Üzülmeyin перевод на французский
147 параллельный перевод
Ona üzülmeyin çünkü o acı çekti ve buna dayandı.
Ne le plaignons pas pour ce qu'il a enduré.
Bütün heyecan ve sarsıntı çok fazlaydı, ama üzülmeyin, ikiniz de gençsiniz.
Elle n'a pas supporté tout ce remue-ménage. Ne vous inquiétez pas, vous êtes jeunes, vous aurez un autre bébé.
Ama bu kadar üzülmeyin.
Ne faites pas cette tête.
O kadar üzülmeyin Yüzbaşı Curtis.
Mais ne vous en faites pas.
Onun için o kadar üzülmeyin.
Ne le plaignez pas.
Ama bu kadar da üzülmeyin. Bilirsiniz evlilikleri için pek de mükemmel denemezdi.
Mais, pour que vous vous sentiez mieux, on ne peut pas vraiment dire que c'était un mariage parfait.
Yıkılan duvarlar için üzülmeyin.
Ne crains pas de tout casser.
Onun için üzülmeyin.
Ne vous désolez pas pour lui.
Ancak üzülmeyin.
Mais rassure-toi.
Ama üzülmeyin!
Mais ne soyez pas chagriné.
Artık üzülmeyin.
Et après n'y pensez plus.
- Üzülmeyin. Benim için üzülmeyin.
- Ne le soyez pas, pas pour moi.
Hiç üzülmeyin Bizi affet, lütfen.
- Désolée. Ne vous inquiétez pas.
Ama üzülmeyin, bakın ne var burada.
Mais ne vous laissez pas abattre. Voici pour vous.
Şimdi izleyeceklerinizden üzülmeyin.
Ne soyez pas bouleversés par ce que vous allez voir.
Hadi ama, üzülmeyin.
Allons, allons, reprenez vous.
Hiç üzülmeyin çocuklar.
Ne vous en faites pas, les gars.
- Bayan Oyo-ne, üzülmeyin, onu sağ salim getireceğim.
Oyoné... Ne vous en faites pas. Je ramènerai sans faute le Chinois.
Beyler, bu kadar üzülmeyin yoksa ülser olup çıkacaksınız.
Messieurs, ne vous inquiétez pas. L'ulcère vous guette.
Böyle şeyler olmadığına göre hiç üzülmeyin. Keyfinize bakın.
Puisqu'il ne s'est rien produit, pas d'inquiétude à avoir.
O kadar üzülmeyin. En azından bir değişiklik olarak bir Amerikan rüyasının peşinden gitmek eğlenceli idi, eh?
Au moins, pour une fois, on a suivi une fausse piste américaine!
Fakat üzülmeyin, burada Enstitüde benim için yaptıklarınıza çok müteşekkirim.
Ne vous inquiétez pas, je vous suis reconnaissant de m'avoir pris à l'lnstitut.
Eğer nişanlarınız yoksa, üzülmeyin.
NE VOUS TRACASSEZ PAS POUR VOTRE TENUE DE VOL.
Fakat, üzülmeyin, Komiser.
Mais ne vous découragez pas.
Üzülmeyin, bakireler, anneler, artık üzülmeyin.
Ne sois pas triste, jeunes filles, Mère, ne vous affligez pas plus,
Evet. Pijamalarınıza üzülmeyin senyör. Ben onlara bakarım
T'inquiète pas pour ton pyjama, je m'en occupe!
Pijamalara üzülmeyin.
Et t'inquiète pas pour ton pyjama.
Kaybedince bu gece üzülmeyin sakın
On va faire un score ce soir
Bay Horman, lütfen üzülmeyin.
M. Horman, n'ayez pas honte.
- Kapıya üzülmeyin.
Ne vous inquiétez pas.
Fakat üzülmeyin, Ona bir daha bu eve adım atamayacağını çok açık şekilde söyledim.
Ne vous en faîtes pas. Je lui ai dit très fermement de ne plus mettre les pieds ici.
Ama üzülmeyin, size özel olarak şarkı söylerim.
Mais ne vous en faites pas, plus tard je chanterai pour vous en privé.
Bayan Lowry, lütfen üzülmeyin artık.
S'il vous plaît, Mme Lowry, ne vous énervez pas.
Böyle küçük bir şey için üzülmeyin.
Ne vous inquiétez pas pour si peu.
Hayır, üzülmeyin.
- Non, ne soyez pas désolé.
Baylar, hemen üzülmeyin.
Soyez donc indulgents, messieurs.
Size yalvarıyorum, üzülmeyin. Kendinizi suçlamayın. Ve bunu bir çeşit tenkit olarak algılamayın.
Je vous en prie, ne soyez pas tristes et ne vous faites aucun reproche ni ne le prenez comme une quelconque critique, :
Oh, üzülmeyin, Binbaşı.
Ne vous en faites pas.
"... keşiş olma isteği için üzülmeyin.
" Maintenant, j'ai trouvé ma vocation : C'est hermitte.
- Bay Danglard, üzülmeyin lütfen.
- Ne le prenez pas au tragique.
Onun için üzülmeyin. Olanları anlatayım. Yolculuk boyunca çocuk kulağını kurutur.
Avant de la plaindre, écoutez la suite... le gosse ne l'a pas lâchée de tout le voyage.
- Bunun için üzülmeyin.
Ça n'a pas d'importance.
" Ama üzülmeyin.
" Ne vous en faites pas.
Kadın Güney Asya'ya gönderildikten sonra, kullanmak için daha fazla paramız olacak, Holy Usta lütfen üzülmeyin.
Une fois ces femmes vendues dans le sud, notre Chef récupérera une somme considérable.
Bu gece olanlara üzülmeyin. Kehanetim...
Ne soyez pas démoralisé.
Kazandığınız için üzülmeyin. Bu konuyu uygar insanlar gibi tartışabileceğimize eminim.
On peut discuter comme des hommes civilisés.
Evet, haklı... Viktor Palych, lütfen, üzülmeyin.
Ouais, c'est ça...
Yine üzülmeyin.
Ne vous vexez pas.
Benim için üzülmeyin. Burada olmak çok güzeldi.
Nous avons beaucoup apprécié votre compagnie.
Sakın üzülmeyin.
Ne vous inquiétez pas!
Yıkılan duvarlar için üzülmeyin. Sadece parayı bulun.
André de Toth :