Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → португальский / [ A ] / Albatros

Albatros перевод на португальский

115 параллельный перевод
Alo, Albatros pansiyonu mu?
Estou? Pensão Albatroz?
Dalga geçiyor. Luther ve Kimse Albatros Sevmez ve TV reklamlarında oynadı.
Entrou no Lutero, em Ninguém Gosta De Albatrozes, e vários anúncios de TV.
Luther ve Kimse Albatros Sevmez'de oynadı ve TV işi de yapıyor.
Esteve no Lutero e Ninguém Gosta De Albatrozes, e faz anúncios para a TV.
Luther ve Kimse Albatros Sevmez adlı iki oyunda pek çok TV ve radyo eserinde.
Entrou em duas peças, no Lutero e em Ninguém Gosta De Albatrozes, e fez muita televisão e rádio.
Albatros'tan Gamma 6'ya.
Albatroz chama Gamma Seis.
Yukarıda, havada asılı duruyor albatros
Lá em cima o albatroz se mantem imóvel no ar
Nereye vurgu yaptım? "Albatros?" "Upon the air?"
Onde saltei? Albatroz? No ar?
" Boynunuza dolanmış albatros gibi.
Algo como um grande peso.
Ara Albatros.
Intervalo
Albatros.
Albatroz!
- Bana bir tane. - Albatros!
Albatroz!
- Albatros.
Albatroz!
Dondurmam yok. Sadece bu albatros var.
Eu não tenho gelados, só tenho este albatroz!
Bu bir albatros ama.
Bem, é um albatroz, não é?
Lanet albatros aromalı.
Está bem, está bem! Tem um maldito sabor a albatroz
- Lanet albatros işte.
É uma merda de albatroz, quero dizer...
"İşi batırdık, Teğmenim, çünkü benim ortağım bir albatros."
"Tenente, não funcionou porque o meu parceiro é um anormal."
Bu Albatros'tan sonsuza dek kurtulacağım.
Vou livrar-me da megera.
Balıkçılar, "Albatros" a, Bay Seaton'ın dünyanın etrafında uçma girişimi için yapılmış olan uçağına ait olduğu sanılan bir enkaz bulmuşlar. "
Pescadores da ilha apanharam destroços que pensam pertencer ao Albatroz, o avião construído pelo Sr. Seaton, na sua tentativa de viajar à volta do mundo.
Albatros'un yapımını o karşılamıştı.
Ele financiou a construção do Albatroz.
- Aksine, albatros iyiye alamettir.
Pelo contrário, o albatroz é um presságio muito bom.
Dalgalı albatros dansı.
O albatroz das Galápagos dança.
Genelde açık denizdeki kuşlar çok yayılmışlardır ama bu beslenme alanları bir albatros üreme kolonisine yakın ve çok özel bir yer.
Normalmente, as aves do mar aberto estão muito dispersas. Mas este local fica perto de uma colónia de procriação do albatroz que é muito especial.
Burada dünyadaki en büyük albatros kolonisi var.
Tem a maior colónia de albatrozes do mundo.
Burada neredeyse yarım milyon albatros var okyanusun ne kadar verimli olabileceğinin ve içinde yaşamayan canlılara bile ne kadar fazla yiyecek verebileceğinin şaşırtıcı bir kanıtı.
Há quase meio milhão de albatrozes aqui, uma demonstração espantosa de como o mar pode ser fértil e de quanto alimento pode dar até a criaturas que não vivem nele.
- Bir albatros değildi, karga ya da kuzgundu.
Era um corvo ou um pássaro preto.
Albatros'un üstadı.
Capitão do Albatross,
Bir çeşit albatros.
Uma espécie de albatroz.
Büyük M harfleri işlenmiş iç çamaşırların bayrak niyetine sallandığını ve uçan bir Albatros görürdünüz.
Terias visto gravar os Ms maiúsculos, depois virias agitar umas ceroulas e planar um albatroz...
Gerçekten büyük M harfleri ve Albatros'tan mı söz etti?
Ele falou mesmo do M maiúsculo e do albatroz?
Bir albatros inatçıdır.
O albatroz é teimoso.
Albatros onu vurmadan önce 3 M harfi kazıdı.
Parece que teve tempo de gravar três Ms antes de ser atingido pelo Albatroz.
Albatros!
O albatroz?
" Albatros.
" Albatroz
Nisanlınızla birlikte Albatros tarafından vuruldu.
Tanto quanto ouvi dizer, foi abatido pelo Albatroz ao mesmo tempo que o seu noivo.
Albatros isabet aldı ve düşman hattına düştü.
A explosão incendiou o Albatroz, que se despenhou sobre a frente boche.
Sonra Almanların Albatros'u geldi.
Foi então que apareceu o Albatroz boche.
Yaptiklarimizin en büyügü Albatros olmali.
O maior que fizemos deve ser o Albatross.
Onun bir albatros olduğu söylenebilir, Kaptan.
Ela é um albatroz, Capitão.
Sersemin biri onu öldürene... kadar albatros geminin uğuruydu.
Se bem me lembro, o albatroz deu sorte ao navio até alguém o matar.
Ama bu iş düğme ve haritalarla bitmiyor, küçük albatros.
Não são só interruptores e mapas, meu pequeno albatroz.
Buna albatros diyorlar.
É por isso que o apelidaram "albatroz".
Doğal Tarih Müzesinde gerçek bir albatros var.
Mas há um albatroz de verdade no Museu de História Natural...
Bir albatros. Bizi güvenli bir yere götürebilir.
Pode guiar-nos para segurança.
Bu otobüsün kızları arasında bekaretini kaybetmeyen tek albatros kalmayacağı konusu çok konuşulmuştu. Arkadaşımın yoldaki bu hali... bir işaret olarak algılanmalıydı.
As miúdas tinham falado muito sobre a desgraça que era não ter perdido a virgindade e o aparecimento do meu amigo na estrada foi visto como um sinal.
- Albatros.
- Albatroz.
Albatros, şahsi cüruf briketim.
Estorvo. Os meus próprios blocos de betão com cinzas.
Büyük boyutlu yavrularına yeterli yiyecek bulmak için Bu kara ayaklı albatros şaşırtıcı bir şekilde 6.000 millik bir yolculuk yaparak açık okyanus boyunca hareketli kalamar ve balık noktaları arar.
Para encontrar comida suficiente às suas enormes crias, este albatroz de pata preta pode ter de viajar 9.000 km pelo alto mar em busca de lulas e peixes.
Albatros Yuvası küçük Hawaii adalarında Fransız Fırkateyn sığlığı
O ninho do albatroz nas pequenas Ilhas havaianas.
Yalnızca albatros öldürmek kötüye alamettir.
Só é mau se matas um.
- Bir de albatros mu öldürmen gerekiyordu?
Tinhas que matar um albatroz. Não era um albatroz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]