem ki.
Je ne peux pas lui envoyer ma quotidienne.
Hacı bugüne kadar hiç bir kız sana iç çamaşırı gönderdi mi?
Mec, mec, est-ce qu'une fille vous a déjà donné sa petite culotte?
- Bahse varım dehşet bir iç çamaşırı giymişsindir.
- Je parie que tu porte une super culotte.
Hayır, sadece benim çalışma çamaşırım.
Non, ce ne sont que mes culottes de travail.
Maya, iç çamaşırını bana ver.
Maya... donne-moi ta petite culotte.
Çamaşırımı okumayı bırakır mısın?
S'il te plaît, arrête de lire ma culotte.
Pardon, bu kadın iç çamaşırı mı?
Pardon, ce ne sont pas des sous-vêtements de femme?
Bu benim el çamaşırım.
Ce sont mes sous-vêtements de main.
- Benim el çamaşırım!
Mes sous-vêtements de main?
El çamaşırı nedir?
Qu'est-ce que... qu'est-ce que des sous-vêtements de main?
İç çamaşırımı sana verirsem komik ve seksi olur diye düşünmüştüm.
J'ai pensé que ce serait drôle et sexy si je vous apportais mes sous-vêtements.
Bekle. İç çamaşırı mı giyiyorsun?
Attendez, vous portez une culotte?
Bu gömme çamaşırım.
elle est intégrée.
Birini başkasına vereceğini tahmin ettiğin için sabah iki tane mi çamaşır giydin?
Vous avez mis deux paires de petite culotte ce matin en prévision d'en donner une?
Bernard'ı iç çamaşırından uzak tuttuğum için.
Tenir Bernard à distance.
Size iç çamaşırı bıraktım.
Je vous laisse des sous-vêtements.
Ben sadece başka bir adamın iç çamaşırıyla ölmek istemiyorum.
Je veux juste pas que la cause de ma mort soient les sous-vêtement d'un homme.
Santos, iç çamaşır suikastçısı.
Santos, notre "assassin par sous-vêtement".
Çamaşır işi için gelmiştim.
Je suis là pour le ménage.
Ben çamaşır işi için gelmiştim.
Je suis là pour le ménage.
Bir de çamaşırhaneden Bayan Odom ve Bayan Gamble'ı çağır.
Et allez chercher Mlle Odom et Mme Gamble à la buanderie.
İç çamaşırını boruya sıkıştırarak tıkadığını düşünüyorum.
Je suppose que tu as enfoncé ton t-shirt dans les toilettes pour les boucher.
Pekalâ Bayan Randall, sanırım iç çamaşırlarınızı evde bıraktınız.
Pourquoi, Mme Randall, je crois savoir que tu as laissé tes sous-vêtements à la maison.
Yanında tuvalet eşyaları, temiz gömlek, iç çamaşırı varmış.
J'ai une trousse de toilette, une chemise propre, des sous-vêtements.
Logan kongre merkezi ve otelinden çamaşır poşeti.
Un sac à linge du centre de congrès et hôtel de Logan.
Bunu sen taşıyacaksın hayatım, Çünkü benim elim pastırmayla... June'ninkiler ise iç çamaşırıyla dolu olacak.
Cela devra être ta cabine, chéri, parce que la mienne est pleine de cerf séché et celle de June est remplie de caleçons de garçons.
Bu rezalet bittiğinde gelip benim kirli çamaşırlarımı yıkamalısın. Sana her şeyi anlatırım.
Quand ça se calmera, vous devriez venir et vous occuper de mon linge sale et je vous dirai tout là-dessus.
Evden çıkmadan önce iç çamaşırı giymeyi hatırladığıma hayret ediyorum. - Aklın karışmış senin.
C'est incroyable, je ne me souviens même pas de mettre des sous-vêtements avant de quitter la maison.
İç çamaşırımdalar.
Dans mon pantalon.
Onlardan birkaç tane daha bulursan, biraz alüminyum folyo ve çamaşır suyuyla kendi voltsunu yaparsın, hemşire.
Encore un peu de ceux là, une petite feuille d'aluminium et un peu d'eau de javel, tu te donnes des volts toi-même, ma sœur.
Pançoyu da çamaşır ipinde buldum.
Le poncho, sur une corde à linge.
Elbisemi yukarı sıyırıp iç çamaşırımı çıkartıp elindeki çakıyla üzerime bir çizik atardı. Öyle derin bir şey değil ama canımı yakmak için yeterliydi. Vücudumun üst kısmına çalışırdı.
et il prenait un canif et me coupait... juste un peu, assez pour faire mal, au-dessus de ma hanche.
Çamaşır deterjanına.
Le détergent à lessive. Ce...
Çamaşır çantasıyla. Çamaşırların içine sakladım.
Dans un sac à lessive, avec des vêtements.
Biliyorsun, çamaşır dolu çantayla çamaşırhaneye gelmek mantıklı bir şey.
C'est logique d'en apporter un à la buanderie.
Çamaşır çantasıyla depoya gitmek hiç mantıklı değil.
Ce n'est pas logique d'aller à l'entrepôt avec un sac à lessive.
Çamaşır yıkıyorum.
Je fais une lessive.
Yine mi çamaşır?
Encore la lessive?
Yıkamam gereken onyedi yük çamaşırım var baba.
Oh, j'ai le polaroid!
Çamaşır suyu mu o?
De l'eau de Javel?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]