Ante перевод на португальский
441 параллельный перевод
Petersburg önündeki savaş savunma hatları, tek tayınları kavrulmuş mısır.
Nas linhas ante seu Petersburg único rancho é um pouco de mais.
Dava zenci bir yargıcın önünde görülür, zenci jürisince beyazlara karşı karar alınır.
'O caso se levou ante um magistrado negro e o veredito emitiu-se contra os brancos por um jurado negro'!
Zincire vurulmuş efendi, eski kölelerinden önce geçiş yaptı.
O amo, encadeado, ludibriado ante seus antigos escravos.
İnfaz saatinde radikallerin isyanına hazırlık olarak ; cezaevi, belediye binası ve terminallerde polis sayısı ikiye katlandı.
Há uma guarda dupla à volta da cadeia, edifícios municipais, terminais de caminhos-de-ferro e estações de metro, para estarem preparados ante um possível confronto...
Tam o anda, ayı bir bulut kapladı ve bir yüzün önündeki kara bir el gibi bir an orada asılı kaldı.
E então uma nuvem passou à frente da lua... e pairou por um instante como uma mão negra ante a face.
Windward'a gitmekten söz etmem bile Büyükbabamın neredeyse bir kriz geçirmesine yetti.
Ante a simples menção de ir a Windward, o meu avô quási tinha um ataque.
Eskiden olsa, özellikle de davranışı çok yakışıksız olan bir doktorun böylesi bir küstahlığını içerlerdim.
Houve um tempo em que quando eu me sentiria ofendida... ante semelhante impertinência, particularmente vinda de um médico... cuja conduta deixa bastante a desejar.
Bir tutkudan kurtulmanın tek yolu, ona teslim olmaktır.
Só há um modo de vencer a tentação, e é ceder ante ela.
Basil Hallward'u görünce hiç beklemediği bir korku hissetmeye başladı Ve Basil'i görmezden geldi Dorian!
Uma estranha sensação de medo que não podia descrever apossou-se dele, ante a visão de Basil Hallward impedindo-o de dar qualquer sinal de reconhecê-lo.
Bağ köşkümde uyurken, her öğleden sonra uyuduğum gibi, amcan, o kuşkusuz rahat saatimde, sinsi adımlarla geldi yanıma. Elinde bir yaman zehir şişesiyle, kulaklarımdan cüzamlar akıttı içime.
Enquanto dormia no jardim, de tarde, como era meu costume, nessa hora tranquila, chegou teu tio, pé ante pé, trazendo consigo um frasco do maldito suco de cicuta, no orifício do meu ouvido,
Muazzam bir rüzgâr dağları yırttı. Rabbinin huzurunda kayaları un ufak etti. Ama Tanrı o rüzgârda değildi.
"... e um forte vento rasgou as montanhas e dilacerou em pedaços... as rochas ante o Senhor, mas o Senhor não estava no vento. "
Film toparlanıyor. Dün gece ön gösterim yaptık.
O filme está pronto, A ante-estreia foi ontem,
Şu ön gösterimler.
Oh, as ante-estreias aqui...
Yöneticiler, burada, şehir dışına çıkmak isteyen New York'lular için.. .. şehir-dışı açılış denilen açılışlar düzenliyorlar.
É aqui que os empresários fazem as ante-estreias fora do centro, às quais os Nova Iorquinos se deslocam para evitar a confusão da baixa,
Karen'ın açılışa gelmemesi tuhaf.
Achei estranho a Karen não vir à ante-estreia.
Az önce ön gösterimden çıktım.
Vim da ante-estreia.
Meşhur güzelliği, sizin güzelliğinizin yanında sönük kalsa da.
cuja renomada beleza palidece ante a vossa.
Bana Prenses Yasemin'i getirin!
Tragam à princesa ante mim.
- İkinci hafta sonunda tüm zamanların en büyük fiyaskosu olur.
- Um fracasso na segunda. - A nossa ante-estreia é hoje.
Ama film gösterime girene kadar bunu gizli tutacağız herhangi bir aksilik olmasın diye.
Fazemos segredo até à ante-estreia caso não resulte.
"Yarın geceki gala Lina Lamon'un büyük müzik yeteneğini ortaya çıkaracak."
"A ante-estreia amanhã, revelará os talentos musicais de Lina Lamont."
Yalnızca şu galayı yapalım gitsin.
Vamos tratar da ante-estreia..
Ve Eli'nin oğlu, Micah şanlı bir İbrani, .. inancından feragat edip, önce halkımın önünde ayakları üzerinde duracak.
Mika filho de Eli, um ilustre Hebreu, ficará de pé no topo da escadaria, ante a minha gente, e renunciará a sua fé.
Ben Şam halkına tanrımın sahte olduğunu ilan edeceğim,
Eu, proclamar ante o povo de Damasco, que o meu Deus é um Deus falso?
Kurul masasında bekleyin.
Você esperará ante a mesa do conselho.
Amerikan Atı beyaz adamın önünde bizi utandırdı.
Cavalo Americano nos envergonhou ante o homem branco.
Boş mide ile virane San Peter'i geçerken benim ne yapacağımı tartışmak istemediğime eminim.
o que me chateia é apresentar-me ante o velho São Pedro com o estômago vazio.
Bodrumun zemini uçsuz bucaksız iptidai bir düzlük gibi önümde uzanıyordu.
O chão do porão estendia-se ante mim como uma vasta planície desolada.
Altışar peni koyuyoruz.
Sixpence Ante.
Benimle ne zaman böyle konuşsanız rahibelerimin önünde diz çöküp... hatalarımı beyan etmem gerektiğinin farkında mısınız?
- Percebe que cada vez que fala comigo assim... - Iria me ajoelhar ante minhas irmãs e proclamar minha falta?
Kral kutsal suyla yıkanacak ve rahiple kabilenin büyükleri eşliğinde tacını giyecek.
"O rei será ungido com as águas de Gihon e coroado ante os profetas, o clero e os sábios das tribos".
O zaman birlik levhasını gözlerinin önüne getir ki neden kutsandığını ve neden tahta çıktığını hiçbir zaman unutmasın.
Então ergam a Tábua da União ante seus olhos, para que se lembre do propósito desta consagração.
Aynı yolu on kez de gelsem, bir önemi olmazdı,... çünkü gördüğüm güzellikler ve Kudüs'ün ihtişamı... beni gerçekten büyüledi Süleyman
Eu viajaria dez vezes a mesma distância. Ela seria esquecida ante as maravilhas, e o esplendor da sua cidade de Jerusalém.
İsrail topraklarında Rha-Gon'un öğretilerini yaymama izin vereceğini umuyorum,... onların tanrılarının karşısına, bir pagan tanrısı dikeceğim,
Suponha que consiga permissão para realizar, os rituais de Rha-Gon em solo de Israel. Adorar um deus Pagão ante o Grande Jeová.
Günahlarıın için ne söyleyebilirsin ki,?
O que poderia dizer, ante as suas transgressões?
Bu mahkemedeki askerin yaşamı, mahkemeden önce ve sonrasında da doğal olarak suçlamaların sonuna kadar, mahkemenin koruması altındadır... bundan dolayı bu gürültücü bay ve bayanların dışarı çıkarılmasını talep ediyorum.
Um soldado está em luta pela sua vida ante esta corte. E além disso, pela natureza pesada das acusações apresentadas, este não é certamente um lugar para senhoras.
Bazıları bunun, Tanrı'nın heykeltıraş ellerinin en üstün eseri olan ve bütün yaratıkların önünde diz çökmesi gereken insan vücudunun,... bu gezici ruhlar tarafından istilasını engellemek için olduğunu söyler.
Alguns dizem que é para evitar que estes espíritos errantes invadam... a mais sublime criação das mãos escultoras de Deus... o corpo humano, ante o qual todas as criaturas devem ajoelhar-se.
Tanrı'nın adıyla bu meclisi açarken, bana karşı savaşanları özgür irademle affettiğimi ilan ediyorum.
Ante Deus e os pressente, perdôo aqueles que se levantaram contra mim.
Krallığın şanına yaptığın şeyi ne unuttuk ne de affettik. Ancak tehlike başgösterdiği zaman bir kralın görevi, verdiği kişisel hükümleri bir kenara bırakmak olmalıdır.
Não esquecemos o mal que fizeram ao rei, mas ante o perigo, o dever do rei é pensar no bem de seus vassalos.
Size yöneltilen suçları kabul ediyor musunuz,..
Como se declara ante as acusações contra o senhor...
Suçlamalara ne diyorsunuz, suçlu mu, suçsuz musunuz?
Como se declara ante as acusações? Culpado ou inocente?
Tüm dünyanın sorumlu olacağı bir adalet çözümünün bulunmasına adanmıştır.
Aspira a encontrar um código de justiça... ante o qual o mundo todo seja responsável.
Sayın Hakim! Savunma Feldenstein davasının bu davaya karıştırılmasına itiraz ediyor.
Meritíssimo... a defesa protesta ante a apresentação do caso Feldenstein.
Ama nasıl olur da altı milyon kişinin katili için..... olayları görmezden gelmemi istersin?
Mas, por Deus, como posso olhar para o outro lado... ante o assassinato de seis milhões de pessoas?
Sanık Hahn kararı dinlemek için ayağa kalksın.
O magistrado chama o acusado Hahn ante o tribunal.
Sanık Hofstetter kararı dinlemek için ayağa kalksın.
O magistrado chama o acusado Hoffstetter ante o tribunal.
Sanık Lampe kararı dinlemek için ayağa kalksın.
O magistrado chama o acusado Lammpe ante o tribunal.
Sanık Ernst Janning kararı dinlemek için ayağa kalksın.
O magistrado chama o acusado Ernst Janning ante o tribunal.
- Diz çök, seni hain!
- De joelhos ante ele, traidor.
Senden önce ben kendimi küçük düşürüyorum.
Me humilho ante vós.
Cehennemden çıkma bir manzara karşıma bitivermişti!
E um espetáculo demoníaco apresentou-se ante mim!