Öbür tarafa перевод на французский
481 параллельный перевод
Öbür tarafa gidelim.
"Passons de l'autre côté."
- Birde öbür tarafa bakalım.
Jetons un coup d'œil là.
Öbür tarafa gidin.
Prenez-le de l'autre côté.
- Öbür tarafa geçince sorarsın.
- Demande quand tu seras là-bas.
Bu aylar öncesindeydi. Şimdi ise her ne zaman beni görse, yüzünü öbür tarafa çeviriyor.
Quand il me voit, il fuit mon regard.
"Öbür tarafa göçtükten sonra..."
Il n'en reste nulle trace
Az daha öbür tarafa gidecekmiş diye duydum. Ama kefeni yırttı ha?
Il paraît qu'il va s'en sortir.
Öbür tarafa döndü. Diğer sokakta bekleyecektir
Il va prendre par-là et nous attendre au carrefour.
Eğer dünyanın merkezinden geçiyorsam insanların baş aşağı yürüdükleri öbür tarafa mı çıkacağım yoksa?
Je vais arriver au centre de la terre... et ressortir de l'autre côté où les gens marchent la tête en bas.
- Öbür tarafa geç ve it.
- Pousse de l'autre côté.
İskeletleri buradan öbür tarafa taşırken neden bunu daha önceden fark edemediğimi anlayamıyorum.
Je ne comprends pas pourquoi je n'ai pas vu ça quand je suis venu déplacer les squelettes d'ici à là-bas.
Ben öbür tarafa gideceğim.
Je vais de l'autre côté.
Öbür tarafa, lütfen.
Va là-bas, s'il te plaît.
- Öbür tarafa!
- Va là-bas!
Öbür tarafa geç ve zırlamaktan vazgeç!
Pousse-toi, et arrête de brailler.
Göçenler demek istedim. Öbür tarafa gidenler.
J'entendais par là, votre départ... pour votre dernier voyage.
Öbür tarafa geçin.
Passez de l'autre côté!
Öbür tarafa!
De l'autre côté!
Susan, öbür tarafa geç!
Susan, va de l'autre côté!
Bakalım anladım mı. Sancak kanadını söküp öbür tarafa kaldırmak istiyorsun ve iskele tarafına bağlamak istiyorsun öyle mi?
Si je vous ai bien écouté... vous allez déboulonner l'aile droite... la faire passer de l'autre côté et la reboulonner à gauche?
Öbür tarafa.
De l'autre côté.
Sınıra ulaştığımız zaman, öbür tarafa geçeceğiz!
Si on passe la frontière, on est sauvés.
Ya da Fennan'ın gizli belgeleri öbür tarafa geçirmesine yardım eden eşiyle ilişkisini.
Ou à la femme qui a aidé Fennan à passer les documents de l'autre côté.
İIk defa öbür tarafa geçip tüm doğru cevaplarla çıkageliyorsun.
Épatant! Vous vous êtes montré très brillant pour un débutant.
Bu saçın sahibi adam öbür tarafa kel gitti, çünkü kafa derisi bende.
celui qui avait ces cheveux, est chauve de l'autre côté, parce que je possède son scalp.
Öbür tarafa da bak. Cüzdanım orada mı?
Mon portefeuille est de l'autre côté?
Yüzünü öbür tarafa çevirin.
Qu'il ne me regarde pas!
İçimde sadece kendini aşan ve öbür tarafa düşen yükselme hırsı var.
Je n'ai qu'une ambition ardente... qui bondit, se surpasse, et retombe à bout de bond.
Öbür tarafa doğru gidelim, böyle daha kolay olur. Harekete geçmeden önce aramızda konuşuruz. Anladın mı?
On peut se simplifier la vie en pagayant en arrière... et en annonçant la man uvre.
Yakında hepinizi öbür tarafa gönderecektir.
Il s'est rendu compte que vous alliez tous mourir sous peu?
Seni öbür tarafa gönderecek kadar var.
Assez pour avoir ta part.
Herkes öbür tarafa geçsin.
Tout le monde de l'autre côté.
Usta Ogami, ölen efendimizi takip edeceğim ve ona öbür tarafa giden yolculuğunda
Maître Ogami, Je dois suivre mon Seigneur dans la mort et l'accompagner sur le chemin
Öbür tarafa geçmem lazım.
Je dois aller de l'autre côté.
Arınmaları için öbür tarafa üç seçilmiş ruh yollandı.
Trois d'entre nous ont été envoyés dans le Royaume des Ombres afin d'illuminer leurs âmes.
Sen geç, öbür tarafa otur.
Toi, assieds-toi à l'avant.
Murphy sen öbür tarafa geç.
Murphy, postez des gardes de l'autre côté.
Yakın arkadaşı o halde... Ben de oraya giderim, öbür tarafa, beni göremeyeceği bir yere.
Alors je vais aller de l'autre côté, où il ne me verra pas.
Öbür tarafa gittiğinde bizlere kalacak olan sessizlik gerçekten göçtüğünün tek teminatı olacaktır.
Votre silence, sur l'autre rive, nous garantira votre départ.
Şu anda bir eşiktesin, Johnny. Adımını atıp öbür tarafa geç.
C'est une grande première, Johnny.
Kimse öbür tarafa geçmeyecek.
Personne ne va de l'autre côté.
Öbür tarafa da bak.
Va vérifier de l'autre côté.
Şimdi öbür tarafa koş.
De l'autre côté!
Ya bizim onu elektrikli sandalyede kızartmamızı kabul edecek... ya da bombayı patlatıp kütüphaneyi de kendisiyle birlikte öbür tarafa götürecek.
Il peut finir grillé sur la chaise ou se faire sauter et emmener la Bibliothèque avec lui.
Eğer tepeleri görürseniz, öbür tarafa kaçın!
Si vous voyez les collines, faites demi-tour!
Öbür tarafa sızlanarak değil, bağırarak gitti.
Il est parti dans la joie, pas dans les pleurs.
Fırlatmadan önce öbür tarafa döndüğümüzde daha yakınında olacağız.
Quand on passera sur l'autre face de Jupiter, on sera plus près.
Hayır, hayır her şeyi beklerdim de, genç yaşımda öbür tarafa gideceğim...
Non, non, non, non! Oh, non. Pas- -
Biliyoruz ki hiç kimse trenin öbür ucundan bu tarafa gelmez.
Je ne sais pas! Maintenant nous savons que personne n'a pu venir de l'autre côté du train.
Öbür tarafa.
Dans l'autre sens.
Aferin iyice itin de öbür tarafa düşsün!
Soutenez-la de l'autre côté!